Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2022/7555 E. 2023/4231 K. 13.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7555
KARAR NO : 2023/4231
KARAR TARİHİ : 13.06.2023

MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2018/392 (E) ve 2022/116 (K)
SUÇ : Sermaye şirketinin iflasını istememek, Ticari İşletme Yöneticisinin Kasten Alacaklıyı Zarara Uğratması
HÜKÜM : Beraat

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Müştekinin 07.10.2015 havale tarihli dilekçesi ile; borçlu şirket hakkında başlatılan icra takibinde takibin kesinleştiğini, borçlu şirket yetkililerinin şirketin müseccel adreslerini terk ettiğini, borçlu şirketin ortak ve yetkililerinin sermayesi büyük olan şirketin içini boşaltarak ve borçlarını ödemeyerek alacaklıları zarara uğrattığını, sanığın şirketin iflasını istemek mecburiyeti olduğu halde şirketin ödeme güçlüğü içinde olmasına rağmen şirketin iflasını istemeyerek suç işlediğini belirterek, sanık hakkında sermaye şirketinin iflasını istememek ve ticari işletme yöneticisinin kasten alacaklıyı zarara uğratması suçlarından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 345/a ve 333/a ıncı maddeleri gereğince cezalandırılması için dava açılmıştır.

2.İstanbul 21. İcra Ceza Mahkemesinin, 18.02.2016 tarihli kararı ile, sanık hakkında sermaye şirketinin iflasını istememek ve ticari işletme yöneticisinin kasten alacaklıyı zarara uğratması suçlarından açılan davalarda, İİK’nun 345 inci maddesi gereğince davanın reddine karar verilmiştir.

3.İstanbul 21. İcra Ceza Mahkemesinin,18.02.2016 tarihli kararının müşteki vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 29.05.2018 tarihli ve 2017/2424 Esas, 2018/6462 Karar sayılı kararı ile “Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2013/11-472 E. 2014/533 K. ve 2014/11-301 E. 2014/551 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, dava açan belge olması nedeniyle müşteki tarafından icra ceza mahkemesine verilecek olan şikâyet dilekçesinin, şüpheli veya şüphelilerin isimleri ve şikâyet konusu olaya ilişkin bilgileri taşıması gerekli olmakla birlikte, bu dava dilekçesinin 5271 sayılı CMK’nın 170. maddesinde belirtilen iddianamenin bütün şekil şartlarını içermesi zorunluluğu bulunmamasına göre, somut olayda 07.10.2015 havale tarihli şikayet dilekçesi ekindeki belgelerden borçlu şirket yetkilisinin … olduğunun anlaşılması karşısında, yargılamaya devamla sanığın hukuki durumunun takdiri gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi,…” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

4.İstanbul 21. İcra Ceza Mahkemesinin, 19.04.2022 tarihli kararı ile, sanık hakkında ticari işletme yöneticisinin kasten alacaklıyı zarara uğratması suçunun yasal unsur ve şartları oluşmadığından sanığın beraatine, sermaye şirketinin iflasını istememek suçundan sanığın suçu işlediği sabit olmadığından beraatine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Müşteki vekilinin temyiz isteği, mahkemece sanığın sahibi olduğu şirketlerin ticari defterlerinin celbine ve incelenmesine karar verildiği halde, ticari defterler üzerinde bilirkişi tetkikatı yaptırılamadığı, sanık vekiline ticari defterleri ve delillerini ibraz etmesi için iki haftalık kesin süre verilmesine rağmen sanık vekilinin ticari defterlerini ibraz etmediği, buna rağmen mahkemenin 19.04.2022 gün ve 2018/392 Esas, 2022/116 sayılı kararı ile sanığın her iki suçtan beraatine karar verildiği, sanığın beraatine karar verilmesinin haksız ve gerekçesiz olduğundan bahisle kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Dava konusu olay, alacaklı tarafından yapılan icra takibinde, borçlu şirketin mevcudunu eksilterek borçlarını ödemediği, şirketin mevcudunun borçlarını karşılamaya yeterli olmadığı halde iflasını istemediği iddiasına ilişkindir.

IV. GEREKÇE
A.Sanık Hakkında Ticari İşletme Yöneticisinin Kasten Alacaklıyı Zarara Uğratması Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden;
1.Sanığın yargılama konusu eylemi için, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun ( 2004 sayılı Kanun) 333/a ıncı maddesi uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.

2.5237 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi uyarınca zamanaşımı süresini kesen ve durduran bir nedenin de olmadığı, suç tarihi olan 14.04.2015 tarihinden itibaren inceleme tarihine kadar sanık hakkında zamanaşımını kesen herhangi bir hüküm ve işlem bulunmaması nedeniyle,
8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin 14.04.2023 tarihinde inceleme sırasında gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.

B.Sanık Hakkında Sermaye Şirketinin İflasını İstememek Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden;
1.İİK’nın 345/a ıncı maddesindeki suçun oluşabilmesi için, aynı Kanun’un 179 ve TTK’nun 376 ıncı maddesinde öngörülen koşullarda şikayet tarihi itibariyle şirketin aktif ve pasif durumunun belirlenmesini müteakip, şirketin iflasının istenmesi şartlarının bulunup bulunmadığı saptanmalıdır. Borçlu şirkete ait tüm ticari defterler ile ticari defterlerin yanısıra banka hesapları üzerinde inceleme yapılması, ayrıca borçlu şirket hakkında kesinleşmiş icra takibi olup olmadığı hususu da araştırılarak, borçlu şirket hakkındaki kesinleşmiş icra takip dosyalarında bunlarla belirlenecek mevcut borçlar ile borçlu şirkete ait vergi borçlar, SGK borçları da dikkate alınarak şirketin pasifine eklenmesi suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, şikayet tarihi itibariyle şirket hakkında iflas şartlarının oluşup oluşmadığının bilirkişi raporu ile kesin olarak tespit edilmesi gerekir.

2.Somut uyuşmazlıkta; mahkemece borçlu şirkete ait ticari defterlerin temin edilememiş olduğu anlaşıldığından, atılı suçtan beraat kararı verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.

3.Müşteki vekilinin, mahkemece sanığın sahibi olduğu şirketlerin ticari defterlerinin celbine ve incelenmesine karar verildiği halde, ticari defterler üzerinde bilirkişi tetkikatı yaptırılamadığı, sanık vekiline ticari defterleri ve delillerini ibraz etmesi için iki haftalık kesin süre verilmesine rağmen sanık vekilinin ticari defterlerini ibraz etmediği, buna rağmen mahkemenin 19.04.2022 gün ve 2018/392 Esas, 2022/116 sayılı kararı ile sanığın her iki suçtan beraatine karar verildiği, sanığın beraatine karar verilmesinin haksız ve gerekçesiz olduğundan bahisle kararın bozulması gerektiğine ilişkin temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.

4.Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, atılı suçun unsurlarının oluşmadığının saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından, müşteki vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
A.Sanık Hakkında Ticari İşletme Yöneticisinin Kasten Alacaklıyı Zarara Uğratması Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden;
Gerekçe bölümünün (a) bendinde açıklanan nedenle İstanbul 21. İcra Ceza Mahkemesinin, 19.04.2022 tarihli ve 2018/392 Esas, 2022/116 Karar sayılı kararına yönelik müşteki vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki davanın 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

B.Sanık Hakkında Sermaye Şirketinin İflasını İstememek Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden;
Gerekçe bölümünün (b) bendinde açıklanan nedenle İstanbul 21. İcra Ceza Mahkemesinin, 19.04.2022
tarihli ve 2018/392 Esas, 2022/116 Karar sayılı kararında müşteki vekilince ileri sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden müşteki vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün Tebliğnameye uygun olarak oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

13.06.2023 tarihinde karar verildi.