Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2022/97 E. 2023/3388 K. 16.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/97
KARAR NO : 2023/3388
KARAR TARİHİ : 16.05.2023

MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SUÇ : Ticareti usulüne aykırı terk etmek
HÜKÜM : Beraat

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Müştekinin 11.03.2015 havale tarihli dilekçesi ile; müştekinin alacaklı olduğu Bakırköy 17. İcra Müdürlüğü’nün 2014/5422 Esas sayılı dosyasında borçlu Akbaş Tekstil Konf. Paz. Tic. Ltd. Şti. aleyhine yürütülen icra takibinin kesinleştiğini, borçlu hakkında yapılan icra takibi neticesinde haciz işlemlerine başlandığını, borçlu şirketin İstanbul Ticaret Sicili kayıtlarında faaliyet adresi olarak görünen adresinde haciz işlemleri yapıldığını, haciz işlemleri sırasında haciz mahallinin borçlu şirketin faaliyet adresi olarak görünmesine rağmen borçlu şirketin haciz mahallinden taşındığının anlaşıldığını, şirketin adresinin depo olarak kullanıldığını, borçlu şirketin kaçtığının tespit edildiğini, adresten keyfi şekilde ayrıldığını, şirket yetkilisi olarak …’ın bu durumdan sorumlu olduğunu, alacaklının borçlu şirketin keyfi hareketlerinden dolayı zarara uğradığını belirterek, bu yükümlülüğe uymayan sanık hakkında ticareti

usulüne aykırı terk etmek suçundan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun ( 2004 sayılı Kanun) 337/a ncı maddesi gereğince cezalandırılması için dava açılmıştır.
2.Bakırköy 4. İcra Ceza Mahkemesinin, 17.11.2015 tarihli kararı ile, sanık hakkında unsurları oluşmayan suçtan beraatine, karar verilmiştir.
3.Bakırköy 4. İcra Ceza Mahkemesinin, 17.11.2015 tarihli kararının müşteki vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 30.09.2019 tarihli ve 2019/3745 Esas, 2019/13657 Karar sayılı kararı ile “…Borçlu şirketin ticaret siciline kayıtlı olduğu adreste yapılan zabıta araştırmasında işyerinin kapatılarak adresin terk edildiğinin bildirildiği hususu ile İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 19.06.2015 tarihli cevabi yazısında mükellefin Güngören Vergi Dairesi Müdürlüğü’nde terk mükellefiyet kaydına rastlandığının bildirilmesi karşısında, Güngören Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden borçlu şirketin mükellefiyet kaydına ilişkin bilgilerin ve şirketin ticareti resen terk ettirildiği tarihin sorulması ile şikayetin süresinde olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulduktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,…” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
4.Bakırköy 4. İcra Ceza Mahkemesinin, 21.09.2021 tarihli kararı ile, sanık hakkında unsurları oluşmayan suçtan beraatine, karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Müşteki vekilinin temyiz istemi, borçlu şirketin ticaret sicilindeki adresi olarak görünen haciz mahallinde, borçlu şirket ile ilişkisi olmayan üçüncü bir kişinin ikamet ettiğinin aşikâr olduğu, borçlu şirketin söz konusu adresi terk ettiğinin ortada olduğu, sanığın yetkilisi olduğu şirketin birden fazla vergi dairesinde mükellefiyet kaydının bulunmasının ve bu vergi dairelerince resen terk işleminin yapılmasının anlaşılamadığı, şirketin birden fazla vergi dairesinde kaydının bulunmasının ve bu vergi dairelerince resen terkin işleminin yapılmasının hukuken mümkün olmadığı, mahkemece bu hususta araştırma yapılarak karar verilmesi gerekirken, gelen müzekkere cevapları değerlendirilmeden hukuka aykırı bir gerekçe ile hüküm kurulmasının yasaya ve usule aykırı olduğu, mahkeme kararının gerekçesinin kanun ile çeliştiği, mahkemece gerekçe olarak Yargıtay kararının gösterildiği ancak, kanun hükmünün açık olduğu, kanunun mal beyanında bulunmayan tacirin cezalandırılacağını düzenlediği, mal beyanınında bulunma yükümlülüğünün gerçek kişi tacirlere yönelik bir yükümlülük olduğuna ilişkin de herhangi bir düzenlenme yapılmadığı, kanun koyucu tarafından bu hususta bir düzenleme yapılmamışken ve ticaret şirketlerini kapsamadığına ilişkin madde bulunmazken Yargıtayın bu yönde karar vermesinin ve yerel mahkemece usul ve yasaya aykırı bir karara dayanılarak sanığın beraatine karar verilmesinin açıkça yasaya aykırı olduğu, hukukumuzda kanunun Yargıtay kararının üstünde yer aldığının izahtan vareste olduğu, yasaya ve usule aykırı karar gerekçe gösterilerek kanuna aykırı şekilde beraat kararı verilemeyeceği, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği, haciz mahallinin, borçlu şirketin faaliyet adresi ve ticaret sicilindeki adresi olduğu, borçlu şirketin faaliyetlerini yürüttüğü ticaret sicilindeki adresinden keyfi bir biçimde ayrılmış olduğu ve bu durumun şirket yetkilileri tarafından bağlı bulunduğu ticaret siciline bildirilmediği, hala bu adresin borçlu şirketin faaliyet adresi olarak kayıtlı olduğunun sabit olduğu, Güngören Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün cevabında, şirket hakkında terk mükellefiyet kaydına rastlanıldığının açıkça yazılmış olduğu, haciz tutanağından da anlaşıldığı üzere, davalının şirketin faaliyet merkezine hacze gidildiğinde şirketin söz konusu adresi terk etmiş olduğu, borçlu şirketin haciz mahallinden taşındığı ve bu durumu ticaret siciline bildirmediği görülmesine rağmen, Akbaş Tekstil Konfeksiyon Pazarlama Tic. Ltd. Şti. yetkilisi …’ın İİK’nun 337/a ıncı maddesine göre cezalandırılması gerekirken, yerel mahkemenin, suçun unsurlarının oluşmadığına dair hüküm kurmasının eksik ve hatalı olduğundan bahisle kararın temyiz incelemesi sonucu bozulmasına ilişkindir.

III. GEREKÇE
1.Sanığın yargılama konusu eylemi için, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun ( 2004 sayılı Kanun) 337/a ıncı maddesi uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.
2. 5237 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi uyarınca zamanaşımı süresini kesen ve durduran bir nedenin de olmadığı, suç tarihi olan 02.03.2015 tarihinden itibaren inceleme tarihine kadar sanık hakkında zamanaşımını kesen herhangi bir hüküm ve işlem bulunmaması nedeniyle, 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin 02.03.2023 tarihinde inceleme sırasında gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.

IV. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Bakırköy 4. İcra Ceza Mahkemesinin, 21.09.2021 tarihli ve 2019/615 Esas, 2021/262 Karar sayılı kararına yönelik müşteki vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki davanın 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

16.05.2023 tarihinde karar verildi.