Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2019/7420 E. 2019/11386 K. 27.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/7420
KARAR NO : 2019/11386
KARAR TARİHİ : 27.06.2019

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
1-Temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasına işin ivediliği ve niteliği nedeniyle 5311 Sayılı Kanunla değişik İİK’nin 366. maddesi hükmü uygun bulunmadığından bu yöndeki isteğin reddine oybirliği ile karar verildikten sonra işin esası incelendi:
2- Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan “borç senedi”ne dayalı genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde borçlunun borca ve fer’ ilerine itirazı üzerine takibin durduğu, alacaklının, itirazın kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurusu üzerine, ilk derece mahkemesince, dayanak belgenin sahteliğine ilişkin olarak özel evrakta sahtecilik suçu nedeniyle alacaklının asliye ceza mahkemesince mahkumiyetine karar verildiği ve kararın kesinleştiği gerekçesiyle istemin reddine karar verildiği, karara karşı alacaklının istinaf yoluna başvurduğu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 01/04/2019 tarih ve 2018/1182 E.- 2019/549 K. sayılı kararı ile istinaf başvurusunun; alacaklı hakkında ceza mahkemesince yapılan, dayanak belgede sahtecilik suçunun sübuta erdiğine ilişkin tespitin hukuk hakimini bağlayacağı ve sahte oluşturulmuş takip dayanağı belgenin İİK’nın 68/1. maddesinde sayılan belgelerden olduğunun kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
İİK’nun 68/1. maddesi gereğince; talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise, alacaklı icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir.
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahiptir. CMK’nın 231/5. maddesinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmayacağı açıkça ifade edilmiştir. Böylece hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile kurulan hüküm, belli bir süre sanık hakkında hüküm ifade etmemekte, her hangi bir sonuç doğurmamaktadır. Sanık bulunduğu hal üzere bırakılmakta, aynen yargılanan kimsenin durumunda kalmakta ve yapılan yargılama geçici bir süre askıda kalmaktadır. Askı süresi boyunca, yargılanan kimsenin sanık sıfatı devam eder ise de, hiçbir şekilde bu kimse hükümlü sayılamaz. Bu nedenle hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen kimse, hiçbir haktan yoksun bırakılamaz ve ayrıca bu karara dayanarak hiçbir hukuki statüden dışarıya çıkarılamaz. Yukarıda da açıklandığı üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesin bir mahkumiyet anlamında değildir. (HGK’nun 01.02.2012 tarih ve 2011/19-639 E., 2012/30 K. sayılı kararı)
Somut olayda, alacaklı hakkında takibe dayanak belge nedeniyle Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/1123 E. – 2017/1011 K. sayılı dosyası ile Özel Belgede Sahtecilik suçundan yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedildiği, kararın 28/11/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu hale göre ceza hukuku anlamında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığından anılan hükmün 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlamayacağının kabulü gerekir.
O halde, ilk derece mahkemesince İİK’nun 68. maddesi kapsamında itirazın kaldırılması ve tazminat talebi hakkında değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddesi uyarınca, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 01/04/2019 tarih ve 2018/1182 E.- 2019/549 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Ankara 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 17/01/2018 tarih ve 2011/254 E. – 2018/33 K. sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 27/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.