YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11686
KARAR NO : 2023/3819
KARAR TARİHİ : 30.05.2023
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1643 E., 2022/1657 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 12. İcra Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/1353 E., 2022/679 K.
Taraflar arasındaki usulsüz tebligat şikayeti ve imzaya itiraz nedeni ile yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesine, imzaya itirazın reddine karar verilmiştir.
Kararın itiraz eden borçlu vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı itiraz eden borçlu vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Borçlu itiraz dilekçesinde, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu tebliğ tarihinin 02.04.2018 olarak düzeltilmesi gerektiğini, imzanın kendisine ait olmadığı ve borcu bulunmadığı iddiaları ile takibin iptali ile tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Alacaklı cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı borçlu için çıkartılan ödeme emri tebligatının borçlu çarşıya gittiğinden muhtara tebliğ edildiği, ancak beyanına başvurulan kişinin isim ve soyisim bilgilerinin yer almadığı, isim ve imzadan imtina ettiği, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, dosyadaki raporalar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği belirtilmiş ise de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2021/148188 CBS Soruşturma dosyasında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu’ndan çelişkilerin giderilmesine yönelik aldırılan raporla inkar edilen imzanın dosyamız davacısına ait olduğunun anlaşıldığı, borca itirazın belge ile ispatlanamadığı gerekçesi ile usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile imzaya ve borca itirazın reddine, takip durdurulmadığı için tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde itiraz eden borçlu vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Borçlu vekilince, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/148188 E.sayılı dosyası üzerinden aldırılan ATK Genişletilmiş İhtisas Dairesinin 18.03.2022 tarihli raporunda senedin sahte olduğunun, sahtecilik yöntemleri kullanılarak elde edildiğinin ortaya çıktığını, HMK’nın 209. maddesi nazara alındığında senedin hiç bir işleme esas alınamayacağını, kanun koyucunun sahtecilik iddiasının adi senetler üzerinde doğurduğu etkiyi “senet herhangi bir işleme esas alınamaz” ifadesiyle ortaya koyduğunu, buna göre yargılama sırasında sahteliği iddia edilen bir adi senede dayanılması hukuka aykırı olup Cumhuriyet Başsavcılığı Soruşturma dosyasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, İcra Hukuk Mahkemesi kararlarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemesi ve dar kapsamlı bir inceleme yapılarak takip hukukundan kaynaklı uyuşmazlıkları giderdiği ortada olmasına karşın, sahtecilik durumlarının hasıl olduğu imzaya itirazda ceza mahkemesinin yahut savcılık soruşturmasının beklenmesinin hukuka aykırı olmayacağını, aksi halde müvekkilinin haklarının ağır şekilde zedeleneceğini, anılan ATK raporunda açıkça senedin sahte olduğu tespit edilmiş olmakla müvekkili açısından telafisi güç zararların ortaya çıkacağını, senet miktarı da düşünüldüğünde öncelikle istinaf incelemesi süresince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılması talep edilmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ATK Fizik İhtisas Dairesi Genişletilmiş İhtisas Dairesinin 18.03.2022 tarihli raporunda “…inceleme konusu senette atılı borçlu imzası ile … ‘in mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi alışkanlıklar istif, eğim doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından sözkonusu imzanın …’in eli ürünü olduğu” sonucuna varıldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun konusunda uzman bilirkişiler tarafından, yeteri kadar mukayeseye esas evrak aslı celp edildikten sonra incelemenin gerektirdiği cihazlar kullanılarak hazırlandığı, bu hali ile bilirkişi raporunun hükme dayanak yapmaya elverişli olduğu, her ne kadar raporun son paragrafında “…inceleme konusu senette atılı imzayı çerçeveler mahiyette çizgisel hatlar boyunca yapıştrıcı bakiyeleri bulunduğu majiskül ”A” okunur harfinin tepe noktasında tespit ettiğimiz çizgisel hat ile kesişim noktalarında doğal olmayan hat kesintisi bulunduğu saptandığından inceleme konusu senette atılı imzanın senet metnini onaylar mahiyette atılmamış olduğu senedin imzadan faydanılarak oluşturulmuş olduğu hususlarını bildirir kanaat raporudur” ibarelerine de yer verilmiş ise de İcra Mahkemeleri önlerine gelen uyuşmazlığı takip hukuku kurallarına göre ve basit usulde yargılama yaparak çözen özel mahkemeler olup, takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıkları çözme görevini yerine getirirken ceza dosyalarındaki delillerle bağlı olmadıkları, takip dayanağı senede ilişkin ceza ve hukuk mahkemelerinde açılan davaların İcra Mahkemesince bekletici mesele yapılamayacağı, dosya kapsamı, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde itiraz eden borçlu vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
İtiraz eden borçlu vekilince, istinaf dilekçelerinde ileri sürülen nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü şikayeti ile imzaya ve borca itiraza ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İİK’ nın 170, 169 ve devamı maddeleri ile Tebligat Kanunu’nun 21/1, 32.maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, temyiz edenin sıfatına göre usul ve kanuna uygun olup borçlu vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanunun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.05.2023 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
(M)
Üye Dr. …’in Karşı Oy Yazısı:
Borçlu vekili, İcra Mahkemesine verdiği dilekçe de, kambiyo senedine dayalı takipte dayanak bono üzerinde imzasının bulunmadığını, 8.310.000,00 TL miktarlı bono imzalamasının söz konusu olmadığını, alacaklıya hiç bir borcunun olmadığını, ileri sürerek takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu verilen 02.10.2018 tarihli raporda bonoda borçluya atfen atılmış olunan imzanın borçlunun eli ürünü olmadığı, imza format model alınarak takliden sahte olarak atıldığı sonucuna varılmıştır.
Rapora itiraz üzere dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verilmiştir. Alacaklıya bilirkişi masraflarını 7 günlük kesin sürede yatırması için kesin süre verildiği halde yatırmadığı için ara kararından dönülerek İİK 170/3’e göre itirazın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi alacaklının istinaf başvurusunun kabulü ile usulüne uygun masraf yatırması için için alacaklıya süre verilmek üzere İcra Mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın karar veren mahkameye gönderilmesi kararı vermiştir. İlk Derece Mahkemesinde Adli Tıp Kurumundan alınan 28.06.2021 tarihli raporda ilk imzanın borçluya ait olduğuna dair kanaat raporu verildiği görülmektedir.
İcra Mahkemesi Adli Tıp Kurumuna borçlu tarafça yapılan itirazları yerinde görmeyerek anılan raporu esas almak sureti ile imza ve borç itirazının reddine karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesince raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için İcra Mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın İcra Mahkemesine gönderilmesi sonrasında İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli belge inceleme şubesinin 18.03.2022 tarihli 10 kişilik genişletilmiş uzmanlar kurulunca yapılan incelemede bonodaki imzanın borçlu eli ürünü olduğu sonucunun beklenmesi Ekli VSC 8000 görüntülerinden de anlaşılacağı üzere; inceleme konusu senette atılı imzaya çerçeveler mahiyette çizgisel hatları boyunca yapıştırıcı bakiyeleri bulunduğu, majiskül “A” okunur harfinin tepe noktasında tespit ettiğimiz çizgisel hat ile kesişen noktalarında doğal olmayan hat kesintisi bulunduğu saptandığından, inceleme konusu senette atılı imzanın senet metnini onaylar mahiyette atılmamış olduğu, senedin imzadan faydalanarak oluşturulmuş olduğu hususlarını bildirir kanaat raporudur”, şeklinde rapor verdiği, İcra Mahkemesinde raporun imzanın borçluya ait olduğu kısmı esas alarak imza ve borç itirazın reddine karar verdiği, kararın borçlu vekilince istinaf edildiği görülmektedir. İstinaf dilekçesinde HMK 209 maddesine dayanıldığı Cumhuriyet Savcılığına yapılan suç duyurusunun gerektiği, senedin sahtecilikle elde edildiği takibin durdurulmasına” karar verilmesini beyan etmişlerdir.
İİK’nın 169/a maddesi yazıda sahtecilik iddiası nedeniyle borçu olmadığı itirazının İcra Mahkemesince incelenmesi gerekmekte olup HMK 209. Maddesinin icra takiplerini durdurma yönünde bir etkisi bulunmamaktadır.
Hükme esas alınan 18.03.2022 tarihli İstanbul Adli Tıp kurumu Fizik İhtisas Dairesinin verdiği raporda takibe konu senet altındaki imzanın borçluya ait olduğunun tespit etmiş ise de raporda saptanan bulgulara göre bu imzanın senet metnini onaylar mahiyette atılmamış olduğu, senedin imzadan faydalanılarak oluşturulmuş olduğu, sonucuna varılmıştır. Rapora göre takibe konu borç ile ilgili olarak yazıda sahtecilik yapıldığı anlaşılmakta olup, bu halde takibe konu senette bulunması gereken zorunlu unsur olan kayıtsız şartsız borç ödeme vaadi yoktur. Bu husus senedin hükümsüzlüğü def’ine ilişkin olup herkese karşı ileri sürülebilir.
Konu ile ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bir kararında bonoda yazıda sahtelik iddiası (borçlanma iradesi olmaksızın imzanın başka amaçlarla atılan imzanın doldurularak senet haline getirilmesi) süre konusu ise bu itiraz imzaya itirazla birlikte senedin kayıtsız şartsız borç ikarını içermediği yönündeki borca itirazını da içermektedir. Mahkemece İİK’nın 169/a ve devamı maddeleri kapsamında borçlunun itirazının esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden direnme kararını değişik gerekçe ile bozmuştur. (HGK. 2014/12-1128 E. 2016/774 K. 8.6.2016 T.)
Yazıda sahtelik iddiası sadece raporla ispat edilebilir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yerleşik kalemde bedelde tahrifat iddiasının rapor ile tespiti halinde tahrif ettiği miktar kadar takibin iptaline karar verilmektedir. İİK’nın 169/a maddesinde yazılı belgelerle ispat aranmamaktadır.
Somut olayda yazı da sahtelik rapor ile ispatlandığı için HGK’nın 2001/12545 E, 2001/548 K. 27.06.2001 tarihli kararında da belirtildiği üzere alacağın tahsili yargılamaya muhtaç hale gelmiştir. Dava açarak ilam almakla yükümlü olan borçlu olmayıp, alacaklıdır. O halde 18.03.2022 tarihli Adli Tıp Raporu ile bono niteliğinde olmadığı ispatlandığından İİK. 170/a-2 maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, kararın onanması yönündeki çoğunluk görüşe katılamıyorum.30.05.2023