Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2022/10744 E. 2023/1257 K. 01.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10744
KARAR NO : 2023/1257
KARAR TARİHİ : 01.03.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki istihkak iddiasının reddi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,davalının temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı alacaklı; borçlu ile üçüncü kişi şirket ortaklarının kardeş olduğunu, iki firmanında faaliyet adreslerinin, konularının ve işçilerinin aynı olduğunu, borçlu ile üçüncü kişinin muvazaalı işlemler yaptığını ileri sürerek davanın kabulü ile üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı üçüncü kişi cevap dilekçesinde; borçlu ile kendilerinin şirketin faaliyet alanlarının farklı olduğunu, iki ayrı tüzelkişilik söz konusu olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; borçlu şirket ile 3. kişi şirketin faaliyet konularının benzer olduğu, haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste icra edildiği, mahcuzların borçlu ile üçüncü kişinin birlikte elinde bulundurduğunun kabulünün gerektiği, yasal karinenin aksinin 3. Kişi tarafından her türlü delil ile kanıtlanabileceği, hacze konu menkullerin üçüncü kişinin ticari defterlerine eksiksiz olarak işlendiği belirlendiğinden davalı 3. kişinin mahcuzların kendisine ait olduğunu ıspat ettiği, SGK kayıtlarına göre 3. Kişi şirketin 49 çalışanı ile borçlu şirketin 228 çalışanından yalnız 4 tanesinin aynı kişi olduğunun anlaşıldığı, bunun da makul bir sayı olduğu, her iki şirketin yetkililerinin akraba olmalarının muvazaanın ıspatı için yeterli kabul edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı alacaklı, her iki firmanın ortaklarının kardeş olduğunu, her iki firmanın kuruluş ve faaliyet alanlarının aynı olduğunu, davacının sunduğu borcun doğumundan sonraki tarihe ilişkin ve her zaman düzenlemesi mümkün faturaların mülkiyet karinesinin aksini ispat edemeyeceğini, muvazaa iddiası kabul edilmemiş dahi olsa ticari işletme devri olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, haciz adresinin takip borçlusu şirketin ödeme emri tebliğ adresi olduğu, bu durumda İİK’nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, bu yasal karinenin aksinin istihkak iddia eden 3.kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispatlanması gerektiği, icra müdürlüğünün İİK’nın 99.maddesine göre alacaklıya süre vermiş olmasının bu durumu değiştirmeyeceği,bilirkişi raporunda hacze konu menkullerin ticari defterlerde eksiksiz olarak işlendiğinin tespit edildiği, 3. Kişi şirketin çalışanı ile borçlu şirketin yalnız 4 tanesinin aynı kişi olduğu, her iki şirketin yetkililerinin akraba olmalarının muvazaanın ispatı için yeterli kabul edilemeyeceği gerekçesi ile başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı alacaklı vekili, istinaf dilekçesini tekrarla çalışanların bir kısmının aynı olması, yöneticilerin baba-oğul-kardeş olacak kadar yakın akraba olmaları, aynı sektörde olmaları, şirketlerin kuruluş adreslerinin aynı olması, muhasebelerinin aynı yerde tutulması, vekillerinin aynı kişiler olması, telefon ve fax numaralarının aynı olması, bunun yanında iki şirketin istihkaklı malları birlikte ellerinde bulundurmaları ve İİK’nın 44. maddesi gereğince devirin ilan edilmemiş olması gibi nedenler bir araya geldiğinde muvazaanın net olarak ortaya çıktığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, alacaklının İİK’nın 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 97 ve 99. maddeleri

3. Değerlendirme
Dava konusu 3.7.2018 tarihli haciz, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği adreste yapılmıştır. Ticaret sicil kayıtlarına göre, 02.05.2016 tarihi itibari ile üçüncü kişi haciz yapılan adreste faaliyete başlamış ise de, anılan yerde borçlu şube olarak faaliyet gösterirken 19.4.2016 tarihinde şube kapatılmıştır. Bu durumda, Mahkemeninde kabulünde olduğu üzere İİK’nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Davanın İİK’nın 99.maddesi gereğince alacaklı tarafından açılması ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacaktır. Bu yasal karinenin aksinin davalı 3. kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir. Davacının delil olarak dayandığı borcun doğumundan sonraya ilişkin ayırtedici özellikleri bulunmayan faturalar karinenin aksi için yeterli görülmemiştir, Öte yandan, borçlu ile üçüncü kişi şirket ortakları yakın akraba olup , ticaret sicil kayıtlarına göre aynı alanda faaliyette bulundukları gibi belli bir dönem aynı adreste faaliyet gösterikleri anlaşılmıştır. Kaldı ki, ticaret sicil kayıtlarına göre borçlu şirket 19.4.2016 tarihinde haciz adresinden taşınmasına rağmen 19.2.2017 tarihinde ödeme emri tebligatının borçlu şirket yetkilisine haciz adresinde tebliğ edilmiş olması, borçlu şirketten ayrılan bir kısım işçinin üçüncü kişi şirkette çalışmaya devam etmesi, 2016 yılı nisan ayı itibari ile borçlu şirket çalışanın kalmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı üçüncü kişinin karinenin aksini ispatlayamadığı, borçlu ile üçüncü kişi arasında danışıklı işlemler yapıldığı anlaşılmıştır.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, davanın kabulü yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.