Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2023/2062 E. 2023/6293 K. 18.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2062
KARAR NO : 2023/6293
KARAR TARİHİ : 18.10.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/3.kişi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Dava, üçüncü kişinin İİK’nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Mahkemece, borçlu hakkında verilen iflas kararının kesinleşmesi üzerine borçlu hakkındaki takipler ve hacizler düşeceğinden; konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu mahcuzlar ipotek akit tablosunda yer almadıklarından taşınmazdan ayrı olarak haczi ve satışı mümkün olduğundan dava tarihi itibari ile davacı 3. kişi haksız olduğundan yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur
Bölge Adliye Mahkemesince, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, yapılan yargılamaya göre de davanın açılmasına alacaklı taraf sebebiyet vermediğinden vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasında isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile başvurunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-İflas davasının sonucunda verilecek iflas kararı kesinleştiğinde, borçlu hakkındaki icra takipleri düşeceği için dava konusu haciz de ortadan kalkacaktır. (İİK’nin 193/2. maddesi)
Dosya içeriği ve UYAP kayıtlarına göre, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/571 Esas, 2015/167 Karar sayılı kararı ile borçlu şirketin iflasına karar verildiği, kararın 25.11.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Borçlu şirket hakkında verilen iflas kararı, istihkak davasının açılmasından sonra yargılama aşamasında verilip kesinleşmiştir. Bu durumda, Mahkemece, adı geçen borçlu şirket yönünden, İİK’nin 193/2 maddesi uyarınca takibin düştüğü ve hacizlerin kalktığı, dolayısıyla dava konusuz kaldığından, istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Buna göre, tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Davacının vekalet ücreti ve yargılama ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince,
Kural olarak eklentinin taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkündür. Ancak İİK’nun 83/c maddesinde; “Taşınmaz rehni ipotek akit tablosunda sayılı bulunan eklenti, taşınmazdan ayrı olarak haczedilemez. Türk Medeni Kanunu’nun 862. maddesi hükmü saklıdır” düzenlemesine yer verilmiştir.
TMK’nun 862. maddesine göre rehin, taşınmazı bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü kıldığından, ipotek akit tablosunda yazılı olmasa bile ipotekli taşınmazın eklentisi niteliğindeki menkuller taşınmazdan ayrı olarak haczedilip satılamaz.
Somut olayda; … parselde kayıtlı 1 adet idari bina ve 1 adet fabrika binası vasıflı taşınmazın, davacı 3. kişi Bankaya 15.000,00-TL bedelle ipotekli olduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme kararına esas teşkil eden, 25.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda, hacizli taşınırların, ana taşınmaz yok edilmeden, zarara uğratılmadan veya yapıları değiştirilmeden ayrılmalarının, sökülmelerinin mümkün olduğu, taşınmaz telef, tahrip veya tağyir edilmeden ayrılabilecekleri ve yine iş bu hacizli taşınırların, fabrika ve ana taşınmaz ile içten devamlılık arz edecek nitelikte bağlantılı olmadıkları, ekonomik amaçla fabrikaya özgülenmiş olmaları nedeniyle söz konusu tasınırların “eklenti” sayılması gerektiği belirtilmiş, 26/09/2016 tarihli ek raporda da mahcuzların eklenti niteliğinde olduğu vurgulanmıştır. Buna göre, mahcuzların eklenti niteliğinde olduğunun bilirkişi raporu ile belirlenmiş olması, ipotek akit tablosunda yazılı olmasa bile ipotekli taşınmazın eklentisi niteliğindeki menkullerin taşınmazdan ayrı olarak haczinin mümkün olmaması, alüminyum kesme makinesi, kaynak makinesi, bükme makinesi, pres makinesi gibi haczedilen mahcuzlar fabrikadaki faaliyetin yürütülmesine katkı sağlayacak nitelikte olup fabrikaya özgülenmiş olması hususları birarada değerlendirildiğinde yargılama gideri ve vekalet ücretinden davacı bankanın sorumlu tutulması doğru bulunmamıştır.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ:
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı tarafın temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (4 ) numaralı bendinin çıkartılmasına; (3) numaralı bendinin çıkartılarak yerine “Yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına ” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.