Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2022/9202 E. 2023/2594 K. 12.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9202
KARAR NO : 2023/2594
KARAR TARİHİ : 12.04.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kaldırma/Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki icra müdürlüğü işlemini şikayetten dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulüne karar verilmiştir.

Kararın borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı şikayetçi alacaklılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Şikayetçi alacaklılar vekili dilekçesinde; İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/460 E.- 2012/401 K. sayılı kararı neticesinde mülkiyeti müvekkillerine ait taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek hazine adına orman vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğini, tapunun iptali üzerine Maliye Hazinesine karşı tazminat talepli davanın açıldığını, İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/346 E. – 2016/470 K. sayılı kararı ile tazminata hükmedildiğini, ilamın icraya konu edildiğini, 20.10.2020 tarihinde davalı borçlu kurum tarafından icra dosyasına ödeme yapıldığını, ilam ile tazminat kararının kesinleşmesine kadar yasal faiz işletildiğini, ancak kararın kesinleşmesinden sonra hangi faiz oranının işletileceği konusunun açık olmadığını, bu konuda henüz yerleşmiş bir içtihat olmamakla birlikte Anayasa’nın 46/son maddesinde belirtilen faiz oranının bu tür davalarda da geçerli olması gerektiğini, müvekkillerinin mülkiyet hakkının ihlal edilmesi nedeniyle Anayasa’nın 46/son ile belirtilen faiz oranının uygulanması gerektiğini, bu konuda icra dairesine yapmış oldukları başvurunun haksız şekilde reddedildiğini beyanla; şikayete konu 09.12.2020 tarihli icra memur işleminin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Borçlu vekili cevap dilekçesinde; mahkeme ilamının açık olduğunu, davacılar vekilinin talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 2013/21840 E. – 2014/2730 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere en yüksek mevduat faizi talebinin uygun görülmediğini beyanla şikayetin reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile emsal Yargıtay ilamları ile kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat alacakları ile ilgili kararın kesinleşmesinden sonra kamu alacakları için Anayasa 46/son maddesi ile belirtilen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği belirtilmiş olup, görülmekte olan iş bu davaya konu ilam ile hükmedilen alacak kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı değilse de buna paralel olarak mülkiyet hakkının özünü ihlal edecek şekilde tapunun iptaline karar verilmiş olması karşısında bu konuda yasal düzenleme olmamakla birlikte neticesi itibarıyla mülkiyet hakkının özünü ihlal eden bir karar olması dikkate alındığında Anayasa’nın 46/son maddesinde öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması yönündeki talebin yerinde olduğu gerekçesi ile şikayetin kabulü ile 09.12.2020 tarihli icra memur işleminin iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
İstinaf dilekçesinde özetle; takibe dayanak tazminat konulu ilamda davanın kabulü ile 6.164.560 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiğini, müvekkili idare tarafından takibe konu borcun ilama uygun olarak ödendiğini, ancak davacı vekilinin kararın kesinleşmesinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizin uygulanması gerektiği iddiasıyla müvekkili idare aleyhine borç muhtırası çıkartılmasını talep ettiğini, icra müdürlüğü tarafından bu talebin reddedildiğini, davacı vekilinin talebinin ilama aykırı olduğunu, zira ilamlı takipte ilamın hüküm bölümünün aynen infazı gerekli olup, yorum yoluyla değiştirilmesinin mümkün olmadığını, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinde kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat alacakları ile davalara ilişkin emsal Yargıtay kararlarına atıf yapıldığını, ancak sunulan emsal Yargıtay kararlarında da görüleceği üzere tazminat davalarında hükmedilen bedele dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerektiğini, takibe konu borcun TMK’nun 1007 maddesi gereğince talep edilen tazminata ilişkin olduğunu beyanla; kararın kaldırılmasına, şikayetin reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dayanak 01.12.2016 tarihli ilamın 09.10.2019 tarihinde kesinleştiği, takibe ilamın kesinleşmesinden sonra 05.11.2019 tarihinde girişildiği, şikayetçi yan yürürlükte olmasına rağmen kesinleşmiş ilamı takibe koyarken Anayasa’nın 46/son maddesine göre değil, yasal faiz talebinde bulunduğu, taleple bağlılık ilkesi uyarınca şikayetçi alacaklılar takipte taleplerinden fazlasını isteyemeyecekleri, kaldı ki takibe dayanak tazminat konulu ilam yönünden Anayasanın 46/son maddesinin uygulanması olanaklı olmadığı gerekçesi ile istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, şikayetin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklıklar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Temyiz dilekçesinde özetle; kararın hakkaniyetli olmadığı, takip talebinde yıllık %9’dan az olmamak üzere artan oranlarda faiz talep edildiğini, devlet tarafından el konulan mülkiyet hakkının haksız yere alacaklıların elinden çıkması nedeniyle şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, icra müdürlüğü işlemine karşı şikayete ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 16 ncı maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Takibe konu ilam TMK 1007 maddesi kapsamında alacaklıya ait tapu kaydının iptali ve orman vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline ilişkin karar nedeniyle tazminata ilişkin olup bu kararın icrası için kesinleşmesi gerekmediğinden karar tarihinden itibaren hükmedilen tazminata yasal faiz işletilebilir.

T.C. Anayasasının 4709 Sayılı Yasanın 18. maddesi ile değişik 46/son maddesine göre kamulaştırma bedelleri ile mahkemece kesin hükme bağlanan artırma bedellerine kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı uygulanacağı öngörülmüştür. Özü ve verdiği sonuç itibariyle aynı nitelik taşıyan kamulaştırmasız el atmaya ilişkin ilamlarda hüküm altına alınan tazminatlara da AYM 46/son maddesinde düzenlenen faiz oranının uygulanmasına Yargıtay 12. Hukuk Dairesince karar verilmiş olup bu içtihat yerleşik içtihat olarak uygulanmaktadır. Ancak takibe konu ilamda hükmedilen tazminat kararı için de söz konusu faiz oranının kıyas yolu ile uygulanması mümkün değildir. Takibe konu ilamda başka bir faiz oranına hükmedilmediği takdirde yasal faiz uygulanması gerekmekte olup hüküm icra mahkemesince yorum yolu ile değiştirilemez.

3.Temyizen incelenen karar, bu gerekçelerle tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup şikayetçiler vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanunun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.