Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2022/11870 E. 2023/3279 K. 10.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11870
KARAR NO : 2023/3279
KARAR TARİHİ : 10.05.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1193 E., 2022/1393 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 2. İcra Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/751 E., 2022/46 K.

Taraflar arasındaki istihkak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı üçüncü kişi vekili; müvekkili şirkete ait olan adreste haciz işlemi yapıldığını, borçlu şirketin adresinin farklı olduğunu, haciz mahallinde borçlu şirkete ait hiçbir bilgi ve belge bulunmadığını, haczedilen malların müvekkili şirkete ait olduğunu, davadışı şirketten satın alındığını ileri sürerek davanın kabulü ile haczedilen malların mülkiyetinin müvekkili şirkete aidiyetinin tespitine, hacizlerin fekkine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde; haciz mahallinde borçlu şirket yetkilisi adına belge bulunduğunu, borçlu şirketin ticaret sicil adresindeki işyerinin kapalı olduğunu, haciz mahallinde bulunan çalışanın borçlu şirket çalışanı ve borçlu şirket yetkilisinin kardeşi olduğunu, borçlu ile üçüncü kişinin faaliyet alanlarının aynı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; borçlu şirketin önceki yetkilisine ait evrak bulunması nedeniyle İİK’nın 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, dinlenen tanık beyanlarının tek başına ispat aracı olarak kabul edilemeyeceği, davalı borçlu şirketin önceki yetkilisinin davacı şirkette prim usulüyle çalıştığı iddia edilmiş ise de, bu hususun ispat edilemediği, her iki şirketin aynı adreste ve işkolunda faaliyet göstermesi ve borçlu şirketin önceki yetkilisinin kardeşinin davacı şirkette çalışması dikkate alındığında her iki şirket arasında organik bağ bulunduğu, davacı şirket vekili tarafından defterlerin bildirildiği kurumdan gelen yazı cevabına göre defterlerin kurumlarında olmadığı, diğer davalı borçlu şirket tarafından da muhtıra tebliğine rağmen defterlerle ilgili herhangi bir beyanda bulunulmadığı, mevcut durumda bilirkişi raporu alınamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, borçlu şirket ile müvekkili şirketi arasında organik bağı gösterir bir belge olmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmesi gerektiğini bloknot bulunması nedeni ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince, her ne kadar ispat yükünün davalı alacaklı lehine olduğu kabul edilmiş ise de, haciz yapılan adreste davalı borçlu şirkete tebligat yapılmadığı, davalı borçlu şirkete ait evrak bulunmadığı, adres borçlu şirkete ait olmadığından İlk Derece Mahkemesinin bu yönden tespiti hatalı olmakla birlikte İlk Derece Mahkemesi istihkak davasının reddini davacı şirket ile davalı borçlu şirket arasındaki muvazaa ilişkisine dayandırdığından bu önermenin yerinde olup olmadığı noktasında değerlendirme yapılması gerektiği; davacı şirketin borcun doğumundan sonra kurulması, borçlu şirket yetkilisinin davacı şirket namına ticari vekil sıfatıyla hareket etmesi, davalı borçlu şirket çalışanı ve aynı zamanda borçlu şirket yetkilisinin kardeşinin davalı borçlu şirketten 13.10.2019 tarihinde ayrılıp, 11.10.2019 tarihi itibariyle davacı şirkette çalışmaya başlaması, davaya konu haciz esnasında borçlu şirket yetkilisine ait evrakların neden haciz mahallinde olduğuna bir açıklama getirilmemesi, davacı şirket ile davalı borçlu şirketin aynı alanda faaliyet göstermesi, davalı borçlu şirket adresine 05.11.2019 tarihinde hacze gidildiğinde adresin boş olması, hususları bir arada değerlendirildiğinde, davalı borçlu şirketin sahibinin, borçlarından kurtulmak adına, borçlu şirketteki hisselerini yabancı uyruklu birine devrederek davacı şirketi …isimli şahsa açtırıp adı geçen kişiden vekalet almak suretiyle davacı şirketi bir fiil işlettiği, borçlarından kurtulmaya çalıştığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesini tekrarla borçlu tüzel kişiliği ile müvekkili şirketinin tüzel kişiliği arasında hiç bir bağ olmadığını, ticari defterlerin temini için vergi dairesine müzekkre yazılması gerektiğini, eksik inceleme yapıldığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, üçüncü kişinin İİK’nın 96 ncı vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nın 97 ve 99 uncu maddeleri

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.