Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2023/2390 E. 2023/2861 K. 27.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2390
KARAR NO : 2023/2861
KARAR TARİHİ : 27.04.2023

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/3.kişi ve davalı/alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı üçüncü kişinin İcra Mahkemesine başvurusunda; borçlu ile aralarında organik bağ bulunmadığını, üçüncü kişi şirkete ait menkullerin haczedildiğini ileri sürerek istihkak davasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve icra tehdidi altında yatırılan paranın iadesine karar verilmesi talebinde bulunduğu, mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda, davanın reddine karar verildiği, davacı üçüncü kişinin temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 25.02.2020 tarihli, 2017/12380 E. – 2020/ 1735 K. sayılı ilamı ile, dava konusu haczin, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve takibe dayanak senette yer alan adreste yapılmadığı, aksine davalı üçüncü kişi şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı adresinde yapıldığı, haciz sırasında borçlu şirket yetkilisinin hazır bulunmadığı, her ne kadar borçlu adına belge bulunmuş ise de, evraklar güncel tarihli olmadığından borçlu adına bulunan belgelerin karinenin borçlu lehine işletilmesi için yeterli görülmediği, mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmediği, bu nedenle davanın kabulü yerine reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğundan bahisle bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verildiği, taraf vekillerince temyiz başvurusunda bulunulması üzerine Dairemizin 22.12.2021 tarihli, 2021/7039 E. – 2021/11783 K. sayılı ilamı ile, davalı alacaklının yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile davacı üçüncü kişinin tazminat ve ihtirazi kayıtla ödenen paranın iadesine ilişkin talepleri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin HMK’nın 297/2. maddesine aykırı olduğu, ihtirazi kayıtla ödenen bedel üzerinden yargılama sırasında harç tamamlatılmış ise de, takibe konu alacak miktarının, hacizli malların değerinden ve ihtirazi kayıtla ödenen bedelden az olması nedeniyle avukatlık ücretinin alacak miktarı üzerinden hesap edilmesi gerektiğinden bahisle bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulü ile dava konusu menkuller üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına, davacının ihtirazi kayıtla ödediği 40.550,00 TL paranın davacıya iadesine, hacizli malların değeri ve ihtirazi kayıtla ödenen para olan 41.350,00 TL’nin %20’si oranında 8.270,00 TL tazminatın davalı alacaklıdan alınarak davacıya verilmesine, AAÜT’ne göre 4.909,53 TL ücreti vekaletin davalı alacaklıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, davacının başvurusu üzerine mahkemece 18.11.2022 tarihli Tashih şerhi ile davacı

lehine hükmedilen vekalet ücretinin 6.488,00 TL şeklinde tashihine karar verildiği görülmektedir.
1-Davacı üçüncü kişinin temyiz isteminin incelenmesinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. maddesi yollaması ile temyizde de uygulanması gereken 344. maddesi; “(1) İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.” hükmünü, 346. maddesi de, “(1) İstinaf dilekçesi, kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir ve 344 üncü maddeye göre yatırılan giderden karşılanmak suretiyle ret kararını kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder.(2) Bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilir. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı yapılan temyiz istemi üzerine gider avansı olan 150,00 TL, temyiz karar harcı olan 80,70 TL ve temyiz yoluna başvurma harcı olan 397,80 TL’nin muhtıranın tebliğ tarihinden itibaren bir haftalık kesin süre içerisinde mahkeme veznesine yatırılması, aksi halde temyiz isteminden vazgeçmiş sayılacağına karar verileceğine ilişkin ihtarlı davetiyenin, kararı temyiz eden davacı vekiline 13.11.2021 tarihinde usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen, muhtırada sözü edilen harç ve gider avansının bir haftalık kesin sürede yatırılmadığı anlaşılmaktadır.
Kuşkusuz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. maddesi yollaması ile temyizde de uygulanması gereken 344. maddesine göre, verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verme yetkisi, Bölge Adliye Mahkemesine aittir. Ne var ki, masraf ve harcın süresinde yatırılmaması halinde dosyanın Bölge Adliye Mahkemesince temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmeden Yargıtay’a gönderilmesi durumunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 344. maddesine göre, bu konuda bir karar verilmek üzere dosya mahalline geri çevrilmeden doğrudan doğruya Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilecektir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar)
O halde, gerekli temyiz harç ve giderinin verilen kesin süre içerisinde tamamlanmadığı anlaşıldığından davacı üçüncü kişinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2-Davalı alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de,
Üçüncü kişi yararına tazminata hükmolunması için, üçüncü kişinin davasının kabulü yanında, istihkak iddiasına karşı itiraz eden alacaklının kötüniyetinin gerçekleşmesi zorunludur. Buradaki kötüniyetten maksat haciz sırasında mahcuzun davacıya ait olduğunun, alacaklı tarafından bilindiği halde kötüniyetli olarak haczin tatbikinin talep edilmesidir. Alacaklı, üçüncü kişi ile borçlu arasındaki işlemlere yabancı olduğundan istihkak iddiasına itiraz etmesi, tek başına alacaklının kötüniyetli olduğunu göstermez.

Somut olayda, davalı alacaklının mahcuzların borçluya ait olduğu zannıyla haciz talebinde bulunduğu, davacı üçüncü kişinin, alacaklının mahcuzların borçluya ait olmadığını, kendisine ait olduğunu bilerek haciz yaptırdığı, kötüniyetli olduğu iddiasını ispatlayamadığı anlaşıldığından İİK’nın 97/15. maddesinde aranan yasal şartların oluşmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, davalı alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ:
Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile … 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 25.10.2022 tarihli ve 2022/237 E. 2022/802 K. sayılı kararının hüküm bölümünün “C” numaralı bendinin karar metninden tamamen çıkartılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle İİK’nın 366. ve HUMK’nın 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.