YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11884
KARAR NO : 2023/4223
KARAR TARİHİ : 13.06.2023
MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/107 (E) ve 2022/37 (K)
SUÇ : Alacaklısını zarara sokmak maksadıyla mevcudunu eksiltmek
HÜKÜM : Beraat
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Müştekinin 11.03.2016 havale tarihli dilekçesi ile, borçlu sanığın alacaklı bankaya olan borcundan dolayı Çaycuma İcra Müdürlüğünün 2015/2684 sayılı dosyası ile icra takibinde bulunulduğunu, bu dosyadan başka borçlu sanığın Gökçebey İcra Müdürlüğünün 2015/238 ve 2015/241 takip sayılı dosyaları ile de alacaklı bankaya borçlu olduğunu, borçlu sanık hakkında yapılan haciz işlemleri sonucunda borçlunun mal varlığının tespit edilemediğini ve 16.10.2015 tarihinde yapılan fiili haciz neticesinde de borçlu sanığın ödeme gücünün olmadığını beyan ettiğini, borçlu sanığın almakta olduğu emekli maaşından Devrek İcra Müdürlüğünün 2015/5882 Esas sayılı dosyası ile avukatlık bürosunda çalışmakta olan … isimli kişiye 09.04.2015 düzenleme tarihli 09.05.2015 vade tarihli 70.000,00 TL bedelli senet düzenleyerek emekli maaşından aylık 2.400,00 TL ödeme muvafakatı verdiğini, borçlunun borçlanma işleminin hayatın olağan akışına ters olduğunu, borçlunun mal kaçırmak
maksatıyla bu işlemi yaptığını belirterek, sanık hakkında alacaklısını zarara sokmak maksadıyla mevcudunu eksiltmek suçundan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 331 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince cezalandırılması için dava açılmıştır.
2.Çaycuma İcra Ceza Mahkemesinin 13.05.2016 tarihli kararı ile, sanık hakkında unsurları oluşmayan suçtan beraatine, karar verilmiştir.
3.Çaycuma İcra Ceza Mahkemesinin 13.05.2016 tarihli kararının müşteki vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 28.01.2019 tarihli ve 2018/8313 Esas, 2019/997 Karar sayılı kararı ile “…somut uzlaşmazlıkta; şikayetçi vekilinin, şikayet dilekçesinde sanığın maaşında yüksek oranda kesintiler olduğu, yaptıkları araştırmada Devrek İcra Müdürlüğünün 2015/5882 Esas sayılı takip dosyası kapsamında Devrek’te bir avukatlık bürosunda çalışmakta olan … isimli kişiye 09.04.2015 düzenleme tarihli, 09.05.2015 vade tarihli 70.000 TL bedelli senet düzenleyerek vermiş olduğu ve 16.11.2015 tarihinde başlatılan söz konusu takip için emekli maaşından aylık 2400 TL kesilmesine muvaffakat ettiği yönündeki beyanları nazara alınarak, gerekirse dava dışı … isimli kişi de dinlenilmek suretiyle, borcun kaynağı ve ortada gerçek bir borçlanma işleminin olup olmadığı hususları araştırılarak sanığın hukuki durumunun takdiri gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, Kabule göre de;…sanık hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK’nın 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,…” nedeniyle bozulmasına, karar verilmiştir.
4.Çaycuma İcra Ceza Mahkemesinin, 21.05.2021 tarihli kararı ile, sanık hakkında unsurları oluşmayan suçtan beraatine karar verilmiştir.
5.Çaycuma İcra Ceza Mahkemesinin, 21.05.2021 tarihli kararının müşteki vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 02.11.2021tarihli ve 2021/10083 Esas, 2021/9586 Karar sayılı kararı ile “…Somut uzlaşmazlıkta; şikayetçi vekilinin, şikayet dilekçesinde sanığın maaşında yüksek oranda kesintiler olduğu, yaptıkları araştırmada Devrek İcra Müdürlüğünün 2015/5882 Esas sayılı takip dosyası kapsamında Devrek’te bir avukatlık bürosunda çalışmakta olan … isimli kişiye 09.04.2015 düzenleme tarihli, 09/05/2015 vade tarihli 70.000 TL bedelli senet düzenleyerek vermiş olduğu ve 16.11.2015 tarihinde başlatılan söz konusu takip için emekli maaşından aylık 2400 TL kesilmesine muvaffakat ettiği yönündeki beyanları ile tanık olarak beyanlarına başvurulan tanık …’ın ifadesinde dava konusu dosya alacağının kendisi ile ilgisinin olmadığı, alacaklının … isimli arkadaşı olduğu, arkadaşının şehir dışında olmasından dolayı borçlu …’ın arkadaşının talimatıyla kendisinin yanına gelerek kendi adına 70.000,00 TL. bedelli bono tanzim ettikleri, bonoyu icra takibine koyduğu, borçlunun talebi üzerine emekli maaşından muvafakat aldığı, arkadaşının şehir dışından geldiğinde icra dosyasını arkadaşına temlik ettiği yönündeki beyanları nazara alınarak, dava dışı …’ın asıl alacaklı olduğu beyan edildiğinden ,… isimli kişi dinlenilmek suretiyle, borcun kaynağı ve ortada gerçek bir borçlanma işleminin olup olmadığı, taraflar arasında arkadaşlık veya akrabalık ilişkilerinin bulunup bulunmadığının araştırılıp, muvazaa olgusu tüm yönleriyle irdelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi,…” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
6.Çaycuma İcra Ceza Mahkemesinin, 17.06.2022 tarihli kararı ile, sanık hakkında unsurları oluşmayan suçtan beraatine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Müşteki vekilinin temyiz isteği, icra takibinde yapılan mal varlığı araştırmasında borçlu adına kayıtlı herhangi bir mal varlığına rastlanmadığı, yapılan menkul haczinde de borçlunun borcu ödeme konusunda herhangi bir niyetinin olmadığının anlaşıldığı, yapılan araştırmada sanığın almakta olduğu emekli maaşından yüksek oranda kesinti yapıldığının anlaşıldığı, … adlı kişiye 70.000,00 TL üzerinden senet düzenlenerek verildiği, buna dayanarak başlatılan icra takibi nedeni ile borçlu sanığın, emekli maaşından aylık 2.400,00 TL kesilmesine muvafakat verdiği, bu nedenle emekli maaşından herhangi bir para kalmadığı, yapılan muvafakat işleminin alacaklı banka tarafından icra takibi başlatılmasından sonra yapıldığı, amacın bankaya emekli maaşının yatmasına ve alacaklı bankanın alacağını tahsil etmesine engel olmak olduğunun açıkça anlaşıldığı, sanığa alacaklı bankaca kredi kullandırılmasının, sanığın alacaklı bankadan aldığı emekli maaşına istinaden yapıldığı, alacaklı bankanın sanığın emekli maaşını kendisinden aldığına güvenerek kredi verdiği, borçlunun kredi borcunu ödememesi durumunda alacaklı bankanın, davalı tarafın imzalamış olduğu sözleşmeden dolayı rehin ve takas hakkı gereği yatan maaşından kredi taksitlerinin tahsil edilebileceği, alacaklı banka tarafından icra takibi başlatılmasından sonra borçlunun muvazaalı bir işlem ile başkası tarafından başlatılan icra takibine maaşının tamamı kadar muvafakat vererek bankanın alacağının tahsil imkanını ortadan kaldırdığı ve mal varlığını alacaklı banka aleyhine eksilttiği, ilk derece mahkemesince sanık hakkında verilen beraat kararının hatalı olduğu, alacağın alacaklı tarafından başka bir kişiye temlik edilmiş olmasının sanık borçlunun mal varlığını alacaklı aleyhine eksiltmediği anlamını taşımamakta olduğu, yerel mahkemece alacağın temlik edilmiş olduğu gerekçesi ile hüküm kurulmuş olsa da, belirlenen gerekçenin yeterli ve açıklayıcı olmadığı, gerekçe ve hüküm arasında isabetsizlik bulunduğu, sanık borçlunun alacaklı bankayı zarara uğratmak amacıyla muvvazalı bir işlemle mevcudiyetini eksilttiği, bankanın emekli maaşının yattığı hesap üzerinde imzalanan sözleşme gereği rehin ve takas hakkı bulunduğu, buradan kredi taksitlerini tahsil imkanı varken borçlu sanığın, bu imkanı maaşının tamamı üzerinden başkasına muvafakat vermekle ortadan kaldırdığı, sanığın emekli maaşının tamamı açısından muvafakat vermiş olmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğu, borç ilişkisinin varlığı ve bu borç alınmışsa bu borç ile hangi borçların ödendiğinin araştırılması gerekirken, Yargıtay hükmü gereği gibi yeterli inceleme yapılmadan eksik inceleme sonucu karar verildiği, takip dosyasındaki borcun nereden kaynaklandığı araştırılmadan eksik kovuşturma ile hüküm kurulduğu, borç ilişki içerisinde alacağın … tarafından …’a temlik edilmesinin borçlunun alacaklı bankaya borcunu ödememek için mevcudiyetini eksiltmediği anlamına gelmemekte olduğu, alacaklı bankanın … tarafından zarara uğratıldığı gerçeğini değiştirmediği, alacağın temlik edilmiş olmasının alacaklı bankanın zararını gidermediği, temlik işleminin, …’ın maaşından kesinti yapılması için muvafakat verdiği borç ilişkisinde alacaklı tarafın değişmesine neden olup alacaklı bankayı bağlamamakta olduğu, alacaklı bankanın zararının hala devam ettiği, tanık olarak beyanı alınan …’ın sanıktan alacağı olduğunu beyan ettiği, beyanında … tarafından kendi adına düzenlenen senedin kendi alacağı için düzenlendiğini göstermediği, tanık …’ın beyanında kendi adına senet düzenlemesi için tanık …’a herhangi bir talimat verdiğinden de bahsetmediği, yapılan bu işlemler nedeniyle diğer tanık … ile arasının bozulduğundan bahsettiği, tanığın beyanında sanık …’dan 100.000,00 TL alacaklı olduğunu beyan ettiği, tanık … tarafından … adına düzenlenen senedin 70.000,00 TL bedelli olmasının da taraflar arasında yapılan işlemin muvazaalı olduğunu gösterdiği, borçlu sanık …’ın yapmış olduğu bu borçlanma işlemi ve borç miktarının hayatın olağan akışına ters olup borçlunun aslında alacaklı bankaya olan borcunu ödeme gücünün varlığına rağmen adeta mal kaçırma maksadıyla yapmış bir işlem olduğunun açıkça anlaşıldığı, borçlunun ilgili icra dosyasındaki muvafakati, fiili haciz tarihinde borcu ödeme
gücünün olmadığını belirttiği tarihten sonra verdiği, borçlunun asıl amacının alacaklı banka tarafından başlatılmış olan takiplerdeki borçlarını bertaraf ettiği, borçlu sanığın muvafakat vererek mal varlığını alacaklı banka alehine azalttığının ortada olduğundan bahisle kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Dava konusu olay, sanığın Devrek’te bir avukatlık bürosunda çalışmakta olan … isimli kişiye 09.04.2015 düzenleme tarihli, 09.05.2015 vade tarihli 70.000 TL bedelli senet düzenleyerek vermesi üzerine, Devrek İcra Müdürlüğünün 2015/5882 Esas sayılı dosyasında 16.11.2015 tarihinde başlatılan takip nedeniyle sanığın emekli maaşından aylık 2.400,00 TL kesilmesine muvaffakat ettiği ve bu surette alacaklıyı zarara uğratmak kastı ile mevcudun eksiltildiği iddiasına ilişkindir.
IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde; yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre;
1.Sanığın üzerine atılı bulunan İİK’nın 331 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen takibi şikayete bağlı olan seçimlik hareketli bu suçun; “Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla,
“1-)Mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak,
2-)Telef ederek
3-)Kıymetten düşürerek,
4-)Hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek,
5-)Asıl olmayan borçlar ikrar ederek;
Mevcudunu suni surette eksiltirse” şeklinde sıralanan seçimlik hareketlerden herhangi birisinin işlenmesiyle, diğer koşulların da (alacaklının, borçlu aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde) gerçekleşmesi halinde oluşacağı yerleşik uygulamalarda benimsenmiştir.
Somut olayda; dosya kapsamında mevcut tüm bilgi, belge ve beyanlar dikkate alındığında, oluşa göre sanığın üzerine atılı eylemin sübut bulduğunun dosya içeriğinden anlaşılması nedeniyle, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Çaycuma İcra Ceza Mahkemesinin,17.06.2022 tarihli ve 2021/107 Esas, 2022/37 Karar sayılı kararına yönelik müşteki vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
13.06.2023 tarihinde karar verildi.