YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7771
KARAR NO : 2023/1332
KARAR TARİHİ : 02.03.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki şikayet uyuşmazlığından dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verilmiştir.
Kararın şikayetçi borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine hükmedilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı şikayetçi borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. ŞİKAYET
Borçlu şikayet dilekçesinde; İcra Müdürlüğünce yapılan 14.02.2019 tarihli dosya hesabının hatalı ve bu hesaba dayalı olarak borçluya gönderilen aynı tarihli bakiye borç muhtırasının da haksız olduğunu, zira İcra Müdürlüğünce, borçlu tarafından yapılan 07.8.2018 tarihli ödemeden tahsil harcı, icra vekalet ücreti ve icra masraflarının mahsubunun ve icra vekalet ücretinin 494.503,19 TL olması gerekmesine rağmen dosya hesabında 657.277,38 TL olarak hesaplanmasının hatalı olduğunu, İcra Müdürlüğünce esas alınan ödeme tarihindeki kurun yanlış olduğunu, doğru kur üzerinden yapılacak hesaplamada bakiye alacağın 2.981.776,65 TL ile 135.670,84 TL tahsil harcı olmak üzere toplam 3.117.447,49 TL olması gerektiğini, muhtırada maddi hata da yapıldığını, hesaplamanın efektif döviz alış kuru yerine satış kuru üzerinden yapılmasının yerinde olmadığını ileri sürerek, İcra Müdürlüğünce gönderilen 14.02.2019 tarihli muhtıra ile eki tensip tutanağı ve dosya hesabının iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Şikayet edilen alacaklı cevap dilekçesinde; takip talebinde borcun, fiili ödeme tarihindeki yabancı paranın TL karşılığı üzerinden ödenmesinin istendiğini, vekalet ücretinin de fiili ödeme tarihindeki TL olarak ödenen miktar üzerinden hesaplanması gerektiğini, İcra Müdürlüğünce esas alınan döviz kurunun doğru olduğunu, icra emrinde borcun efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının ödenmesi istenmiş olup, borçlu tarafından yasal 7 günlük süre içerisinde bu husus şikayet konusu yapılmadığından, bu yöne ilişkin iddianın dinlenemeyeceğini, kaldı ki yerleşik Yargıtay uygulamasına göre yabancı para borcu üzerinden başlatılan icra takiplerinde efektif satış kurunun esas alınacağını ileri sürerek şikayetin reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahkemece alınan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle toplam dosya alacağının 5.391.863,41 TL olarak tespiti ile şikayete konu muhtırada bakiye borcun 4.427.238,48 TL olarak hesaplanması karşısında, mahkemece bakiye borcun şikayete konu muhtıradan daha yüksek belirlenmesi nedeniyle şikayetin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi borçlu istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Şikayetçi borçlu istinaf dilekçesinde; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda T.C…. tarafından uygulanan faiz oranının %6 olarak esas alınmasının hatalı olduğunu, zira anılan bankaca %4,25 faiz oranı uygulandığını, ayrıca alacaklının %4,64 faiz oranını kabul etmesi karşısında bilirkişi tarafından bu oranın üzerinde bir faiz oranı esas alınarak hesaplama yapılmasının yerinde olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; hükme esas alınan bilirkişi raporunda esas alınan faiz oranlarının yerinde olduğu ve alacaklının şikayete konu dosya hesabı tarihinden önce %4,64 faiz oranını kabul ettiğine dair bir beyanı bulunmadığından borçlunun bu yöne ilişkin istinafının isabetli olmadığı ve bilirkişi raporunun hükme elverişli olduğu gerekçeleri ile borçlunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi borçlu temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Şikayetçi borçlu temyiz dilekçesinde; istinaf başvurusunda ileri sürdüğü hususları tekrar etmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; İcra Müdürlüğünün 14.02.2019 tarihli dosya hesabı ile bu hesaba dayalı aynı tarihli karar tensip tutanağı ve bakiye borç bildirimi muhtırasını şikayete ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
İİK md. 16., HMK md. 26., 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun md. 4/a.,
3. Değerlendirme
6100 sayılı HMK’nın “Taleple Bağlılık” başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; “Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.5.2015 tarih ve 2004/23 E. – 2015/372 K. sayılı ilamının takibe dayanak yapılan hüküm kısmının incelenmesinde, asıl dava yönünden 2.400.000,00 USD’nin 14.7.1992 temerrüt tarihinden itibaren, birleşen dava yönünden ise 8.811.888,00 USD’nin 25.7.1994 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince USD yabancı para borcunun devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanarak davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine hükmedildiği, alacaklı tarafından ilamda hükmedilen asıl alacak kısımları olan 2.400.000,00 USD ile 8.811.888,00 USD toplamının ilamlı icra takibine konu edildiği ve takip tarihinden itibaren, 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince USD cinsi yabancı para mevduatına devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının işleyecek faiz olarak istendiği, temerrüt tarihlerinden takip tarihine kadar oluşacak işlemiş faizin ise takip konusu yapılmadığı görülmüştür.
Şikayetçinin icra mahkemesine başvurusu, İcra Müdürlüğünce yapılan dosya hesabının hatalı olduğuna ilişkin olup, şikayete konu 14.02.2019 tarihli dosya hesabında, İcra Müdürlüğünce, takip tarihinden dosya hesabına kadar işleyecek faizin hesaplamaya dahil edilmediği görülmüş olup, bu hususa, müdürlüğün 14.02.2019 tarihli karar tensip tutanağında “faize ilişkin Ankara 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 09.5.2018 tarih ve 2018/204 E. sayılı kararı ile durdurma var, hesaplanmadı” ifadesiyle işaret edilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan 17.3.2021 tarihli bilirkişi raporunda; şikayete konu dosya hesabı tarihi olan 14.02.2019 itibariyle bakiye borç tutarının 5.391.863,41 TL (981.675,23 USD + 228.055,37 TL tahsil harcı) olduğu ve bu tutarın müdürlüğün dosya hesabında belirlenen 4.234.565,73 TL (805.050,52 USD + 192.672,74 TL tahsil harcı)’den yüksek olduğu belirtilmiş ise de; söz konusu raporun sonuç kısmında da işaret edildiği gibi bilirkişi tarafından, şikayete konu dosya hesabında icra müdürlüğünce hesaba dahil edilmemesine rağmen, işleyecek faizin de ilave edildiği görülmüştür. Bu suretle, borçlu tarafından şikayet konusu yapılan icra müdürlüğünce yapılan dosya hesabında, hesaplamaya dahil edilmeyen işleyecek faizin, mahkemece alınan bilirkişi raporunda hesaplamaya dahil edilmesi şikayet yoluna başvuran borçlunun aleyhine olup, mahkemece şikayete konu dosya hesabı tarihi olan 14.02.2019 itibariyle, dosya hesabına dahil edilen kalemlerle bağlı olacak şekilde ve bu tarihten önce yapılan ödemeler nazara alınmak suretiyle, dosya borcu tutarının tespiti gerekirken, şikayete konu dosya hesabında ilgili icra mahkemesinin durdurma kararı gereğince ve şikayetçi borçlunun lehine olacak şekilde hesaplamaya dahil edilmeyen işleyecek faizin ilave edilmesi ile hesaplama yapan 17.3.2021 tarihli ikinci bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
O halde mahkemece; taleple bağlılık ilkesi de nazara alınarak, şikayete konu dosya hesabı tarihi itibariyle, şikayete konu dosya hesabına dahil edilmeyen işleyecek faizin, mahkemece alınacak raporda da hesaba ilave edilmemesi suretiyle hesap yapılacak şekilde yeni bir rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca, temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 07.4.2022 tarih ve 2022/90 E. – 2022/809 K. sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 03.6.2021 tarih ve 2019/157 E. – 2021/804 K. sayılı kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.