Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2023/2205 E. 2023/6441 K. 19.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2205
KARAR NO : 2023/6441
KARAR TARİHİ : 19.10.2023

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi 3. kişi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi 3. kişinin, tapunun 6 parselinde kayıtlı 15 bağımsız bölüm numaralı taşınmazın feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu,
İlk Derece Mahkemesince, şikayetçinin ipotekli takipte taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle, şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi ile şikayetçi aleyhine ihale bedelinin %1’i para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
Şikayetçi tarafından, işbu karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince şikayetçinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, şikayetin usulden reddine, yasal şartları oluşmadığından davacı aleyhine para cezası takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosyada öncelikli sorun ” İİK’nın 7343 sayılı Kanun ile değ. 134. maddesindeki istisna taraflar dışında yatırılması gereken nispi harç ve teminatın niteliği ve buna bağlı olarak HMK’nın 114. maddesinde belirtilen dava şartı olup, olmadığı ve nispi harç ile teminatın tamamlatılma usulüdür.”
İcra takibi sırasında, 2004 sayılı İİK’na göre yapılan ihalenin feshine ilişkin hususlar Kanunun 134 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
İhalenin feshi davaları daha önce başvuranın kim olduğuna bakılmaksızın maktu harca tabi iken 2004 sayılı İİK’nın 134. maddesinde değişiklik yapan ve 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7343 sayılı kanunun 27/4. maddesi ile davayı “ Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerin” açması halinde ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi kılınmıştır.
Ayrıca ihalenin feshi talebinde 7343 sayılı kanunun 27/5. maddesi ile davayı “Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişiler” teminat yatırmakla yükümlü kılınmıştır.
Yargı harçları, 492 sayılı Harçlar Kanunda düzenlenmiş olup, dava açarken harç yatırılması şartı, HMK’nın 114. maddesinde belirtilen dava şartlarından değildir.
Dava harçları özel kanun ile düzenlenmiştir.

Kanunun “Noksan tesbit edilen değer üzerinden harcın ödenmesi” başlıklı 30. maddesi “Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu (HMK md.150 ) maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” hükmünü içermektedir.
HMK’ya göre bir şartın tamamlatılması, Mahkeme tarafından ilgilisine usulüne uygun şekilde süre verilmesi halinde mümkündür.
Verilecek süre yasal düzenlemeye uygun değil ise hukuki sonuç doğurmaz.
Ayrıca nispi harca tabi bir dava, nispi harç tamamlanmadıkça görülemez ve davanın görülmesi için yatırılması şart olan noksan nispi harç, harçlar kanununa aykırı biçimde dava yürütülüp, nispi harç karar anında tamamlatılamaz.
İİK’nın 7343 sayılı kanunun 27. maddesi ile değişik 134. maddesi bu yasal düzenlemelere göre değerlendirildiğinde;
İhalenin feshi talebinin 30.11.2021 tarihinden sonra yapılması halinde kanunda belirtilen istisnai taraflar dışında kalan gerçek yada tüzel kişiler tarafından yapılması halinde ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi olduğu ve nispi harcın yarısının peşin yatırılacağı tartışmasızdır.
Aynı şekilde ihale bedelinin %5’i oranında teminat yatırılması da şarttır.
Yukarıda da açıklandığı üzere dava açılırken alınması gereken harç, dava harcı olup, Harçlar Kanuna göre dava açılırken alınır.
Noksan yatırılmış ise Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinde belirtilen usul ile tamamlatılır. Harç tamamlanmaz ise yaptırımı da yine aynı maddede düzenlenmiştir.
% 5 teminat ise yine harç gibi dava açılırken yatırılmalıdır.
Teminat, HMK’nın 114/2. maddesi kapsamında dava şartıdır. Dava açılırken yatırılmayan teminatın tamamlanması için (harcı tamamlanmayan davaya devam edilemeyeceğinden) öncelikle harç tamamlatılmalı, sonra teminatın yatırılması için davacıya HMK’nın 115. maddesinde belirtilen dava şartlarının tamamlatılmasına ilişkin usule göre süre verilmelidir.
Harcın yatırılmamasının yaptırımı, ” …davanın açılmamış sayılması,” harç yatırılmakla birlikte teminatın yatırılmamasının yaptırımı ise “…davanın dava şartı noksanlığından usulden reddidir.”
Açılmamış sayılma ve usulden ret kararlarının hukuki sonuçlarının farklı olduğu izahtan varestedir.
Şikayetçinin İİK’nın 7343 sayılı kanunun 27. maddesi ile değişik 134/3. maddesinde belirtilen kişilerden olmadığı, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerinin de kabulünde olup, açılan davanın nispi harca tabi olup, teminat gerektirdiği tartışmasızdır.
Yukarıda belirtildiği üzere harca tabi bir davanın yürütülmesi kanunda belirtilen harcın yatırılmasına bağlıdır. Harçlar kanununun 30. maddesine göre harç yatırılmadıkça müteakip işlemler yapılamaz.
Bu düzenlemenin sonucu olarak “davayı yürütmeye yönelik hiç bir işlem yapılamaz, diğer dava şartları incelenemez.”
Dava harcı diğer dava şartlarından önce gelir.
Mahkemece davacıya, Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca harçları tamamlaması için bir sonraki celseye kadar süre verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile sonuca gidilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince, Harçlar Kanunu 30. maddesi gereğince usulüne ESAS NO : 2023/2205

uygun olarak ihtaratın tebliğ edilmemesi ve nisbi harcın tamamlanmamasının sonuca etkili görülmediği belirtilmek suretiyle dava şartının mahkemece öncelikle değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle dava şartı olan teminatın yatırılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş, öncelikle davacıya nispi harcı tamamlaması için Harçlar Kanunu’nun 30. maddesine uygun şekilde süre verip, harç yatırılırsa teminat şartına ilişkin işlemleri yeniden yaparak sonuca gitmektir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 14.12.2022 tarih ve 2022/2772 E. 2022/2841 K. sayılı kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19.10.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(M)

Üye …’in Karşı Oy Yazısı;
İcra İflas Kanununda şikayet ve şartları başlığı altında yer alan, şikayetin yargılama usullerine dair 18. maddesinde icra mahkemesine arz edilen hususların ivedi işlerden sayıldığı belirtilerek 3. fıkrada; “aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesinin icra davasının açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder, duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir …” açık hükmü yer almaktadır.
İhalenin feshi istemi icra müdürünün yaptığı ihale işlemine yönelik şikayet olup, dava prosedürüne değil İcra İflas Kanunundaki şikayet prosedürüne tabiidir. İcra İflas Kanununda şikayet yargılama usulü açıkça düzenlendiğinden HMK’da yer verilen dava şartı tamamlanması, müracaata bırakma, yenileme vs. müesseselerin uygulanması söz konusu olamaz. Kaldı ki, yasal düzenlemenin amacı da zaten ivedi olması gereken icra yargılamasının ihalenin feshi davalarında daha da ivedileştirilmesi, ihalenin kesinleşmesinin gereksiz önüne geçilmesini, engellemektir.
Bu durumda istinaf incelemesinin, İİK’nun 18. maddesi, dosya içeriği ve yasal düzenlemenin gerçek maksadı göz önünde tutularak yapıldığı, icra mahkemesinde dava prosedürünü uygulanmayacağı, dava koşullarının oluşmadığının anlaşılması halinde şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması görüşünde olduğumdan çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.19.10.2023

.