YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8660
KARAR NO : 2023/1611
KARAR TARİHİ : 13.03.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki şikayetten dolayı yapılan inceleme sonunda, İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verilmiştir.
Kararın şikayetçi borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Borçlu dava dilekçesinde; müvekkili kurum aleyhine kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat alacağına dayalı olarak takip başlatıldığını, takibe dayanak ilamın 28.11.2019 tarihinde kesinleşmesi üzerine 07.12.2020 tarihinde bakiye borç muhtırası gönderildiğini, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 7126 sayılı Yasa ile eklenen geçici 14. madde gereğince kamulaştırmasız el atmaya dayanan tazminat kararları kesinleşmeden icraya konulamayacağından asıl alacağa işletilecek faizin başlangıcının kararın kesinleşme tarihi olduğunu, bu tarihten önceki döneme ilişkin faiz istenemeyeceğini, ayrıca vekalet ücreti ve yargılama gideri kalemlerine de kararın kesinleşme tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, bunun yanında hesaplamada yasal faiz oranının esas alınması gerektiğini, kararın kesinleşmesinden sonra kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanması ve buna göre muhtıra düzenlenmesinin hukuk aykırı olduğunu beyanla icra emrinin ve bakiye borç muhtırasının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; takip tarihi itibariyle takibe dayanak ilamın kesinleşmeden icraya konulmasında hukuki bir engel bulunmadığını, 7126 sayılı Yasa gereği takibin durduğunu ve 28.11.2019 kesinleşme tarihinden sonra takibe devam edildiğini, takibe dayanak ilamda faiz başlangıç tarihinin açıkça gösterildiğini, takibe konu alacağın niteliği gereği kararın kesinleştiği tarihten itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiğini, bakiye borç muhtırasına konu hesabın hukuka uygun olarak yapıldığını beyanla şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; icra takip tarihinin 19.02.2019 olduğu, icraya konu edilen mahkeme ilamının 28.11.2019 tarihinde kesinleşmiş olduğu, bu tarihten itibaren kamu alacakları için öngörülen faiz oranı uygulanması gerektiği, alınan bilirkişi raporlarına göre takip tarihi bakımından asıl alacak ve işlemiş faiz 185.735,99 TL olduğu, buna karşılık davalı alacaklılar tarafından bilirkişi tarafından saptanan tutardan daha az olan 14.983,01 TL asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı üzerinden ilamlı icra takibi yapıldığı, icra emrinde düzeltilmesi ve iptal edilmesi gereken herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek şikâyetin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Borçlu vekili istinaf başvuru dilekçesinde; şikayet dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun geçici 14. maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin 04.02.2021 tarihli ve 2019/89 E ve 2021/10 K sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, bu tür kararlar da kesinleşmemiş olsa bile ilamlı icra takibine konu edilebileceğinden vekalet ücreti ve yargılama giderleri alacağı yönünden karar tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasının doğru olduğu, kamulaştırmasız el atma kararlarında ilamın kesinleştiği tarihe kadar geçen dönem için yasal faiz, kesinleşme tarihinden sonraki dönem için ise 17.10.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4709 sayılı Kanunla değişik Anayasa’nın 46/son maddesi hükmü uyarınca, “kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı”nın (6183 sayılı AATUHK m. 53) uygulanması gerektiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kararın kesinleştiği tarihten itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı (değişen faiz oranları dikkate alınarak) esas alınarak hesaplama yapılmasının isabetli olduğu, ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Borçlu vekili temyiz başvuru dilekçesinde; şikayet ve istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık borçlunu faize itirazla bakiye borç muhtırasının iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu, ilgili maddeleri 4709 sayılı Kanunla değişik Anayasa’nın 46/son maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kamulaştırmasız el atma kararlarında da ilamın kesinleştiği tarihe kadar geçen dönem için yasal faiz, kesinleşme tarihinden sonraki dönem için ise 17.10.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4709 sayılı Kanunla değişik Anayasa’nın 46/son maddesi hükmü uyarınca,“kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı”nın (6183 sayılı AATUHK m. 53) uygulanması gerektiğinden; temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup borçlu vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.