YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/13113
KARAR NO : 2023/1751
KARAR TARİHİ : 16.03.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki itirazın kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Alacaklı icra mahkemesine başvurusunda; taşınmazın aylık kira bedelinin 54.035 USD olduğunu, kiracı borçlunun Türk şirketi olmadığını, sermeyesinin tamamının yabancılara ait olduğunu bu nedenle döviz cinsinden olan kira bedelinin Türk Lirasına çevrilemeyeceğini, kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümünün 4. maddesi gereği kira bedellerinin muaccel hale geldiğini, muaccel hale gelen kira alacakları için başlatılan takibe borçlu tarafından kötüniyetli olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın kaldırılmasına ve davalının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı borçlu cevap dilekçesinde; alacağın İİK 68-68/a’daki belgelerden biri ile ileri sürülmediği bu nedenle icra mahkemesinde itirazın kaldırılması talebinde bulunulmayacağını, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin yasal süre sonunda feshedileceğinin noter ihtarnamesi ile davacıya bildirildiğini, 15.02.2020 tarihi itibariyle sözleşmenin sona erdiğini, sözleşme sona erdiğinden kira bedellerinin muaccel hale geldiğinden bahsedilemeyeceğini, fesih iradesinin açıkça karşı tarafa bildirildiğini, taşınmazın tahliye edilememesinin mücbir sebepten kaynaklandığı, taraflarının fuzuli şagil durumuna düştüğünü, alacak iddiasının kabul etmediklerini, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiğini, alacağın likit olmadığını, Türk şirketi olmadıklarına ilişkin iddianın yerinde olmadığını, şirketin Türkiye’de kurulduğunu ve merkezinin Türkiye’de olduğunu, taraflar arasında 10.10.2020 tarihinde akdedilen ibra sözleşmesi ile borç alacak ilişkisinin tasfiye edildiğini ve anahtar teslim tutanağı imzalandığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; borçlunun icra müdürlüğüne yaptığı itirazı ile bağlı olduğu, cevap dilekçesinde de kiralananı tahliye etmediklerini beyan ettiği, İİK 269/c maddesi gereği borcu ödediğine dair delillerden hiçbirini ibraz etmediği gerekçesiyle davacının davasının kabulüne, … … 12. İcra Müdürlüğünün 2020/14650 esas sayılı icra takip dosyasında davalı borçlunun itirazının kaldırılmasına, icra takibinin devamına, itirazın kaldırılan asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak davacı alacaklıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Borçlu istinaf dilekçesinde; alacaklının itirazın kaldırılması talebinde bulunamayacağını zira alacağın İİK 68-68/a’daki belgelerden biri ile ileri sürülmediğini, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin yasal sürenin sonunda feshedileceğinin noter ihtarnamesi ile davacıya bildirildiğini, 15.02.2020 tarihi itibariyle sözleşmenin sona erdiğini, sözleşme sona erdiğinden kira bedellerinin muaccel hale geldiğinden bahsedilemeyeceğini, fesih iradesinin açıkça karşı tarafa bildirildiğini taşınmazın tahliye edilememesinin mücbir sebepten kaynaklandığının da belirtildiğini, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı karara ilişikin tebliğ uyarınca davacının döviz cinsinden kira ya da ecrimisil talep edemeyeceğini, taraflar arasında 10.10.2020 tarihinde akdedilen ibra sözleşmesi ile borç alacak ilişkisinin tasfiye edildiğini ve anahtar teslim tutanağı imzalandığını, mahkemece taraflarınca ileri sürülen vakıa ve hukuki sebepler incelenmeksizin karar verildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda; davalı kiracı şirketin tek pay sahibinin …Taşımacılık Hizmetleri Ltd. Şti. olduğu, … alınan kayıtta …Taşımacılık Hizmetleri Ltd. Şti.’nin ortaklarının …İnternatıonal Limited ve Fratelli … … S.A. olduğu, kiracı şirketin ….’nin 28.08.2019 ve 11.10.2022 tarihli sayısında sermayesinin tamamının… Uluslararası Taşımacılık Ltd. Şti’ne ait olduğu, bu şirketin ortaklarının da … … SPA ve Fratelli … … S.A. olduğu, dolayısıyla kiracı şirketin Tebliğin 8. maddesinin 3. ve 19. fıkralarında düzenlenen istisna kapsamında bulunduğu, kira sözleşmesinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılmasının mümkün olduğu, TBK 346. maddesine göre; kiracıya, kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği, özellikle, kira bedelinin zamanında ödenmemesi hâlinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz olacağı, ancak 6217 Sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi ile TBK’nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süre ile … yeri kiraları bakımından kiracının tacir, özel hukuk ve kamu tüzelkişisinin olduğu kiralamalardaki ertelemenin 01.07.2020 tarihinde sona erdiği, takibe konu kira alacaklarının 2020 yılı Mart-Ağustos kira bedelleri ile muacceliyet şartı gereğince 2020 yılı Eylül’den 2021 yılı Ocak ayına kadar olan kira bedelleri olduğu, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümünün 4. maddesinde bir aylık kira parasının ödenmemesi halinde bir senelik kira parasının muaccel olacağının yazıldığı, kiracının ticaret şirketi olması sebebiyle tacir olduğu ve muacceliyet şartının 01.07.2020 tarihinden önce muacceliyetin gerçekleşmesi sebebiyle geçerli olduğu, 7226 Sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi uyarınca 2020 yılı Mart ayından Haziran ayına kadar olan kira bedellerinin ödenmemesinin tahliye sebebi olmayacağının düzenlendiği, yapılan düzenlemenin kira bedellerinin istenebilir olmasını engellemediği, bu sebeple muaccel hale gelen aylara ait kira parasının ödenmesinin zorunlu olduğu, davalı tarafından dosyaya sunulan belgede anahtarı teslim alanın davacı olmadığı, bu nedenle tahliyenin gerçekleştiğinin kabul edilemeyeceği, kira sözleşmenin varlığını ispat külfeti kiraya verene ait, kira bedelinin ödendiğini, mecurun usulünce tahliye edildiğini ispat külfeti kiracıya ait olup, davalının dava konusu kirayı yasal otuz günlük sürede tamamen ödediğini ispat edemediği gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Borçlu temyiz dilekçesinde; dar yetkili icra mahkemesinde bu davanın görülemeyeceğini, genel mahkemede itirazın iptali davası olarak görülmesi gerektiğini, takip dayanağı belgenin kira sözleşmesi olduğunu, alacağın İİK 68-68/a’daki belgelerden biri ile ileri sürülmediğini, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin yasal sürenin sonunda feshedileceğinin noter ihtarnamesi ile davacıya bildirildiğini, 15.02.2020 tarihi itibariyle sözleşmenin sona erdiğini, sözleşme sona erdiğinden kira bedellerinin muaccel hale geldiğinden bahsedilemeyeceğini, Türk kanunlarına göre kurulan merkezi Türkiye’de olan bir Türk şirketi olduklarını ve istisna kapsamında olmadıklarını dolaysıyla döviz cinsinden alacak talebinde bulunulamayacağını, alacağın likit olmadığını, taraflar arasında 10.10.2020 tarihinde akdedilen ibra sözleşmesi ile borç alacak ilişkisinin tasfiye edildiğini ve anahtar teslim tutanağının şirket yetkilisi ile davacı … adına hareket eden … Şahin tarafından imzalandığını, taraflar arasında taşınmazın tahliye edildiğine dair ihtilafın olmadığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, ileri sürdükleri vakıa ve hukuki sebepler incelenmeksizin karar verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine vaki itirazın kaldırılmasına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra İflas Kanunu 68, 269/c ve ilgili maddeleri, 04.07.2012 tarihli 6353 Sayılı Kanun’un 53. maddesi ile değiştirilen 31.3.2012 tarihli 6217 Sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesi, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanı Kararı, 06.10.2018 tarihli Resmi Gazete’de Yayınlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ, 16.11.2018 tarihli Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 13.10.2020 tarihli Duyurusu ve sair yasal mevzuat.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, asıl alacağın %20 oranında hükmedilen icra inkar tazminatının takip talebindeki asıl alacağın harca esas Türk Lirası karşılığından hesap edileceğinin tabii bulunmasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.