Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2022/10940 E. 2023/3224 K. 09.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10940
KARAR NO : 2023/3224
KARAR TARİHİ : 09.05.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1316 E., 2022/1245 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul/İlk Derece Mahkemesi Hükmü Kaldırılarak Yeniden Hüküm
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 10. İcra Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/963 E., 2021/310 K.

Taraflar arasındaki meskeniyet şikayetinden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine, borçlunun şikayete konu taşınmazdaki 1/2 hissesinin değerinin 150.000,00TL olarak belirlenmesine, davacının haline münasip evini 115.000,00 TL’ye alabileceğinin tespitine karar verilmiştir.

Kararın borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle meskeniyet şikayetinin kısmen kabulü ile şikayete konu taşınmazın satılarak davacının haline münasip ev alabileceği 115.000,00 TL’nin davacıya, artanının alacaklıya ödenmesine, satışın 115.000,00 TL ve satış masraflarından az olmamak üzere yapılmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Şikayetçi borçlu vekili dava dilekçesinde; taraflarca müştereken kayıtlı olan meskende müvekkilinin hissesine haciz konulduğunu, İİK’nın 82/12 hükmü uyarınca haline münasip meskene haciz konulamayacağını iddia ederek haczin kaldırılmasını talep etti.

II. CEVAP
Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; tarafların beraber malik oldukları taşınmazda borçlunun kira vermeden oturduğunu, borçlunun meskende tek başına yaşadığını, taşınmazın haline münasip meskeni olmadığını iddia ederek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile şikayete konu taşınmazın değerinin belirlenmesi ve davacının haline münasip evi alabileceği tutarın saptanmasına yönelik mahallinde inceleme yapıldığı, bilirkişi raporu ile taşınmazın değerini 300.000,00 TL olarak tespit edildiği, davacının hissesinin 1/2 olduğu,davacının haline münasip evi 115.000,00 TL bedelle alabileceğinin tespit edildiği, raporun hükme esas alınmaya uygun olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine, borçlunun şikayete konu taşınmazdaki 1/2 hissesinin değerinin 150.000,00TL olarak belirlenmesine, davacının haline münasip evini 115.000,00 TL’ye alabileceğinin tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Borçlu vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin üniversitede okuyan oğluyla birlikte şikayete konu taşınmazda ikamet ettiğini, müşterek evin satışının taraflara fayda sağlamayacağını, mahkemenin meskeniyet iddiasını izale-i şuyu davası olarak inceleyip değer tespiti kararı verdiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etti.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemece ekonomik ve sosyal durum araştırması ile mahallinde keşif yapıldığı, bilirkişi heyeti tarafından sunulan rapor ve ek rapora göre taşınmazın değerinin 300.000,00 TL olduğu ve davacının daha mütevazi olan semtlerde alabileceği haline münasip ev bedelinin 115.000,00 TL olduğunun belirtildiği, şikayetin kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemece sadece taşınmazın ve haline münasip evin değerine ilişkin hüküm kurulmuş olmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle meskeniyet şikayetinin kısmen kabulü ile şikayete konu taşınmazın satılarak davacının haline münasip ev alabileceği 115.000,00 TL’nin davacıya, artanının alacaklıya ödenmesine, satışın 115.000,00 TL ve satış masraflarından az olmamak üzere yapılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Alacaklı vekili temyiz dilekçesinde; gayrimenkule konulan haczin davacı tarafça 16.12.2022 tarihinde borcun tamamının ödenmiş olması sebebi ile terkin edildiğini, davanın konusuz kaldığını iddia ederek yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasını, davalı vekili olarak tarafına vekalet ücreti hükmedilmesini ve davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, meskeniyet şikayetine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İİK’nın 82/1-12. maddesi.

3. Değerlendirme
İİK’nın 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şart olduğu gibi, haczin yargılama süresince de ayakta kalması gerekir. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK’nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu değildir. Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nın 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir. Tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşır. Ne var ki 3. kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında, İİK’nın 106-110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak icra müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihi esas alınmalıdır.
Somut olayda, şikayetçi borçlunun icra mahkemesine başvuru tarihi 06.12.2019 olup, Bölge Adliye Mahkemesi’nin istinaf incelemesi sırasında borçlu tarafından dosya borcunun 16.12.2021 tarihinde ödendiği, icra müdürlüğünce 20.12.2021 tarihinde haczin kaldırılmasına karar verildiği ve Tapu ve Kadastro Müdürlüğü’ne haciz terkin yazısı gönderildiği görülmektedir.
O halde, icra müdürlüğünün 20.12.2021 tarihli haczin kaldırılması kararı Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinden önce olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesi’nce, şikayete konu haczin kaldırıldığı nazara alınarak konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, HMK’nın 331/1 maddesine göre davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilmesi yönünde karar tesis edilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesinin 08.06.2022 tarih ve 2021/1316 E.- 2022/1245 K. sayılı kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.