Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2019/12882 E. 2019/18380 K. 24.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/12882
KARAR NO : 2019/18380
KARAR TARİHİ : 24.12.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu tarafından, satış ilanının ve dosyadan yapılan tüm tebligatların usulüne uygun olarak müvekkiline tebliğ edilmediği gerekçesiyle ihalenin feshine karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece, davanın İİK 134/2. maddesinde belirtilen 7 günlük yasal süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle süre yönünden reddine karar verildiği, borçlunun temyiz yasa yoluna başvurması üzerine Dairemizin 01.03.2017 tarihli ve 2016/25092 E. – 2017/2941 K. sayılı ilamı ile “adresini değiştiren borçlunun satış ilanının tebliğ tarihi itibariyle adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunup bulunmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekçesi ile ilamın bozulduğu, bozma ilamı üzerine mahkemece bozmaya uyularak yargılamaya devam edilmesi sonucunda gerek kıymet takdirinin tebliğ edildiği gerekse satış ilanının tebliğ edildiği tarih itibariyle adres kayıt sisteminde borçlunun yerleşim yeri adresinin bulunduğu halde bu adrese tebligat çıkarılarak bila tebliğ iade halinde T.K.nun 21/2.maddesine göre tebligat yapılması gerekirken T.K.nun 35.maddesine göre tebliğ yapılmasının usulsüz olduğu, satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin ihalenin feshi sebebi olduğu belirtilerek şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İİK’nun 134/8. maddesinde; “İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda, 1.600.000,00 TL. muhammen bedelli taşınmazın 1.600.000,00 TL’ye satıldığı ve dolayısıyla satış bedelinin taşınmazın muhammen bedeline eşit olduğu, şikayetçi borçlunun kıymet takdirine yönelik olarak usulünce yapılmış bir şikayetinin ya da değerinin düşük tespit edildiğine dair bir iddiasının da bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; satış bedelinin, muhammen bedelin yüzde yüzüne eşit veya üzerinde olması halinde zarar unsuru oluşmayacağından, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Bu durumda şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı yoktur.
Dairemizin 01.03.2017 tarihli 2016/25092 E.,2017/2941K. Sayılı bozma ilamının maddi hataya müstenit olduğu, maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmasının ise usuli kazanılmış hak doğurmayacağı gözetilerek, mahkemece, ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekçesiyle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.