Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2022/8921 E. 2023/1858 K. 21.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8921
KARAR NO : 2023/1858
KARAR TARİHİ : 21.03.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki takibin iptali uyuşmazlığından dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince, takibin borçlu yönünden iptaline karar verilmiştir.

Kararın alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve şikayetin reddine hükmedilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. İTİRAZ
Şikayetçi borçlu belediye,takibe konu ilamın kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat alacağına ilişkin olduğundan kesinleşmeden icraya konulamayacağı gibi maktu vekalet ücretinin talep edilebileceğini kaldı ki alacaklılar tarafından ayrı ayrı birden fazla takip yapılmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek davanın kabulü ile takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Alacaklı cevap dilekçesinde; şikayetin yasal sürede yapılmadığını, takibe dayanak ilamın kesinleşmediğini, ancak ilama konu taşınmaza ilk olarak hangi tarihte hukuken kamulaştırmasız el atıldığının tespitinin gerektiği, ilk hukuki el atma tarihine göre 2942 sayılı Kanun’un geçici madde 16 hükmünün uygulanamayacağını, şikayete konu takip dayanağındaki ilamdaki tarafların ve sorumluluklarının farklı tayin edilmesi nedeniyle ayrı takibe konu edilebileceğini, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat ilamlarının icra vekalet ücretleri yönünden Anayasa Mahkemesi’nin 20.12.2018 tarihli iptal kararı sonrasında nispi olarak uygulanmasının önünde engel kalmadığını, HMK’nın 331. maddesi hükmü dahilinde tarafların icra dosyaları yönünden anlaştığı, buna ilişkin protokol düzenlendiği, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına hüküm kurulması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; takip dayanağı … 1. İdare Mahkemesinin 2020/184 Esas, 2021/254 Karar sayılı ilamının henüz kesinleşmediğini, dayanak ilam ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın 1956 yılı onaylı nazım imar planında sanayi alanı ve yol olarak planlanarak kamusal kullanıma ayrıldığını, dosyadaki bilgi ve belgelere göre taşınmaza 1983 yılı öncesinde el atıldığının anlaşıldığını, bu nedenle 2942 sayılı kanunun geçici 16. maddesinin uygulanamayacağı, takibe konu edilmesi için ilamın kesinleşmesine gerek olmadığını, icra vekalet ücretinin maktu olması gerektiği iddiasının incelenmesinde de takip dosyasında nispi vekalet ücreti hesaplandığına dair herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığından ve sunulan protokolde icra vekalet ücretinin maktu hesaplanacağı taraflarca kabul edildiğinden vekalet ücretinin maktu hesaplanması gerektiğine yönelik şikayetin kabul edilmediğini, alacaklı tarafından dayanak ilamda alacaklılar lehine hükmedilen kamulaştırmasız el atma bedelleri ve yargılama gideri ile ilam vekalet ücreti ve işlemiş faizler yönünden ayrı ayrı olmak üzere altı ayrı takibin başlatıldığını, ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılmasının sebepsiz zenginleşmeye neden olacağı, hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğurduğunu, ilamın bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymayarak borçlunun zarara uğramasına neden olduğu gerekçeleriyle davanın kabulü ile takibin iptaline hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Alacaklı istinaf dilekçesinde, cevap dilekçesindeki nedenlerin yanında şikayetin yasal sürede yapılmadığını, şikayetin kabulü halinde dahi takibin değil icra emrinin iptalinin gerektiğini, takibe dayanak ilamda hüküm altına alınan alacak kalemlerinin farklı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; takibe dayanak ilamın hüküm kısmında davacıların hisseleri oranı ayrı ayrı gösterilmemiş ise de borçlunun şikayete konu takip alacaklısının hisse miktarının takipte istenenden farklı olduğunu ileri sürmediğini, ilamda adı geçen davacılar arasında zorunlu takip arkadaşlığı olmadığından ayrı takip başlatılmasında kötüniyetin varlığından söz edilemeyeceğini, kaldı ki nispi vekalet ücreti talep edildiğine dair bir talep olmadığı gibi yapılmış bir kapak hesabı da olmadığından borçlunun bu şikayetinde hukuki yararının olmadığının açık olduğunu ayrıca söz konusu taşınmaza ilk olarak 1956 yılında hukuken el atıldığı açık olduğundan ilamın kesinleşmeden icraya konulmasının mümkün olduğunu belirterek alacaklının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve şikayetin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu belediye temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Borçlu belediye temyiz dilekçesinde;takibe konu ilama konu taşınmaza ilişkin imar planının ilk kez 1989 yılında yapıldığını, fiili el atmanın 1956 yılında yapıldığının kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; 2942 sayılı Kanun’un geçici madde 16 hükmü gereğince takip dayanağı ilam kesinleşmediğinden takibe konu edilemeyeceği iddiasına dayalı takibin durdurulması; bir ilama dayalı ayrı ayrı takip yapılamayacağı iddiasına dayalı takibin iptali ve 2942 sayılı Kanun’un geçici madde 6 hükmü gereğince icra vekalet ücretinin maktu hesaplanması gerektiği iddiasına dayalı işlemin iptaline ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2942 sayılı Kanun geçici md. 16, İİK md. 16

3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup borçlu belediyenin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.