Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2021/10573 E. 2022/4970 K. 21.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/10573
KARAR NO : 2022/4970
KARAR TARİHİ : 21.04.2022

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu kooperatif hakkında ilamlı icra takibi başlatıldığı, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; kooperatif ortaklarının kooperatifle olan ilişkileri bakımından üçüncü kişi sayılamayacaklarını ileri sürerek haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesini talep ettiği, … 10. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 15.06.2020 tarih 2019/1242 Esas – 2020/268 karar sayılı kararı ile davacının davasının kabulüne karar verildiği, alacaklı tarafından, ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve şikayetin kısmen kabulüne, haciz ihbarnamelerinin … , …, …, …, …, … dışında diğer kooperatif ortağı 57 kişi yönünden iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 16/1. maddesinde de bütün ticari şirketler tacir olarak sayılmış, İkinci Kitabın “Ticari Şirketler” i düzenleyen Birinci kısımda yer alan 124/1. maddesinde de 136. maddesi hükmü aynen tekrar edilerek ticari şirketlerin kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibaret olduğu belirtilmiştir. Görüleceği üzere, Kooperatifler Kanunu yürürlükte olmasına karşın yeni Türk Ticaret Kanununda kooperatiflerin, ticaret şirketi olduğu açık bir biçimde hüküm altına alınmıştır.
Türk Ticaret Kanunu bakımından ticaret şirketleri arasında sayılan kooperatiflerle ilgili ana düzenleme şüphesiz ki 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’dur. Bahsi geçen Kanunun 98. maddesinde; “Bu Kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim Şirketlere ait hükümler uygulanır” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Kural olarak, borçlunun her türlü mal ve hakkı haczedilebilir. Haczedilmezlik için İcra ve İflas Kanununda veya özel kanunlarda açık hüküm bulunması zorunludur. Diğer bir anlatımla bir mal veya hakkın haczedilemeyeceğinin kabul edilebilmesi için, bu konuda açıkça bir kanun hükmünün varlığı veya maddi hukuk anlamında o mal veya hakkın satış ve devrine engel yasal bir düzenlemenin bulunması şarttır.
Şirket ortağı, ortağı olduğu şirket tüzel kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahip olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu anlamında gerçek kişi olduğundan şirkete göre üçüncü kişi sayılır. TTK’nun yukarıda açıklanan maddeleri uyarınca; şirket ortakları, şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettikleri sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduklarından ve borçlu şirketin, şirket ortağındaki sermaye alacağının haczine engel yasal bir düzenleme de bulunmadığından anılan alacağın haczi mümkündür. Kaldı ki, borçlu şirketin, üçüncü kişi şirket ortağı nezdinde, sermaye borcu dışında tamamen özel hukuktan kaynaklanan ve paraya çevrilmesi mümkün, İİK’nun 89. maddesi kapsamında haczedilebilecek nitelikte başkaca hak ve alacaklarının bulunabileceği de kuşkusuzdur.
Öte yandan, Dairemiz önceleri şirket ortağının borçlu şirket yönünden üçüncü kişi sayılamayacağı gerekçesiyle şirket ortağına 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceği görüşünde iken, Hukuk Genel Kurulu’nun 11.05.2016 tarih ve 2014/12-1078 Esas numaralı içtihadı doğrultusunda ve yukarıda açıklanan olgular karşısında içtihat değişikliğine gitmekle, Dairemizin değişen içtihadına göre şirket ortağı, borçlu şirket bakımından üçüncü kişi sayılacağından şirket ortağı olan şikayetçiye İİK’nun 89. maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi gönderilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır.
Ancak İİK’nun 89. maddesi gereğince borçlunun 3. kişideki hak ve alacaklarının haczi için haciz ihbarnamesi gönderilmesi halinde, 3. kişinin, borçluya ait hak ve alacak var ise haciz ihbarnamesi gereği işlem yapması, yok ise icra dairesine itirazlarını bildirmesi gerekir. Bu durum 3. kişinin hukukunu ilgilendirmekte olup, borçlunun korunmaya değer hukuki yararı olmadığından onun tarafından şikayet konusu yapılamaz.
O halde Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun şikayetinin husumet yokluğundan reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ :
Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile … Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 30/06/2021 tarihli, 2020/2154 E. – 2021/1892 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2.maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 21.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.