Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2022/13132 E. 2023/4858 K. 11.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/13132
KARAR NO : 2023/4858
KARAR TARİHİ : 11.09.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti sebebiyle ve icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; davanın usulsüz tebligat şikayeti bakımından kabulüne, … 1. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1920 Esas sayılı dosyasında davacıya yapılan tebligatın usulsüz olduğunun ve davacının ödeme emrine 10.07.2020 tarihinde muttali olduğunun tespitine, davanın yetki itirazı bakımından kabulüne, İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunun tespitine karar verilmiştir.

Kararın davalı alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nun 353/1-b-2 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hüküm kurulması yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden; davacının usulsüz tebligat şikayetinin reddine, davacının kambiyo vasfına yönelik şikayeti ile yetkiye ve borca itirazının süreden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; tebligatın usulsüz olduğunun tespiti ile ödeme emri tebliğ tarihinin 10.07.2020 tarihi olarak düzeltilmesini, bu kapsamda takip kesinleşmeden yapılan tüm hacizlerin kaldırılmasını, yetki itirazlarının kabulü ile icra dosyasının yetkili İstanbul İcra Müdürlüğüne gönderilmesini, takip konusu senet kredi sözleşmelerinin dayağı olduğundan sözleşmedeki şartların yerine getirilip getirilmediği yargılamayı gerektirdiğinden İİK. madde 170/a-2 gereğince icra takibinin iptaline, davacının senede kefil olarak imza attığını ancak eşinin rızası olmadığından borca itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun şikayet ve davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi’nin 27.10.2020 tarihli 2020/287 E. – 2020/469 K. sayılı kararı ile; davacı ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu iddia etmiş ise de, kendisi tebligatı almaktan imtina etmiş olup usulsüzlük iddiasında bulunamayacağı, tebliğ tarihi 21.02.2020 olup yasal süre geçtikten sonra yetkiye ve borca itiraz edildiği, davacının imza itirazı bulunmadığı, kefil değil aval veren durumunda olduğu gerekçeleriyle davanın usulsüz tebligat şikayeti bakımından reddine, borca itiraz ve yetkiye itirazın süre yönünden reddine karar verilmesi üzerine davacı borçlu vekili tarafından süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 13.01.2021 tarihli kararı ile; ilk derece mahkemesince öncelikle tebligat yapılan adresin davacı/takip borçlusu …’ın resmi ya da fiili ikametgah adresi olup olmadığı ayrıca dışarıdan müdür olarak atandığı iddia edilen şirketin adresi olup olmadığının Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden araştırılarak, tebligat adresinin borçlu ile ilgisi olmaması halinde davacının itirazları da süresinde kabul edilmekle sair itirazları da değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu deliller toplanmadan karar verildiği gerekçesiyle davacının istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, belirtilen eksiklikler giderildikten sonra yeniden hüküm kurmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesi’nin gönderme kararından sonra gerekli adres araştırması yapılarak davacıya tebligat yapılan adresin borçlunun resmi ve fiili ikamet adresi olmadığı, dışarıdan müdür olarak atandığı şirketin adresi olduğu tebligat adresinin borçlu ile ilgisi olmadığı anlaşılmakla, tebligat usulsüz olmakla, itirazları süresinde değerlendirilerek yetki itirazının kabulüne karar vermek gerektiği, takibe dayanak senette İstanbul Mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili olduğu kararlaştırılmış olup, tacirler arasındaki yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, davacı aval veren konumunda olup, yetkili icra dairesinin kararlaştırılan icra dairesi olduğu belirtilerek davanın usulsüz tebligat şikayeti bakımından kabulüne, … 1. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1920 Esas sayılı dosyasında davacıya yapılan tebligatın usulsüz olduğunun ve davacının ödeme emrine 10.07.2020 tarihinde muttali olduğunun tespitine, davanın yetki itirazı bakımından kabulüne, İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunun tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Mahkemece tebligat yapılan adresin davacının resmi veya fiili ikametgah adresi olup olmadığı hususunun araştırılmadığı, davacının tebligatın yapıldığı şirket adresiyle bir ilgisinin olmadığının düşünülemeyeceği, usulüne uygun olarak 21.02.2020 tarihinde yapılan tebligata rağmen davacının davaya konu icra takibine beş günlük hak düşürücü süre içerisinde itiraz etmediği, bu durumda yetki ve borca itirazının süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği, diğer yandan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takiplere karşı davacı tarafın iddialarının İİK.169/a hükmüne göre resmi veya imzası ikrar edilmiş yazılı belge ile ispatlanması gerektiği, davacının kefalete ilişkin itirazlarının da dikkate alınmasının mümkün olmadığı ileri sürülmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda, tüzel kişi adresine ve borçlu … muhatap alınarak gönderilen tebligatın; “Muhatap tebellüğden imtina etmiş olup, evrak mahalle muhtarına tebliğ edilip, 2 nolu haber kağıdı muhatap kapısına yapıştırılmıştır” şerhi verilerek tebligat yapıldığı görülmekle Tebellüğden imtina halinde komşuya haber verme yükümlülüğü bulunmadığından Tebligat Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda yapılan tebliğ işlemi usulüne uygun olup davacı borçluya ödeme emrinin 21.02.2020 tarihinde tebliğ edildiği, yasal beş günlük şikayet ve itiraz süresinin sona ermesinden sonra 10.07.2020 tarihinde icra mahkemesine başvurulduğu anlaşıldığından 168/3-5. madde kapsamında öngörülen 5 günlük borca itiraz ve şikayet süresi geçtikten sonra davanın açıldığının sabit olduğu gerekçesiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nun 353/1-b-2 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hüküm kurulması yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden; davacının usulsüz tebligat şikayetinin reddine, davacının kambiyo vasfına yönelik şikayeti ile yetkiye ve borca itirazının süreden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Dava dilekçesindeki itiraz sebeplerinin tekrar edildiği görülmüştür.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ödeme emrinin usulsüz tebliğine yönelik şikayet ile icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, …
2. 7201 sayılı TK md. 21, md.23/7, Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Yönelik Yönetmelik md.30, md.35/f
3. 2004 sayılı İİK md. 168/3, md.168/5,

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı borçlu vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanunun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken 269,85 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.