Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2023/2073 E. 2023/2725 K. 25.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2073
KARAR NO : 2023/2725
KARAR TARİHİ : 25.04.2023

MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SUÇ : Alacaklısını Zarara Sokmak Maksadıyla Mevcudunu Eksiltmek
HÜKÜM : Mahkumiyet

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Müştekinin 23.12.2013 havale tarihli dilekçesi ile; … Tarım Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti., … ve … aleyhine kredi borcunun ödenmemesi sebebiyle icra takibi başlatıldığını, borçlular adına haciz işlemlerine başladıklarını, borçlu sanık …’ün mal varlığına haciz konulmak üzere müzekkereler yazıldığını, Bakırköy Tapu Sicil Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazı ile sanık … adına kayıtlı olan İstanbul, Beylikdüzü İlçesi, … (…..,) Köyü, ….., Çiftliği Mevkii, 878 parselde kayıtlı, 26.580,00 m² yüzölçümlü, on blok Kargir Apartmanında C1-A Blok, 11 Kat, 142 Bağımsız bölüm nolu konut vasıflı taşınmazın 07.01.2013 tarihinde, 80.000,00 TL bedelle diğer sanık …’a satılmak suretiyle devredildiğini, alacaklı bankanın alacağının doğmasından kısa süre önce, borçlu …’ün haciz takibine maruz
kalacağını bildiğinden maliki bulunduğu taşınmazı muvazaalı olarak içinde bulunduğu ekonomik güçlüğü bilen ya da bilmesi gereken sanık …’a devrettiğini, taşınmaz devrinin muvazaalı olarak sanık borçlunun alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik olarak ve alacaklılarını ızrar kastı ile gerçekleştiğini, ayrıca sanık …’ün devre konu taşınmazın 20.08.2008 tarihinde yine diğer sanık …’dan satın aldığını, bunun iki taraf arasında tanışıklık olduğunu ortaya koyduğunu, yerleşik Yargıtay içtihatlarının tarafların birbirini tanıyor olması, akrabalık, iş arkadaşlığı gibi durumların söz konusu olması halinde, İİK’nun 280 inci maddesi gereğince taşınmazı devralan üçüncü kişinin borçlunun alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bildiğinin kabulü gerektiği yönünde olduğundan işlemin muvazaalı ve danışıklı bir işlem olduğunu, sanıkların bu eylemleri neticesinde İİK’nın 331 inci maddesinde belirlenen suçun tüm unsurları ile sabit olduğunu belirterek, sanıkların alacaklısını zarara sokmak maksadıyla mevcudunu eksiltmek suçundan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 2004 sayılı Kanun) 331 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince cezalandırılmaları için dava açılmıştır.

2.İstanbul 9. İcra Ceza Mahkemesinin, 08.07.2014 tarihli kararı ile unsurları oluşmayan suçtan sanıkların beraatine, karar verilmiştir.

3.İstanbul 9. İcra Ceza Mahkemesinin, 08.07.2014 tarihli kararının müşteki vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 23.01.2018 tarihli ve 2015/25129 Esas, 208/578 Karar sayılı kararı ile “…somut olayımızda; sanık …’ün müşteki bankadan borçlu şirketin aldığı genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olduğu, İstanbul 34. İcra Müdürlüğünün 2013/27116 Esas sayılı takibinde borçlu olarak gösterildiği anlaşıldığından fail olarak nitelendirilmesinin gerektiği, diğer sanığın da yaptıkları satış işlemi nedeniyle sanık olabileceği halde, dosyadaki deliller yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde toplanıp, değerlendirilerek esastan hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi, Şikayetçi tarafından yapılan satışın iptali için İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2013/431 Esas sayılı dava açıldığından, tasarrufun iptali davasının sonucu araştırılıp sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayini gerekirken eksik soruştuma ile yazılı şekilde hüküm tesisi,…” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

4. İstanbul 9. İcra Ceza Mahkemesinin, 15.04.2022 tarihli kararı ile sanık …’ün neticeden sanığın 3.000,00 TL ve 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Sanık … vekilinin temyiz isteği, somut olayda sanık tarafından müşteki bankayı zarara uğratmaya yönelik yapılmış olan bir fiil bulunmadığından sanığa isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, davaya konu taşınmazın sanık tarafından 08.01.2013 tarihinde …’a 135.000 TL’ye satıldığı, tapuda belediye rayiç bedelinin gösterildiği, tapuda gösterilen satış bedelinin 80.000 TL olmasının sanığın mal kaçırdığı anlamına gelmediği, geçmişten gelen uygulamalarda tapuda satışların belediye rayiçlerinin üzerinde yapıldığının görüldüğü, gayrimenkulün konumu ve özellikleri gereği satış tarihi itibariye değerinin 135.000,00 TL olduğu, İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/431 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığı ve yargılama neticesinde satışın iptaline ve davacının davasının kabulüne karar verilmiş olsa da işbu kararın gerçeği yansıtmadığı, taşınmazın alacak henüz muaccel olmadan önce satıldığının açık ve net olduğu, bu sebeple sanığın mal kaçırma kastından veya kötü niyetinden söz edilemeyeceği, ayrıca sanığın satıştan elde ettiği parayı yine bankalara olan kredi taksitlerine ödemede bulunduğundan mal kaçırma niyetinde olmadığının aşikar

olduğu, sanığın yüklü miktarda meyvelerinin zayi olması ve aldığı çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle ticari sıkıntıya girdiği ve bankalara olan kredi borçlarını ödemek için taşınmazlarını satmak durumunda kaldığı, bununla birlikte diğer bankalarla kredi yapılandırma anlaşmaları yoluna gidildiği ve anlaşmalar çerçevesinde ödemeler yapıldığı, somut olayda sanığın müştekiyi zarara uğratmak gibi özel bir kastı bulunmadığı ve isnat edilen suçun yasal şartlarının oluşmadığından bahisle sanığın beraatine karar verilmesi amacıyla kararının bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. GEREKÇE
1. Sanığın yargılama konusu eylemi için, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun ( 2004 sayılı Kanun) 331 inci maddesi uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.

2.Suç tarihinin 07.01.2013 tarihi olduğu, sanığın savunmasının alındığı 15.04.2014 tarihi ile mahkeme karar tarihi arasında, 5237 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi uyarınca zamanaşımı süresini kesen ve durduran başkaca bir hüküm ve işlem bulunmaması nedeniyle, 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin 15.04.2022 tarihinde yargılama sırasında gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.

IV. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul 9. İcra Ceza Mahkemesinin, 15.04.2022 tarihli ve 2018/139 Esas, 2022/170 Karar sayılı kararına yönelik sanık vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki davanın 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle,

Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

25.04.2023 tarihinde karar verildi.