Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2022/12417 E. 2023/4227 K. 13.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/12417
KARAR NO : 2023/4227
KARAR TARİHİ : 13.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Alacaklıyı Zarara Uğratmak Amacıyla Mevcudu Eksiltmek
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun kabulüne, sanığın beraatine dair

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Müştekinin asıl dosyada 20.01.2016 havale tarihli dilekçesi ile; alacaklı … A.Ş. tarafından …’ye genel kredi sözleşmelerine dayalı olarak ticari kredi kullandırıldığını, borçlu … tarafından 05.11.2015 ödeme tarihli, 100.000,00 TL bedelli senedin ve kredi borcunun ödenmediğini, borçlu aleyhinde … 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1318 D. İş sayılı dosyasıyla ihityati haciz kararı alındığını, bu karara dayanarak … 2. İcra Müdürlüğü 2015/17159 Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takipten sonra yapılan araştırmada borçluya ait Manisa İli, Kula İlçesi, Körfez Mah., 1109 Parselde kayıtlı, 2.500 m² tarla niteliğindeki taşınmazın takip talebinden kısa bir süre önce 30.09.2015 tarihinde üçüncü kişi …’e devredildiğini, borçlunun borcu karşılayacak mal varlığının bulunmadığını, borçlunun adına kayıtlı mal varlığını elden çıkararak borcun tahsilini imkansız

hale getirdiğini, taşınmazı borçludan devralan …’in alacaklıdan mal kaçırmak amacının olduğunu, borçlunun mal kaçırma ve alacaklılarını zarar sokmak kastıyla devir yaptığını belirterek, sanıkların alacaklıyı zarara uğratmak amacıyla mevcudu eksiltmek suçundan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 331 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince cezalandırılmaları için dava açılmıştır.

2. … 7. İcra Ceza Mahkemesinin 10.05.2018 tarihli kararı ile; sanık … hakkında alacaklıyı zarara uğratmak için mevcudu eksiltme suçundan neticeten 3.600,00 TL ve 100,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanık … hakkında atılı suçtan beraatine, karar verilmiştir.

3…. Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 31.12.2019 tarihli ve 2018/5567 Esas, 2019/3870 Karar sayılı kararı ile; mahkemece, benzer eylem nedeni ile … 5. İcra Ceza Mahkemesinin 2016/910 Esas sayılı dosyasıyla açılan dava bulunduğu, bu dosyanın incelenip birleştirilmesinin sağlanmasından sonra, sanıkların eylemleri sabit görüldüğü takdirde, eylemlerinin birden fazla suç mu yoksa tek suç mu ya da TCK’nun 43. maddesi kapsamında zincirleme suç mu olduğunun tespit edilmemesinin, hukuka aykırı olduğundan bahisle sanık müdafii ve müşteki vekilinin istinaf iddiaları yerinde görülerek, hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 280/1-f maddesi uyarınca bozulmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.

4. … 7. İcra Ceza Mahkemesinin 11.02.2021 tarihli kararı ile; birleşen … 5. İcra Ceza Mahkemesinin 2016/910 Esas, 2020/305 karar sayılı dosyasında İİK’nun 347 inci maddesine göre müştekinin şikayet hakkının düşürülmesine, asıl dosyada, sanık … hakkında alacaklıyı zarara uğratmak için mevcudu eksiltme suçundan neticeten 3.600,00 TL ve 100,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanık … hakkında atılı suçtan beraatine, karar verilmiştir.

5…. Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 30.04.2021 tarihli ve 2021/816 Esas, 2021/1078 Karar sayılı kararı ile, ilk derece mahkemesince sanık …’nin mahkumiyetine ilişkin olarak verilen 11/02/2021 tarih ve 2020/83 Esas 2021/73 Karar sayılı hükmün kaldırılmasına, eylemde sanık …’nin kastının bulunmadığı anlaşıldığından, sanığın CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraatine, karar verilmiştir.

II.TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Müşteki vekilinin temyiz istemi, istinaf yargılamasında sanık …’nin beraatine karar verildiğinden temyiz dilekçesini sunma zorunluluğu doğduğu, takipten sonra yapılan araştırma sonucunda borçlunun kendisine ait Manisa ili, Kula ilçesi, Körfez Mah., 1109 parselde kayıtlı, 2500 metre kare tarla niteliğindeki taşınmazını, 30.09.2015 tarihinde kredi sözleşmesinden doğan borç sebebiyle alacaklı bankaya borçluyken üçüncü kişi …’e devrettiği, şikayete konu olayda 30.09.2015 tarihi itibariyle taşınmazın değerinin bilirkişilerce 6.117,25 TL olarak tespit edildiği, tapuda ise satış bedelinin 2.000,00 TL olduğunun tespit edildiği, taraflar arasındaki para geçişine dair herhangi bir ödeme dekontunun sunulamadığı, sunulan ödeme dekontlarının vergi ya da SGK prim borcu veya çok önemli bir sağlık sorununu çözmek maksadıyla yapılan ödemeler olmadığı halde sanık … Kent hakkında beraat kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu, sanık …’nin kredi sözleşmesini imzaladığı tarihin 22.07.2015 tarihi olduğu, 30.09.2015 tarihinde takip talebinden kısa bir süre önce, borcun doğumundan çok kısa bir süre sonra alacaklı bankaya borçluyken üçüncü işi …’e devir yapıldığı, verilen kararın hukuka aykırı olduğundan bahisle kararın temyiz incelemesi sonucu

bozulmasına ilişkindir.

2.Sanık vekilinin temyiz istemi, beraat kararının onanması gerektiği, ancak hakkında beraat kararı verilen sanık bakımından Avukatlık Kanunu uyarınca vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ve kararın bu hususta bozulması gerektiğinden bahisle kararın temyiz incelemesi sonucu bozulmasına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Dava konusu olay, sanık adına kayıtlı Manisa İli, Kula İlçesi, Körfez Mah., 1109 Parselde kayıtlı taşınmazın alacaklıyı zarara uğratmak kastı ile satıldığı iddiasına ilişkindir.

Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Somut olayda; taşınmazın devir tarihinin 30.09.2015 olduğu, şikayet tarihinin 17.10.2016 olduğu suç tarihinden itibaren 1 yıllık sürenin dolduğu anlaşılmakla, iş bu dava dosya ile birleşen … 5. İcra Ceza Mahkemesinin 2016/910 Esas 2020/305 Karar sayılı dosyasında, İİK’nın 347 inci maddesi gereğince müştekinin şikayet hakkının düşürülmesine karar verildiği, taşınmazın devir tarihi itibariyle değerinin tespiti için Kula İcra Ceza Mahkemesine talimat yazıldığı, bilirkişilerin 19.03.2018 tarihli raporlarında 30.09.2015 tarihi itibariyle taşınmazın değerini 6.117,25 TL olarak tespit ettikleri, tapu da ise satış bedelinin 2.000,00 TL olduğu, sanık …’in taşınmazı sanık borçlu …’den alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla aldığına dair kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden iyi niyetli üçüncü kişi …’in beraatine karar verildiği, sanık …’nin taşınmazın satış bedelini borçlarına ödediğini buna ilişkin dekont sunduğunu belirtmiş ise de; borçlunun vergi yada SGK prim borçlarını ödemek veya çok önemli bir sağlık sorunun çözmek maksadıyla mal varlığını eksiltmesi halinde, bu eyleminde alacaklısını zarara sokma kastı bulunduğundan söz edilemeyeceği, ancak sunulan ödeme dekontlarının vergi yada SGK prim borcu veya çok önemli bir sağlık sorununu çözmek maksadıyla yapılan ödemeler olmadığı, ayrıca sanığın dosya borcunu karşılayacak başka mal varlığı bulunmadığı ve zarar unsurunun gerçekleştiği anlaşıldığından, sanık …’nin sabit olan alacaklıyı zarara sokmak kastıyla mal varlığını eksiltmek suçundan mahkumiyetine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Sanık …’nin, Ceyhun Çalışıyor’dan alacaklı olması nedeniyle taşınmazı aldığına, taşınmazın satış bedeliyle borçlarını ödediğine ilişkin savunmalarda bulunduğu ve buna ilişkin belgeleri sunduğu, … 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/465 Esas, 2017/330 Karar sayılı dosyası ile iptaline karar verilen tasarrufun davalı borçlu Ceyhun Çalışıyor ile … arasında dava konusu taşınmazın satışı ile ilgili tasarruf olduğu, burada …’nin Ceyhun Çalışıyor’un eylemine iştirak ettiğinin kabul edildiği, sanık …’nin …’e yaptığı satış nedeniyle tespit edilen gerçek satış bedelinin, sanık …’den tahsiline karar verildiği, incelenen dosyada ilk derece mahkemesince sanığın dosya borcunu karşılayacak başka mal varlığı bulunmadığı ve zarar unsurunun gerçekleştiği gerekçesiyle mahkumiyetine karar verildi, sanık …’nin taşınmaz satışından elde ettiği tutarı, borçlarını ödemek için kullanması nedeniyle, kastının olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine dair hüküm tesis edilmiş ise de; 05.08.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanunla değişik CMK’nun 280/1-a ıncı maddesi yollamasıyla CMK’nun 303/1-a ıncı maddesi gereğince, olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate veya davanın düşmesine ya da alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya hükmolunması gerekirse istinaf mahkemesince duruşma açılmadan bu

aykırılığın düzeltilmesi mümkün olduğundan, ilk derece mahkemesince sanık …’nin mahkumiyetine ilişkin olarak verilen 11.02.2021 tarih ve 2020/83 Esas 2021/73 Karar sayılı hükmün kaldırılmasına, eylemde sanık …’nin kastının bulunmadığı anlaşıldığından, sanığın CMK’nun 223/2-c maddesi gereğince beraatine, karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
1.Sanığın üzerine atılı bulunan İİK’nın 331 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen takibi şikayete bağlı olan seçimlik hareketli bu suçun; “Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla,
“1-)Mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak,
2-)Telef ederek
3-)Kıymetten düşürerek,
4-)Hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek,
5-) Asıl olmayan borçlar ikrar ederek;
Mevcudunu suni surette eksiltirse” şeklinde sıralanan seçimlik hareketlerden herhangi birisinin işlenmesiyle, diğer koşulların da (alacaklının, borçlu aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde) gerçekleşmesi halinde oluşacağı yerleşik uygulamalarda benimsenmiştir.
Alacaklıyı zarara uğratmak için mevcudunu eksiltmek suçunun oluşması için manevi unsurun gerçekleşmesi şarttır. Borçlunun malvarlığını azaltması eyleminin suç oluşturabilmesi için failin genel kastı yeterli değildir. Failin genel kastının yanında alacaklıya zarar verme özel kastı ile hareket etmesi gerekir. Sanığın özel kastının tespiti açısından her olayda, elden çıkarılan maldan elde edilen paranın hangi amaç için kullanıldığının araştırılması gerekir.
Somut olayda; şikayete konu edilen 30.09.2015 tarihli taşınmaz satışından elde edilen paranın, sanık … tarafından taşınmazın devrinden sonraki bir tarih olan 13.01.2016 tarihinde borç ödemesinde kullanıldığı ve ödemeye ilişkin belgelerin dosyaya sunulduğu anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı alacaklıyı zarara uğratmak için mevcudunu eksiltmek suçunun manevi unsurunun, taşınmaz satışının alacaklıyı zarara sokmak maksadıyla yapılmaması ve satış işleminin diğer borçların ödenmesi amacıyla yapılan gerçek bir satış işlemi olması sebebiyle gerçekleşmediği anlaşılmıştır.

2. Sanık hakkında, yüklenen suç açısından sanığın kastının bulunmaması nedeniyle beraat kararı verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.

3.Müşteki vekilinin, istinaf yargılamasında sanık …’nin beraatine karar verildiğinden temyiz dilekçesini sunma zorunluluğu doğduğu, takipten sonra yapılan araştırma sonucunda borçlunun kendisine ait Manisa ili, Kula ilçesi, Körfez Mah., 1109 parselde kayıtlı, 2500 metre kare tarla niteliğindeki taşınmazını, 30.09.2015 tarihinde kredi sözleşmesinden doğan borç sebebiyle alacaklı bankaya borçluyken üçüncü kişi …’e devrettiği, şikayete konu olayda 30.09.2015 tarihi itibariyle taşınmazın değerinin bilirkişilerce 6.117,25 TL olarak tespit edildiği, tapuda ise satış bedelinin 2.000,00 TL olduğunun tespit edildiği, taraflar arasındaki para geçişine dair herhangi bir ödeme dekontunun sunulamadığı, sunulan ödeme dekontlarının vergi ya da SGK prim borcu veya çok önemli bir sağlık sorununu çözmek maksadıyla yapılan ödemeler olmadığı halde sanık … Kent hakkında beraat kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu, sanık …’nin kredi sözleşmesini imzaladığı tarihin 22.07.2015 tarihi olduğu, 30.09.2015 tarihinde takip talebinden kısa bir süre önce, borcun doğumundan çok kısa bir süre sonra alacaklı bankaya borçluyken üçüncü işi …’e devir yapıldığı, verilen

kararın hukuka aykırı olduğundan bahisle kararın temyiz incelemesi sonucu bozulmasına ilişkin temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.

4. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, atılı suçta kasıt unsurunun oluşmadığının saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından, müşteki vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

5.Sanık vekilinin temyizi yönünden ise; karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 14 üncü maddesindeki düzenleme karşısında, kendisini vekille temsil ettiren sanık lehine vekâlet ücreti ödenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetli bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 30.04.2021 tarihli ve 2021/816 Esas, 2021/1078 Karar sayılı kararına yönelik müşteki vekilinin temyiz isteği yerinde görülmemekle birlikte sanık vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi gereği hüküm fıkrasına hüküm tarihindeki “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.240,00 TL vekalet ücretinin şikayetçiden tahsiliyle sanığa verilmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca … 7. İcra Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

13.06.2023 tarihinde karar verildi.