Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2022/9517 E. 2023/3151 K. 08.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9517
KARAR NO : 2023/3151
KARAR TARİHİ : 08.05.2023

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/146 E., 2022/1505 K.
HÜKÜM/KARAR: Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Malatya 2. İcra Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/396 E., 2021/599 K.

Taraflar arasındaki icra memur muamelesini şikayet ve ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü şikayeti sebebiyle yapılan inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince ilama dayalı olarak ilamsız takip yapılamayacağına ilişkin şikayetin ve usulsüz tebliğ şikayetinin reddine karar verilmiştir.

Kararın şikayetçi borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun HMK’nın 353/1(b)-1. maddesi uyarınca duruşma yapılmadan dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı şikayetçi borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Şikayetçi borçlu vekili isteminde; borçluya yapılan tüm tebligatların usulsüz olduğunu, şikayetçi borçlunun mutad adresinin … olduğunun karşı taraf alacaklı tarafça bilindiğini belirterek ilâma dayalı olarak ilâmsız icra takibi yapılamayacağı sebebiyle takibin iptaline, usûlsüz tebligatlar nedeniyle başta ödeme emri tebliği olmak üzere tebliğ tarihinin 01.09.2021 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Karşı taraf alacaklı vekili cevap dilekçesinde; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun istemin reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; takibe dayanak kararın tenfiz kararı olmadığı, tanıma kararı olduğu, bu sebeple ilamlı takibe konu edilemeyeceği anlaşılmakla alacaklı tarafça Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.04.2011 tarih 2019/512 Esas ve 2011/279 karar sayılı tanıma ilamına istinaden ilamsız takip yapılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, 7201 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile öncelikle bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, alacaklı tarafça şikayete konu takip dosyasında şikayetçi borçlunun bilinen en son adresi olarak bildirilen adrese ödeme emri ve kıymet takdiri raporunun tebliğe çıkartıldığı, şikayetçi borçlunun mernis adresinin ”UR Amsterdam/Hollanda Krallığı” olarak belirtildiği ve tebliğe elverişli bir adres olmadığı, belirtilen mevzuat gereğince öncelikle bilinen en son adrese tebligat çıkartılması gerektiği, şikayetçi-borçlu tarafça her ne kadar icra dosyasında çıkartılan tüm tebligatların usulsüz olduğu ileri sürülmüş ve 01.07.2019 tarihli tebligata ilişkin imza itirazında bulunulmuş ise de borçluya kıymet takdirine ilişkin gönderilen ve alacaklı tarafça bildirilen şikayetçi-borçlunun adresine gönderilen davet mektubunun ulaştığı tarihten sonra 30 günlük sürenin bitim tarihi olan 12.04.2021 tarihi itibariyle tebligatın Türk ve Hollanda mevzuatına göre yapılmış sayılacağı ve tebligatın usulüne uygun yapıldığı, icra dosyası kapsamında yapılan son tebligatın bu tebligat olduğu, diğer tebligatlara ilişkin usulsüz tebliğ şikayetinin ise 12.04.2021 tarihinden itibaren yedi günlük süre içinde yapılmadığı gerekçesiyle usulsüz tebliğ şikayetinin ve ilama dayalı olarak ilamsız takip yapılamayacağına ilişkin şikayetin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Şikayet dilekçesindeki itiraz sebeplerinin tekrar edilerek; ilama dayalı olarak ilamsız icra takibi yapılamayacağından, mahkemece bu hususun re’sen nazara alınarak takibin iptaline karar verilmesi gerektiği, usulsüz tebligatlar sebebiyle 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca başta ödeme emri tebliği olmak üzere şikayetçi borçluya yapılan tüm tebligatların tebliğ tarihinin takibi öğrenme tarihi olan 01.09.2021 olarak düzeltilmesine, icra dosyasına yapılan tüm itirazlar süresinde olduğundan itirazların kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; takibe dayanak kararın tenfiz kararı olmadığı, tanıma kararı olduğu, her ne kadar hükmün gerekçesinde 2675 sayılı Yasa’nın 35. maddesinde bahsedilmiş ve 35 madde tenfize ilişkin olsa da hüküm kısmında tanıma kararı verildiği, bu durumda karara dayanılarak ilâmlı icra takibi yapılamayacağı anlaşıldığından ilâmsız icra takibi başlatılmasında bir usûlsüzlük bulunmadığı, şikayetçi borçlu vekilince her ne kadar icra dosyasında çıkartılan tüm tebligatların usûlsüz olduğu ileri sürülmüş ve 01.07.2019 tarihli tebligata ilişkin imza itirazında bulunulmuş ise de, borçluya kıymet takdirine ilişkin gönderilen ve alacaklı tarafça bildirilen şikayetçi borçlunun adresine gönderilen davet mektubunun ulaştığı tarihten sonra 30 günlük sürenin bitim tarihi olan 12.04.2021 tarihi itibariyle tebligatın Türk ve Hollanda mevzuatına göre yapılmış sayılacağı ve tebligatın usûlüne uygun yapıldığı anlaşılmakla HMK’nın 353/1(b)-1. maddesi uyarınca duruşma yapılmadan dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
İstinaf başvuru dilekçesindeki itiraz sebeplerinin tekrar edildiği görülmüştür.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ilama dayalı olarak ilamsız takip yapılamayacağına ilişkin şikayet ile ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayet istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usûl Hukuku Hakkındaki Kanun md. 50, md. 57,

3. 7201 sayılı Tebligat Kanunu md. 10

3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup şikayetçi borçlu tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.