YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10159
KARAR NO : 2023/3084
KARAR TARİHİ : 04.05.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine iki adet faturaya dayalı olarak başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine karşı borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; alacaklı tarafından daha önceden takip konusu iki faturadan birine dayalı olarak … 1. İcra Müdürlüğünün 2014/8831 E. ve diğerine dayalı olarak da … 4. İcra Müdürlüğünün 2016/2017 E. sayılı dosyalarında genel haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinin başlatılmış olduğunu ve söz konusu takiplerin borçlunun itirazı üzerine durdurulduğunu, bu suretle önceki iki takip derdest iken işbu … 3. İcra Müdürlüğünün 2021/2857 E. sayılı dosyasında başlatılan takibin mükerrer olduğunu ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince istemin aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine hükmedildiği, kararın şikayetçi borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddi ile beraber İlk Derece Mahkemesi kararı resen kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle, “mükerrerlik iddiasının takibin şekline göre borca itiraz niteliğinde olup, 7 gün içerisinde icra müdürlüğünde ileri sürülmesi gerekirken icra mahkemesine yapılan başvurunun fuzuli olduğu ve sonuç doğurmayacağı” gerekçesiyle istemin reddine karar verildiği, kararın şikayetçi borçlu tarafından temyiz edildiği görülmüştür.
İcra hukukunda “derdestlik” hususunda pozitif bir düzenleme yer almamakla birlikte, İcra ve İflas Kanununda açık bir düzenleme bulunmadığı durumlarda medeni usul hukuku hükümlerinin niteliğine uygun düştüğü ölçüde kıyas yoluyla icra hukukunda da uygulanacağı tabidir. Borçlu hakkında devam etmekte olan bir icra takibinin mevcudiyetine rağmen, aynı alacaklının, aynı borçluya karşı, aynı alacak sebebi ile yeniden icra takibi başlatmasının usulsüz olduğuna dair iddia, takip hukukunda mükerrerlik şeklinde nitelendirilmiş olup, medeni usul hukukundaki karşılığı ise derdestliktir. 1086 sayılı HUMK’nın 187/1-4 ve 194. maddelerindeki düzenlemede derdestlik, ilk itiraz olarak nitelendirilmiş iken, 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesi ile 114/1-ı maddesinde yapılan düzenleme ile dava şartı haline getirilmiştir. İİK’da derdestlik iddiasının ileri sürülme şartları yönünden bir düzenleme bulunmadığından, HMK’da dava şartı olan derdestlik, icra takibi bakımından takip şartı haline gelmiştir.
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 20.01.2023 tarih ve 2021/2 E. – 2023/1 K. sayılı kararı ile; derdestliğin takip şartı olduğu, derdest bir takip varken aynı alacak ile ilgili aynı taraflar arasında ikinci bir takip yapmakta, alacaklının hukuki yararı bulunmadığı gerekçelerine dayanılarak, aynı anda hem kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip hem de rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılamayacağı yönünde içtihatların birleştirilmesine karar verilmiştir. Böylece, aynı alacak için değişik takip yollarına başvurulmasında yasal engel bulunmadığından yola çıkılarak, mevcut bir icra takibi devam ederken, alacaklının “tahsilde tekerrür etmeme kaydıyla” aynı alacak için, aynı borçluya, yeni bir icra takibi başlatmasında mükerrerliğin oluşmadığı görüşünün, söz konusu içtihadı birleştirme kararı karşısında uygulama kabiliyeti de kalmamıştır. Bu cümleden olmak üzere; icra takibinde derdestlik için takip türlerinin aynı olmasının gerekmediğinin de kabulü gerekir.
Dairemizce, ilamsız icra takiplerinde mükerrerlik iddiası, borca itiraz niteliğinde görülerek, bu itirazın İİK’nın 62. maddesi gereğince icra dairesine yapılması gerektiğine dair görüş istikrarlı şekilde uygulanmış ise de, derdestliğin HMK’da dava şartı olarak düzenlenmesine ve bu hususun Yargıtay Büyük Genel Kurulunun içtihadı birleştirme kararı ile de benimsenmesine paralel olacak şekilde görüş değişikliğine gidilerek, icra takibinin ilamlı ya da ilamsız olduğuna bakılmaksızın, mükerrer takibin iptali talebinin, takip şartı olarak değerlendirilmesi ve buna bağlı olarak icra mahkemesine şikayet yolu ile getirileceği, söz konusu şikayetin ise süresiz olarak ileri sürülebileceği sonucuna varılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığın incelenmesinde; borçlunun, aleyhinde başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinin konusu olan faturalara dayanılarak daha önce … 1. İcra Müdürlüğünün 2014/8831 E. ve … 4. İcra Müdürlüğünün 2016/2017 E. sayılı dosyalarında başlatılan takiplerin halen derdest olduğunu ileri sürdüğü görülmüştür.
Bu durumda, Dairemizin değişen içtihadı gereğince borçlunun icra mahkemesine başvurusu İİK’nın 16/2. maddesine dayalı şikayet niteliğinde olup, Bölge Adliye Mahkemesince istemin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, talebin itiraz olarak nitelendirilmesi ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Davacı/borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 06.7.2022 tarih ve 2021/3374 E. – 2022/1957 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.