Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2022/3088 E. 2023/4180 K. 12.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3088
KARAR NO : 2023/4180
KARAR TARİHİ : 12.06.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
:

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki asıl ve birleşen davada şikayetçi-borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçi-borçlu aleyhine başlatılan kambiyo senedine özgü icra takibinde icra mahkemesine başvurusunda; asıl davada; usulsüz tebligat şikayeti ile kambiyo senedine dayalı takipte borca itiraz ve birtakım şikayetlerde bulunarak ödeme emrinin, takibin iptali ile haczin kaldırılmasını istediği, birleşen 2020/190 esas sayılı dosyada; İİK’nun 36. maddesinin uygulanma şekline ilişkin şikayet olduğu ve birleşen 2020/184 esas sayılı dosyanın ise memur muamelesini şikayet olup, 07.07.2020 tarihli icra müdürlük işleminin iptalini istediği, Yerel mahkemece asıl ve birleşen davanın reddine karar verildiği, kararın asıl ve birleşen davada şikayetçi-borçlu vekili tarafından istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince birleşen 2020/190 esas sayılı dosyada istinaf talebinin mahkeme kararının nitelik itibariyle kesin olması nedeniyle davacının istinaf talebinin usulden, asıl ve birleşen 2020/184 esas sayılı dosyalar yönünden istinaf başvurunun esastan reddine karar verildiği, kararın asıl ve birleşen davada şikayetçi-borçlu vekili tarafından temyiz edildiği görülmüştür.
1-Şikayetçi-borçlunun asıl dava yönünden, sair itiraz ve şikayetleri yerinde değil ise de;
Takibe dayanak bonoların davalı-alacaklı faktoring şirketi tarafından başlatılan çeklere dayanan takiplerin temliki karşılığı alındığına dair itirazın incelenmesinde;
Factoring sözleşmesi 6361 sayılı Kanun’un 38. maddesinde “Faktoring sözleşmesi; mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilebilen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir almak suretiyle, faktoring şirketinin müşterisine sağladığı tahsilat, borçlu ve müşteri hesaplarının tutulmasının yanı sıra finansman veya faktoring garantisi fonksiyonlarından herhangi birini ya da tümünü içeren sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Faktoring şirketleri alacağın tahsil aracı olarak devraldıkları kıymetli evrak yanında, müşterinin finansman borcuna teminat teşkil etmek üzere de kıymetli evrak alabilmektedir. Faktoring sözleşmelerinde temlik alınan alacağın borçludan tahsil edilmemesi halinde faktoring şirketi müşteriye(satıcı firmaya) rücu edebileceğinden, müşterinin geri ödemek zorunda olduğu finansman borcunun teminatı olarak kıymetli evrak alabileceği düzenlenmektedir.

Somut olayda ise, takibe dayanak bonolarda şikayetçi-borçlunun keşideci, alacaklı faktoring şirketinin lehtar olduğu, faktoring şirketinin Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 8. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına göre ancak teminat mahiyetinde lehtar sıfatıyla bono alabileceği, bu anlamda verilmiş olan bonoların kanun gereği teminat bonosu olarak kabulü zorunludur.
O halde, mahkemece asıl dava yönünden borca itirazın kabulü ile İİK’nun 169/a maddesine göre takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince de, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Şikayetçi-borçlunun birleşen 2020/184 E. sayılı dosyasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
İhtiyati haczin infazı sonrasında şikayetçi-borçlu tarafından İİK’nun 266. maddesi gereğince teminat mektubu verilerek haczin teminata kaydırıldığı, şikayete konu İcra müdürlüğünün 07.07.2020 tarihli kararında takibin kesinleştiğinden bahisle teminat mektubunun paraya çevrildiğinden bahsedilmektedir. Oysa borçlu süresi içinde İcra mahkemesine başvurarak itiraz ve şikayette bulunduğundan takip kesinleşmemiştir. Takibin teminat bonosu olduğu ve İİK’nun 169/a maddesi gereğince takibin durdurulması söz konusu olduğundan ihtiyati haciz de hükümsüz kalmış olup, hacze dayanak olarak verilen teminat mektubunun nakde çevrilerek alacaklı tarafından tahsil edildiği anlaşılmakla, tahsil edilen paranın iadesi yargılamayı gerektirdiğinden ancak borçlu tarafından genel mahkemelerde açılacak istirdat davası ile istenebilir.
O halde, mahkemece, birleşen 2020/184 E. sayılı dosya yönünden şikayetin kabulü ile İstanbul 1. İcra Müdürlüğü’nün 2020/9986 E. sayılı dosyada verilen 07.07.2020 tarihli müdürlük işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince de, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Şikayetçi-borçlunun birleşen 2020/190 E. sayılı dosyasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
02.03.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanunun 26. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 365/1. maddesinde; “İstinaf yoluna başvurma, yasal süre geçtikten sonra yapılır veya istinaf yoluna başvurulmasına olanak bulunmayan bir karara veya vazgeçme nedeniyle itiraz veya şikâyetin reddine yahut süresi geçmiş bir şikâyete ilişkin olursa, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri gereğince istem icra mahkemesince reddedilir” hükmü yer almaktadır. Aynı maddenin 3. fıkrasında ise; “Bölge adliye mahkemesi, birinci fıkra kapsamına girdiği hâlde reddine karar verilmemiş başvuruyu geri çevirmeyip doğrudan kesin karara bağlar” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, İİK’nun 36. maddesinin uygulanma şekline ilişkin şikayet olup, anılan kararın temyiz kabiliyeti bulunmamaktadır.
Buna göre, Dairemizce incelenmesi istenen Bölge Adliye Mahkemesi kararı, İİK’nun 365/1-son maddesinde belirtildiği üzere KESİN nitelikte olduğundan, 5311 sayılı Kanunla değişik İİK’nun 364. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 366.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352.maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin (REDDİNE),
SONUÇ : Şikayetçi-borçlunun birleşen 2020/190 E. sayılı dava yönünden temyiz başvuru talebinin REDDİNE, asıl dava yönünden temyiz itirazlarının kısmen kabulüne, birleşen 2020/184 E. sayılı dosyası yönünden temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenler ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve
2021/479 Esas, 2021/3413 Karar sayılı kararının, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 28.09.2020 tarih ve 2020/181 E. – 2020/326 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12.06.2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.