YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2077
KARAR NO : 2023/3615
KARAR TARİHİ : 23.05.2023
MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2018/738 E., 2022/425 K.
SUÇ : Sermaye şirketinin iflasını istememek, Ticari işletme yöneticisinin kasten alacaklıyı zarara uğratması, Ticareti usulüne aykırı terk etmek
HÜKÜM : Beraat, Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Düşme, onama
Sanıklar hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Müştekinin 17.04.2013 havale tarihli dilekçesi ile; alacaklının Konu …., Otomotiv Sanayi ve Tic. A.Ş.’den alacaklı olduğunu, bu alacağın tahsil amacıyla icra takibi başlatıldığını, adreste yapılan tespitte sanıkların iş yerini kapattıklarını ve ticari faaliyeti terk ettiklerinin tespit edildiğini, cezai yaptırım altına alınan bildirim ve beyan yükümlüklerini yerine getirmediklerini, mevcudunu eksilterek borçlarını ödemediklerini, şirketin mevcudunun borçlarını karşılamaya yeterli olmadığı halde iflasını istemediklerini, İİK’nın 179 ve 345/a ıncı maddelerince şirket yetkilisi sanıkların ticaret sicil memurluğuna beyanda bulunmadığını ve ticareti terk ettiklerini, İİK’nın 44 ve 337/a ıncı maddelerince
şirketin ekipmanlarını, taşıtlarını, aktifteki mevcudunu elden çıkararak alacaklıyı zarara uğrattıklarını belirterek, sanıklar hakkında sermaye şirketinin iflasını istememek, ticari işletme yöneticisinin kasten alacaklıyı zarara uğratması ve ticareti usulüne aykırı terk etmek suçlarından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 337/a, 345/a ve 333/a ıncı maddeleri gereğince cezalandırılmaları için dava açılmıştır.
2.Bakırköy 1. İcra Ceza Mahkemesinin, 04.11.2015 tarihli kararı ile; sanıklar hakkında ticareti usulüne aykırı terk etmek, alacaklısını zarara sokmak maksadıyla mevcudunu eksiltmek suçlarından ayrı ayrı beraatlerine, sermaye şirketinin iflasını istememek suçundan sanıkların neticeten ayrı ayrı 160,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına, ticari işletme yöneticisinin kasten alacaklıyı zarara uğratması suçundan sanıkların neticeten ayrı ayrı 3.240,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına, karar verilmiştir.
3.Bakırköy 1. İcra Ceza Mahkemesinin, 04.11.2015 tarihli kararının müşteki vekili ve sanıklar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 19.11.2018 tarihli ve 2018/3845 Esas, 201812032 Karar sayılı kararı ile “…1- Sanıklar … ve … hakkında İİK’nın 337/a, tüm sanıklar yönünden ise İİK’nun 331. maddelerine aykırılık suçlarından kurulan hükümlere yönelik incelemede hükümlerin onanmasına, 2- Sanık … hakkında İİK’nın 337/a maddesine aykırılık suçundan kurulan hükme yönelik incelemede;… somut olayımızda bu eylemden dolayı şikayetçinin zarar gördüğünün dosya içeriğinden anlaşılması karşısında; öncelikle borçlu şirketin kayıtlı olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğünden şikayet tarihini de kapsar şekilde en son vergi beyanname örnekleri getirtilerek incelenip delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle İİK’nın 337/a maddesine aykırılık suçunun oluşup oluşmadığına karar verilmesi gerekirken, eksik kovuşturma ile yetinilerek yazılı şekilde kararı verilmesi, 3-Tüm sanıklar hakkında İİK’nın 333/a maddesine aykırılık suçundan kurulan hükümlere yönelik incelemede; İİK’nın 333/a maddesinde yazılı suçun oluşumu için takibin kesinleştiği tarih itibariyle borçlu şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketi hukuken ya da fiilen yönetim yetkisine sahip olan sanıkların alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu kısmen veya tamamen ödememesi gerekmekte olup, şikayetçi vekilinin aynı dilekçe ile sanıklar hakkında, borçlu şirketin mal varlığının borcu karşılamaya yetmediği, malı bulunmadığı halde şirketin iflasını istemediklerini ileri sürülerek İİK’nın 345/a maddesinden dolayı da cezalandırılmaları isteminde bulunduğu dikkate alındığında, şikayetçi vekilinin şirketin borcu ödeme gücünün olmadığını bildiğinin kabulünün gerekmesi karşısında, sanıkların beraatlarına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, kabule göre de;a-sanıklar hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK’nun 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu, b-5237 sayılı TCK’nunda cezaların içtimaı müessesine yer verilmemiş olmasına göre, sanıklar hakkında doğrudan hükmolunan adli para cezası ile hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen para cezalarına ayrı ayrı hükmolunması gerektiğinin gözetilmemesi, c-Sanıklar hakkında verilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi sırasında 5237 sayılı TCK’nun 50/1-a. maddesinin gösterilmesi gerekirken, aynı Kanun’un 52/2. maddesinin gösterilmesi, 4- Sanıklar … ve … hakkında İİK’nın 345/a maddesine aykırılık suçundan kurulan hükümlere yönelik incelemede; Ticaret sicil kayıtlarından sanıkların borçlu şirketin yetkilisi olmadığının anlaşılması karşısında; suçun yasal unsurları oluşmadığından beraatlarına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, kabule göre de;…sanıklar hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK’nun 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,b-Sanıklar hakkında verilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi sırasında 5237 sayılı TCK’nun 50/1-a maddesinin gösterilmesi gerekirken aynı kanunun 52/2. maddesinin gösterilmesi, 5- Sanık … hakkında İİK’nın 345/a maddesine aykırılık suçundan kurulan hükme yönelik incelemede; İİK’nın 345/a maddesindeki suçun oluşabilmesi için, aynı Kanun’un 179 ve 6102 sayılı TTK’nun 376. maddesinde öngörülen koşullarda şirketin aktif ve pasif durumunun belirlenerek sonucuna göre şirketin iflasının
istenmesi şartlarının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiği cihetle, borçlu şirket hakkındaki kesinleşmiş icra takip dosyalarında bunlarla belirlenecek mevcut borçlarda getirtilerek, şirketin pasifine eklendikten sonra bilançolar ve banka hesapları da esas alınarak karşılaştırılmalı bilirkişi incelemesi yaptırılıp, şikayet tarihi itibariyle şirketin iflasının istenmesi şartlarının oluşup oluşmadığı saptanıp, sonucuna göre hukuki durumunun takdiri gerekirken, şirketin aktif ve pasif durumunu tam olarak belirlemekten uzak, dönem varlıklarının ve borçlarının neler olduğunu açıkça belirtmeyen ve denetime elverişli olmayan, sadece 2012 yılına ait defterler üzerinden düzenlenen yetersiz bilirkişi raporuna göre eksik kovuşturma ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,Kabule göre de; a-…sanık hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK’nun 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu, b-Sanık hakkında verilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi sırasında 5237 sayılı TCK’nun 50/1-a maddesinin gösterilmesi gerekirken aynı Kanun’un 52/2. maddesinin gösterilmesi,…” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
4.Bakırköy 1. İcra Ceza Mahkemesinin, 01.12.2022 tarihli kararı ile; sanık … hakkında ticareti usulüne aykırı terk etmek suçundan beraatine, sanıklar hakkında ticari işletme yöneticisinin kasten alacaklıyı zarara uğratması suçundan ayrı ayrı beraatlerine, sanıklar … … ve … hakkında sermaye şirketinin iflasını istememek suçundan ayrı ayrı beraatlerine, sanık … hakkında sermaye şirketinin iflasını istememek suçundan neticeten 600,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Müşteki vekilinin temyiz isteği, mahkemece sanıklar hakkında ceza tayinine gidilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile sanıkların beraatine karar verilmesinin hatalı olduğu, sanık … hakkında İİK’nın 345/a ıncı maddesi gereğince, sanığın bir ay karşılığı 600,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının daha önce hapis cezasına mahkum olmaması, sosyo-ekonomik durumu, suçun işlenmesindeki özellikle gözönünde bulundurularak 5237 Sayılı Kanunun 52/2 inci maddesi uyarınca günlüğü 20,00 TL’den paraya çevrilerek otuz gün karşılığı 600,00 TL adli para cezası cezalandırılmasına karar verildiği, sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının paraya çevrilmesine yönelik takdir ve kanaatin, şikayetin devam etmesi, zararın giderilmemiş olması, sanıkların duruşmalara dahi gelmemeleri de dikkate alındığında, mahkemenin eksik ceza tayininin ve 5237 Sayılı Kanunun 52/2 inci maddesini sanıklar lehine uygulanmasının eksik ve hatalı olduğu, kararın bu yönden de alacaklı şirket lehine bozulması gerektiğinden bahisle kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Dava konusu olay, alacaklı tarafından yapılan icra takibinin semeresiz kaldığı, alacaklı şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığı, borçlu şirketin mevcudunu eksilterek borçlarını ödemediği, şirketin mevcudunun borçlarını karşılamaya yeterli olmadığı halde iflasını istemediği ve ticaretin usulüne aykırı olarak terk edildiği iddiasına ilişkindir.
IV. GEREKÇE
A.Sanık … Hakkında Ticareti Usulüne Aykırı Terk Etmek Suçuna Yönelik Müşteki vekilinin Temyizi Yönünden;
1.Sanığın yargılama konusu eylemi için, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun ( 2004 sayılı Kanun) 337/a ıncı maddesi uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü
anlaşılmıştır.
2. 5237 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi uyarınca zamanaşımı süresini kesen ve durduran bir nedenin de olmadığı, suç tarihi olan 15.04.2013 tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar sanık hakkında zamanaşımını kesen herhangi bir hüküm ve işlem bulunmaması nedeniyle, 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin 15.04.2021 tarihinde yargılama sırasında gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.
B.Sanıklar Hakkında Ticari İşletme Yöneticisinin Kasten Alacaklıyı Zarara Uğratması Suçuna Yönelik Müşteki vekilinin Temyizi Yönünden;
1.İcra ve İflas Kanunu’nun 333/a ıncı maddesinde “Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların; ticari işletmenin borcu ödeyebilecek ekonomik güce sahip olmasına karşın kasıtlı olarak ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara sokmaları ve ayrıca bu eylemlerinin başka bir suçu oluşturmaması halinde cezalandırılacaklarının” hükme bağlanmış olması, suçun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, İİK’nın 351. maddesi uyarınca şikayetçinin dilekçe veya beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlı olduğuna ilişkin düzenleme dikkate alındığında, şikayetçi vekilince verilen şikayet dilekçesinde, borçlu şirketin borcu ödeyebilecek güçte olduğuna dair bir iddiada bulunulmadığı gibi, sanıkların alacaklılarını zarara sokmak kastıyla borçlarını ödemediği iddia olunsa da açık ve net olarak sanıkların fiillerini hangi kastla ve ne şekilde gerçekleştirdiğine ilişkin somut bir iddiada bulunulmadığı ve hakimin re’sen araştırma zorunluluğu da bulunmadığından, şikayet dilekçesinde gösterilen İİK’nın 333/a. maddesindeki suçun unsurlarının dosya kapsamına göre oluşmayacağı anlaşılmaktadır.
2. Sanıklar hakkında üzerlerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle atılı suçtan beraat kararı verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
3. Müşteki vekilinin, mahkemece sanıklar hakkında ceza tayinine gidilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile sanıkların beraatine karar verilmesinin hatalı olduğundan bahisle kararın bozulması gerektiğine ilişkin temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
4. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, atılı suçun unsurlarının oluşmadığının saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından, müşteki vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
C.Sanıklar … ve … … Hakkında Sermaye Şirketinin İflasını İstememek Suçuna Yönelik Müşteki vekilinin Temyizi Yönünden;
1.İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 13.12.2013 tarihli yazı içeriğine göre 21.09.2012 tarihli karara göre şirketi temsile üç yıl süre ile sanık …’nun yetkili kılındığı, şikayet tarihi olan 17.04.2013 tarihi itibariyle de şirket yetkilisinin … olduğu ve sanıklar … ve … …’nun borçlu şirket yetkilisi olmadıkları anlaşılmış olup, suç tarihinde şirketi hukuken ya da fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin cezalandırılabileceği hususu açık olduğundan, şirket yetkilisi olmayan sanıklar yönünden atılı suçun unsurları oluşmayacaktır.
2.Sanıklar hakkında üzerlerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle atılı suçtan beraat kararı verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
3. Müşteki vekilinin, mahkemece sanıklar hakkında ceza tayinine gidilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile sanıkların beraatine karar verilmesinin hatalı olduğundan bahisle kararın bozulması gerektiğine ilişkin temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
4. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, atılı suçun unsurlarının oluşmadığının saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından, müşteki vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
D.Sanık … Hakkında Sermaye Şirketinin İflasını İstememek Suçuna Yönelik Müşteki vekilinin Temyizi Yönünden;
1.İİK’nın 345/a ıncı maddesindeki suçun oluşabilmesi için, aynı Kanun’un 179 ve TTK’nun 376 ıncı maddesinde öngörülen koşullarda şikayet tarihi itibariyle şirketin aktif ve pasif durumunun belirlenmesini müteakip, şirketin iflasının istenmesi şartlarının bulunup bulunmadığı saptanmalıdır. Borçlu şirkete ait tüm ticari defterler ile ticari defterlerin yanısıra banka hesapları üzerinde inceleme yapılması, ayrıca borçlu şirket hakkında kesinleşmiş icra takibi olup olmadığı hususu da araştırılarak, borçlu şirket hakkındaki kesinleşmiş icra takip dosyalarında bunlarla belirlenecek mevcut borçlar ile borçlu şirkete ait vergi borçları ,SGK borçları da dikkate alınarak şirketin pasifine eklenmesi suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, şikayet tarihi itibariyle şirket hakkında iflas şartlarının oluşup oluşmadığının bilirkişi raporu ile kesin olarak tespit edilmesi gerekir.
2.Somut uyuşmazlıkta; borçlu şirkete ait ticari defterler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, borçlu şirketin borca batık olduğu belirlendiğinden sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
3.Müşteki vekilinin, sanık … hakkında İİK’nın 345/a ıncı maddesi gereğince, sanığın bir ay karşılığı 600,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının daha önce hapis cezasına mahkum olmaması, sosyo-ekonomik durumu, suçun işlenmesindeki özellikle gözönünde bulundurularak 5237 Sayılı Kanunun 52/2 inci maddesi uyarınca günlüğü 20,00 TL’den paraya çevrilerek otuz gün karşılığı 600,00 TL adli para cezası cezalandırılmasına karar verildiği, sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının paraya çevrilmesine yönelik takdir ve kanaatin, şikayetin devam etmesi, zararın giderilmemiş olması, sanıkların duruşmalara dahi gelmemeleri de dikkate alındığında, mahkemenin eksik ceza tayininin ve 5237 Sayılı Kanunun 52/2 inci maddesini sanıklar lehine uygulanmasının eksik ve hatalı olduğu, kararın bu yönden de alacaklı şirket lehine bozulması gerektiğinden bahisle kararın bozulması gerektiğine ilişkin temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
4. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, atılı suçun unsurlarının oluştuğunun ve eylemin sübut bulduğunun saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, müşteki vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
V. KARAR
A.Sanık … Hakkında Ticareti Usulüne Aykırı Terk Etmek Suçuna Yönelik Müşteki vekilinin Temyizi Yönünden;
Gerekçe bölümünün (a) bendinde açıklanan nedenle Bakırköy 1. İcra Ceza Mahkemesinin, 01.12.2022 tarihli ve 2018/738 Esas, 2022/425 Karar sayılı kararına yönelik müşteki vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki davanın 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,
B.Sanıklar Hakkında Ticari İşletme Yöneticisinin Kasten Alacaklıyı Zarara Uğratması Suçuna Yönelik Müşteki vekilinin Temyizi Yönünden;
Gerekçe bölümünün (b) bendinde açıklanan nedenle Bakırköy 1. İcra Ceza Mahkemesinin, 01.12.2022 tarihli ve 2018/738 Esas, 2022/425 Karar sayılı kararında müşteki vekilince ileri sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden müşteki vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
C.Sanıklar … ve … … Hakkında Sermaye Şirketinin İflasını İstememek Suçuna Yönelik Müşteki vekilinin Temyizi Yönünden;
Gerekçe bölümünün (c) bendinde açıklanan nedenle Bakırköy 1. İcra Ceza Mahkemesinin, 01.12.2022 tarihli ve 2018/738 Esas, 2022/425 Karar sayılı kararında müşteki vekilince ileri sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden müşteki vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
D.Sanık … Hakkında Sermaye Şirketinin İflasını İstememek Suçuna Yönelik Müşteki vekilinin Temyizi Yönünden;
Gerekçe bölümünün (d) bendinde açıklanan nedenle Bakırköy 1. İcra Ceza Mahkemesinin, 01.12.2022 tarihli ve 2018/738 Esas, 2022/425 Karar sayılı kararında müşteki vekilince ileri sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden müşteki vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
23.05.2023 tarihinde karar verildi.