Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2022/2827 E. 2023/4228 K. 13.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2827
KARAR NO : 2023/4228
KARAR TARİHİ : 13.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Alacaklıyı zarara uğratmak için mevcudu eksiltmek
HÜKÜM : Beraat

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Asıl dosyada, müştekinin 03.11.2015 havale tarihli dilekçesi ile; sanıklar … ve … hakkında aczine kendi fiiliyle sebebiyet vermek veya vaziyetinin fenalığını bilerek ağırlaştırmak suçundan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun ( 2004 sayılı Kanun) 332 inci maddesi gereğince cezalandırılmaları için dava açılmıştır.

2.Birleşen aynı mahkemenin 2015/374 Esas sayılı dosyasında müştekinin şikayet dilekçesi ile; sanıklar … ve … hakkında alacaklıyı zarara uğratmak için mevcudu eksiltmek suçundan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun ( 2004 sayılı Kanun) 331/1 inci maddesi gereğince cezalandırılmaları için dava açılmıştır.

3.Ankara 2. İcra Ceza Mahkemesinin 08.06.2018 tarihli kararı ile, sanık … … hakkında alacaklıyı zarara uğratmak için mevcudu eksiltme suçundan neticeten 6 ay hapis ve 600,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının TCK’nun 51 inci maddesi gereğince ertelenmesine, karar verilmiştir.

4.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin, 26.01.2021 tarihli ve 2018/9204 Esas, 2021/218 Karar sayılı kararı ile, 5271 sayılı CMK’nın 280/1-a ve 303/1-a maddeleri uyarınca hüküm fıkrasının, kanun yolu ihtaratına ilişkin son paragrafı dışında tümden kaldırılarak, yerine, “Sanığa yüklenen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, CMK’nun 223/2-a maddesi uyarınca beraatine, maddeleri yazılmak suretiyle hükmün düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmiştir.

II.TEMYİZ SEBEPLERİ
Müşteki vekilinin temyiz istemi, istinaf dairesince yapılan yargılamada, sanığa yapılan tebligatın işçisine yapıldığı, adreste bulunmama sebebinin yazılmadığı ve bu sebeple tebligatın usulsüz olmasının gerekçe olarak gösterildiği, icra dosyasının tetkikinde ve sanığın yerel mahkemede verdiği ifadede usulsüz tebligata ilişkin bir şikayetinin olmadığı, usulsüz tebliğ olduğu düşünülse dahi öğrenme ile sürenin başlayacağı, icra dosyasında o tarihten itibaren yapılan işlemlerin sanığın bilgisi dahilinde olduğu, şikayetin mevcudu eksiltme üzerine olduğu, sanığın takipten haberdar olduğu, fiili haciz yapılarak malların bizzat sanığın babasına bırakıldığı, salt tebligatı yapan memurun işlemi dolayısıyla sanığın icra işlemlerinden haberdar olmadığının değerlendirilmesinin, usulsüz tebligata ilişkin şikayet olmamasına rağmen bu hususun nazara alınmasının genel hukuk kurallarına aykırılık teşkil ettiğinden bahisle kararın temyiz incelemesi sonucu bozulmasına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Dava konusu olay; alacaklıdan mal kaçırma kastı ile mevcudun eksiltildiği iddiasına ilişkindir.
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Dosya kapsamı itibariyle İİK’nun 332 inci maddesinde düzenlenen ve suçun maddi unsurunu oluşturan seçimlik hareketlerin, sanıklar tarafından işlendiğini gösterir belge veya bilgi bulunmadığı, sanıkların atılı suçu işlediklerine dair cezalandırılmalarına yeterli delil bulunmadığından bu suçtan sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar verilmiş olduğu, icra takibi kapsamında 26.08.2014 tarihinde Aksa DMG Ltd. Şti adresinde haciz yapılarak bu borçluya ait bir kısım menkullerin haczedilerek …’ya yediemin olarak teslim edildiği, 16.10.2014 tarihli hacizde yapılan tespitle, 26.08.2014 tarihli hacizde haczedilen menkullerin yerinde bulunmadığının haciz zaptına yazıldığı, borçlu şirket tarafından Aksaray 3. Asliye Mahkemesinde devam eden iflasın ertelenmesi davası kapsamında 18.09.2015 tarihli keşifte şirket ofisinin bulunduğu bina ve fabrikanın içinin boşaltığının tespit edildiği, ticaret sicil müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabından sanıklardan …’nın şirkette temsil yetkisinin bulunmadığı ve şirket yetkilisinin … olduğu, İİK’nun 345 inci maddesi uyarınca şirket yetkilisi olmayan sanık …’ın bu suçtan beraatine, diğer sanığın şirket eylemi nedeniyle cezai sorumluluğu bulunduğundan alacaklısını zarara sokmak kasdiyle mevcudunu eksiltmek suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Sanık … … hakkındaki şikayete esas Ankara 25. İcra Dairesi’nin 2014/16102 Esas sayılı ilamsız takibe ilişkin icra dosyasında, ödeme emrinin sanığın tebligat tarihinde adreste bulunmama nedeni

yazılmadan işçisine yapılması nedeni ile usulsüz olduğu, takibin usulüne uygun olarak şikayet öncesinde
kesinleştiğine dair bir bilgi belge bulunmadığı cihetle; icra takibi usulüne uygun olarak kesinleşmeden yapılan şikayet nedeni ile sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığının anlaşılması karşısında beraatine karar verilmesi gerekirken, mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı olduğundan, bu nedenle istinaf başvurusu yerinde görülmekle, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmeyip, 5271 sayılı CMK’nun 280/1-a ve 303/1-a maddeleri uyarınca duruşma açılmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, hüküm fıkrası, kanun yolu ihtaratına ilişkin son paragrafı dışında tümden kaldırılarak, yerine, “Sanığa yüklenen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, CMK’nun 223/2-a maddesi uyarınca beraatine, maddeleri yazılmak suretiyle hüküm düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
1.Sanığın üzerine atılı 2004 sayılı İİK’nın 331/1 inci maddesine aykırılık suçunun soruşturma ve kovuşturmasının şikayet şartına bağlı olduğu,İİK’nun Onaltıncı Bab’ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak olan şikayetin henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve usulüne uygun bir şikayet konumuna getirmeyecektir.

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12. maddesine göre; hükmi şahıslara tebligat, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanun’un 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tebliğ tarihi itibariyle yürürlükte olan Tebligat Yönetmeliği’nin 21. maddesinde de; tüzel kişi adına, tebligatı kabul edecek kişi herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu takdirde, tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş biri olması lazım geldiği, bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edilmek şartıyla, o yerdeki diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Somut olayda, borçlu şirket adına çıkarılan emri ödeme tebligatında şirket temsilcisinin adreste bulunmama nedeninin tespit edilmediği, daimi işçi Ebru İnce’ye tebliğ işlemi yapıldığı, tebliği alan kişinin şirketin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş kişi olup olmadığı yukarıda anılan yönetmelik hükmünde ifade olunan şekilde araştırılmaksızın doğrudan daimi işçisine yapılan tebliğ işlemlerinin usule aykırı olduğu açıktır.Bu haliyle ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmemesi nedeniyle takibin kesinleşmediği hususu dikkate alındığında, şikayet başvurusunun da henüz takip kesinleşmeden yapıldığı ve buna göre kovuşturma şartının gerçekleşmemiş olduğundan, sanık hakkında açılan davanın CMK’nın 223/8. maddesi gereğince “düşmesine” karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin, 26.01.2021 tarihli ve 2018/9204 Esas, 2021/218 Karar sayılı kararına yönelik müşteki vekilinin temyiz isteği yerinde
görüldüğünden hükmün, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki davanın 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereğince Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

13.06.2023 tarihinde karar verildi.