YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11960
KARAR NO : 2023/4185
KARAR TARİHİ : 12.06.2023
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/360 E., 2022/1130 K.
HÜKÜM/KARAR : Kaldırma/Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. İcra Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/137 E., 2020/441 K.
Taraflar arasındaki ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte takibin iptali istemine ilişkin şikayetten dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın şikayetçi-borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulü ile Ankara 24. İcra Müdürlüğünün 2019/1738 E. sayılı dosyasında davacı-borçluya gönderilen icra emrinin iptaline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı şikayetçi-borçlu ile davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Şikayetçi-borçlu-ipotek veren vekili dava dilekçesinde; takipten önce müvekkiline hesap kat ihtarının, kredi sözleşmesinin ve cari hesap örneğinin usule uygun tebliğ edilmediğini, davalı-alacaklının ilamsız takip yapması gerekirken ilamlı takip yapmasının usule aykırı olduğunu, müvekkile muacceliyet ihtarının tebliğ edilmediğini, müvekkilinin durumdan icra emrinin tebliği ile haberdar olduğunu, takip dayanağı ipoteğin üst sınır (limit) ipoteği olması nedeniyle faiz ve diğer masrafların istenemeyeceğini, takibe konu edilen ipoteğin 13.07.2012 tarihli kredi sözleşmesine istinaden kurulmadığı gibi müvekkili borçtan şahsen sorumlu olmadığını; kredi sözleşmesinde asıl borçlu ….,Loj….Ltd.Şti. olup, şirketin sahibi… ile … müşterek müteselsil kefil olup, onlara karşı takip yapılması gerektiğini, müvekkilinin kredi sözleşmesinin tarafı olmadığından 3 aylık taksidin ödenmemesi halinde borcun tamamının muaccel olacağı hükmünden sorumlu olamayacağı, müvekkilinin ipotek verdiği taşınmazın aile konutu olduğunu, müvekkilinin şahsen sorumlu olmadığı borçtan ötürü satışa çıkarılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek takibin iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-alacaklı vekili cevap dilekçesinde;aralarında zorunlu takip arkadaşlığı bulunması nedeniyle hem asıl borçlu hem de ipotekli taşınmaz maliki (davacı) hakkında takip başlattıklarını, İİK’nIn 150/ı maddesi gereğince ipotek verene hesap özeti tebliğinin zorunlu olmadığını, hesap kat ihtarının davacı/ipotekli taşınmaz malikinin ipotek resmi senedinde yazılı adresine tebliğe çıkarıldığını, aynı adreste de icra emrinin tebliğ edildiğini, faiz ve diğer masrafların limit aşılmayacak şekilde talep edilebileceğini, ipotek limitinin 200.000,00 TL olduğunu, icra emriyle bu limit aşılmadan toplam 126.623,06 TL’nin tahsilinin talep edildiğini, borçlu şirketin genel kredi sözleşmesi ekindeki geri ödeme planında gösterilen taksitlerden 19.09.2018-19.10.2018 ve 19.11.2018 vadeli taksitleri ödememesi nedeniyle tüm borç muaccel hale geldiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; resmi senette davacının adresi olarak “….., Mah. …., Sk. 5/4 …..,/Ankara” adresinin gösterdiği, davalı bankanın da resmi senette yazan bu adrese Ankara 54. Noterliği’nin 53547 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile muacceliyet ihbarnamesi ve eklerinin gönderdiği, tebligatın iade edildiği fakat İİK ve Yargıtay içtihatları uyarınca kredi sözleşmesindeki adrese çıkartılmış olan tebligatın iade edilse dahi adrese ulaştığı tarihte tebliğ edilmiş sayıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itirazın geçerli olmadığı, davalı bankanın resmi senette beyan edilen adresine kat ihbarnamesi gönderdiği anlaşıldığından söz konusu takibin ilamlı yapılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, ayrıca davacı üst sınır ipoteği kapsamında takibe konu faizler ve diğer masrafların müvekkilinden istenmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan etse de, davacının davalı lehine tesis ettiği ipotek resmi senedinde faizler ve yargılama giderleri hususunda da muvafakatinin bulunduğu, dolayısıyla takibe konu ipoteğin kapsamı içerisinde bu faiz ve masrafların da olduğu, davacı vekili her ne kadar davacının, kredi borcundan ötürü şahsi sorumluluklarının bulunmadığını iddia etse de, davacı takibe konu kredi sözleşmesinde 3. kişi lehine ipotek veren konumunda bulunduğundan ve ipoteğin üst sınır bedelinin 200.000,00 TL olarak belirlenmiş olmasından dolayı davacının ipotek resmi senedi bağlamında 200.000,00 TL üst bedel ile sınırlı olmak şartıyla dava dışı kredi borçlusunun borcundan sorumlu olacağı, davacı vekili her ne kadar takibe konu kredi borcunun tamamının muaccel hale geldiği gerekçesi ile borcun tamamı üzerinden takibe geçilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan etmiş ise de, davacının davalı banka lehine tesis ettiği ipoteğin üst limitinin 200.000,00 TL olduğu, icra takip dosyasındaki asıl alacağın ise 121.594,85 TL olduğu, bu durumda üst limitin aşılmadığı, ayrıca davacı vekili ipoteğe konu edilen taşınmazın müvekkilinin aile konutu olduğunu beyan etmiş ise de, İİK’nın 82/1-12. maddesinde yer alan borçlunun haline uygun meskeninin haczedilemeyeceğine ilişkin haczedilmezlik şikayetinin, haciz yoluyla yapılan takipler hakkında uygulanacağı, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibinde haciz safhası olmadığından, bir diğer anlatımla haciz bulunmadığından, haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetinde bulunma olanağının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi-borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Şikayetçi-borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrarla, İlk Derece mahkemesinin eksik inceleme ile davanın reddine karar verdiğini, zira müvekkili tarafından 13.07.2012 tarihli kredi sözleşmesinin asıl borçlusu Arşın Loj… Ltd.Şti’nin sahibi olan… hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/36736 Sor. numaralı dosyası ile şikayette bulunduğunu, savcılık tarafından ilgili evraklarda yer alan imzaların müvekkiline ait olup olmadığı hususunda imza incelemesi istenildiğini, işbu soruşturma dosyasının sonucunun beklenilmesi talebinin mahkemece reddedildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar şikayetçi vekili savcılık dosyasının sonucunun beklenmesi gerektiğini belirtmişse de şikayet dilekçesinde ileri sürülmeyen hususların kamu düzenine ilişkin olmadıkça istinaf nedeni olarak da değerlendirilemeyeceğini, İİK’nın 68/b maddesine göre borçlunun rehin sözleşmesindeki adreste oturmuş sayılması gerektiği yönünde şartların somut olayda gerçekleşmediği, gerek UYAP sisteminden alınan şikayetçi borçlunun geçmiş MERNİS bilgileri ve icra emrinin bizzat tebliği edildiği adres bilgileri ile Keçiören İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 20.07.2022 tarihli müzekkere cevabına göre borçlunun 2018 yılında ihtarnamenin tebliğe çıkarıldığı “…Mah. ….., Sok. No: 5/4 ……,/Ankara” adresinde oturduğu, ihtarname tebliğinin bila tebliğ dönmüş olmasının tebliğ şartını sağlamadığı, borçlu hakkında İİK’nın 150/ı maddesi şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla şikayetçi-borçlunun istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulü ile Ankara 24. İcra Müdürlüğünün 2019/1738 E. sayılı dosyasında davacı-borçluya gönderilen icra emrinin iptaline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi-borçlu vekili ile davalı-alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1-Şikayetçi-borçlu vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrarla, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/36736 Sor. nolu dosyasındaki imza incelemesi kamu düzenine ilişkin olduğundan araştırılması gerektiğini, davalı bankanın evrakları müvekkile usulüne uygun tebliğ etmediği ve İİK’nın 150/ı maddesi şartlarının oluşmadığı istinaf mahkemesinin de kabulünde olmasına rağmen davaya konu takipte sadece icra emrinin iptaline yönelik kararın yerinde olmadığını ileri sürerek kararın bozularak takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı-alacaklı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ipotek veren davacı adres değişikliğini bildirmediğinden kat ihtarnamesinin İİK’nın 68/b, 148/a, 150/ı maddeleri gereğince borçlunun ipotek senedindeki adresine ulaştığı 25.12.2018 tarihin tebliğ tarihi sayılması gerektiğini, TMK’nın 887. maddesi anlamında muacceliyet ihtarı koşulları oluşmuş olduğundan, şikayetçi ipotek maliki hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapılarak icra emri gönderilmesinin usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte takibin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
TMK’nın 887. maddesi, İİK’nın 16/2, 68/b, 148/a, 150/ı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Şikayetçi-borçlu vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, temyiz edenin sıfatına göre usul ve kanuna uygun olup şikayetçi-borçlu vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre şikayetçi-borçlu vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının REDDİNE,
3.Davalı-alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İİK’nın 150/ı maddesinde; “Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrı nakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürüne ibraz ederse icra müdürü 149.madde uyarınca işlem yapar. Şu kadar ki krediyi kullanan tarafın hesap özetine ve borcun ödenmesine ilişkin ihtara ya da gayrinakdi kredi nedeniyle tazmin talebine, kendisine tebliğ edildiği veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde noter aracılığıyla itiraz etmiş olduğunu ispat etmek suretiyle icra mahkemesine şikayette bulunmak hakkı saklıdır. Bu takdirde krediyi kullandıran taraf alacağını 68/b maddesi çerçevesinde diğer belgelerle ispatlayabiliyorsa, krediyi kullanan tarafın şikayeti reddedilir…” hükmüne yer verilmiştir.
İİK’nın 68/b maddesinde ise; “Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır” düzenlemesi yer almaktadır. Görüleceği üzere, şikayetçi borçluya, icra emri gönderilebilmesi için, alacaklı tarafından, takip borçlusuna, kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adresine, noter aracılığı ile hesap kat ihtarının gönderilmesi gerekir. Sözleşmede ya da ipotek akit tablosunda gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığı ile krediyi kullanan tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur. Yeni adresin bu şekilde bildirilmediği durumlarda, hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.
Öte yandan, ipotek veren taşınmaz maliki üçüncü kişiye, İİK’nın 150/ı maddesi gereğince hesap özeti gönderilmesi zorunluluğu bulunmamakta ise de; ipotek veren üçüncü kişi hakkında takip yapılabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nun 887. maddesi uyarınca, alacağın kendisinden istenilmesi, yani muacceliyet ihtarının gönderilmesi gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, söz konusu düzenleme gereğince, ipotekli taşınmaz maliki üçüncü şahsa ihbar yapılmadıkça, onun yönünden borç muaccel olmayacağından hakkında icra takibi başlatılamaz. Ayrıca belirtmek gerekir ki, İİK’nın 150/ı maddesinin son cümlesi; “Hesap özetinin, tazmin talebinin veya ihtarın ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması, Türk Medeni Kanunu’nun 887. maddesinde öngörülen ödeme istemi yerine geçer.” hükmünü içermektedir.
Anılan madde hükmü gereğince, ipotekli taşınmaz maliklerine icra emri gönderilebilmesi için, alacaklı tarafından, kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adreslerine, noter aracılığı ile hesap kat ihtarının gönderilmesi gerekir. Bu husus kamu düzeninden ve ilamlı takip yapma şartı olup, İİK’nın 16/2. maddesi gereğince süresiz şikayete tâbidir ve mahkemece re’sen nazara alınmalıdır.
İİK’nın 148/a maddesinde ise; “İpotek sözleşmesinin tarafları veya ipotekli taşınmazı daha sonra satın alanlar ya da bunların halefleri, tapu sicili müdürlüğüne yurt içinde bir tebligat adresi bildirmek zorundadırlar. Aksi takdirde ilgililerin tescil talebi, tapu sicili müdürlüğünce reddolunur. Adresin değiştirilmesi tapu sicil müdürlüğüne bildirilmesi hâlinde sonuç doğurur. Yeni adresin bildirilmemesi hâlinde tebligatların eski adrese ulaştığı tarih tebellüğ tarihi sayılır.” hükmüne yer verilmiştir. Genel kredi sözleşmesinin tarafı olan borçlular yönünden hesap kat ihtarının tebliğ edilmiş sayılması açısından İİK’nun 150/ı ve 68/b maddelerindeki hükümlerin uygulanması gerekirken, ipotek veren taşınmaz malikleri açısından ise İİK’nın 148/a maddesi geçerlidir.
Somut olayda, davalı banka ile imzalanan genel kredi sözleşmesinin asıl borçlusu dava dışı Arşın Loj… Ltd.Şti. ile şikayetçi-ipotekli taşınmaz maliki aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatıldığı, Ankara 54. Noterliği’nin 24.12.2018 gün ve 53547 yevmiye numaralı ihtarnamenin, şikayetçi-borçlunun ipotek resmi senedinde yazılı “…Mah. Şahintepe Sk. 5/4 Keçiören/Ankara” adresine tebliğe çıkarılıp, “adreste bulunan Merve Atlı, muhatabın taşındığını/ tanınmadığını imzadan imtina ederek sözlü beyan etti. Muhatabın muhtarlık kaydına rastlanmadı. Bilâ tebliğ iade. 25/12/2018” şerhiyle bilâ tebliğ döndüğü, tebliğ iade sebebi de dikkate alındığında İİK’nın m. 148/a ve 150/1-son cümlesine göre hesap kat ihtarnamesinin adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılacağından, şikayetçi- ipotek verene hesap kat ihtarının usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olduğunun kabulü gerektiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.