Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2018/9890 E. 2019/637 K. 21.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/9890
KARAR NO : 2019/637
KARAR TARİHİ : 21.01.2019

……..

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki ihale alıcısı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
26.9.2004 tarih ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanuna paralel olarak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümlerinde değişiklik yaparak istinaf ve temyiz ile ilgili hükümleri yeniden düzenleyen 18.3.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanun ile İcra İflas Kanunu’na eklenen geçici 7. maddeye göre, 5311 sayılı Kanun hükümleri Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihin en sonra verilen kararlar hakkında uygulanır.
Şikayetçi-borçlu … ile birleşen dosyanın şikayetçisi-haciz alacaklısı…………satış ilanının ve kıymet takdir raporunun, şikayetçi borçluya usulsüz tebliğ edildiği, ihale alıcısının teminat yatırmadığı ve sair şikayetler ile ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurdukları……. 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 14.03.2017 tarih ve 2016/834 E. -2017/155 K. sayılı kararı ile; davacıların ihalenin feshi talebinde haklı oldukları, satış dosyasındaki davacı……..çıkartılan kıymet takdiri raporunun usulsüz olarak tebliğ edildiği, ipotek resmi senedinde bildirilen adrese herhangi bir tebligat yapılmadan Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ işleminin yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle “dava dosyamızdaki ve dava dosyamızla birleştirilen 2016/837 – 940 Esas karar sayılı dava dosyasındaki davacıların davalarının kabulü ile ihalenin feshine” karar verildiği, karara karşı ihale alıcısı tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine,…………ukuk Dairesi’nce; asıl dava yönünden borçluya satış ilanının usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği gerekçesiyle ilk derece mahkemesince verilen ihalenin feshi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, birleşen dava yönünden ise; 3. kişi ………… teminat yatırmadığı halde pey sürmesine izin verilmesi nedeniyle ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile birleşen davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz ise de, ……. sayılı, 14/03/2017 tarihli kararı sonucu itibariyle usul ve yasaya uygun bulunduğundan, “davalı/ihale alıcısının tüm istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan REDDİNE” karar verilmiştir.
./..

-2-

Şikayetçinin “……” adresi ve başka adresine çıkartılan tebligatların iade edilmesi üzerine, alacaklının talebi üzerine “……..”” adresine kıymet takdiri raporunun Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince 25/02/2016 tarihinde tebliğ edildiği, satış ilanının da aynı adrese Tebligat Kanununun 35. maddesi gereğince 21/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
Şikayetçinin, kronolojik sıralamaya uygun adres kayıt sistemindeki kayıtlı adreslerine göre, tebliğ tarihleri itibariyle davacının güncel mernis adresinin bulunmadığı, tebligat yapılan adresin eski mernis adresi (25/08/2007- 26/10/2010 tarihleri arasındaki) olduğu görülmekle, kıymet takdiri raporu ve satış ilanı Tebligat Kanunu’nun 10. ve 21/2. maddelerine uygun şekilde tebliğ edilmediğinden usulsüzdür.
Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine aittir.
Bu durumda usulsüz tebligat kime yapılmışsa o kişinin başvuru hakkı olduğundan, birleşen dosya davacısı-haciz alacaklısı, borçluya satış ilanının tebliğ edilmediğini ileri süremez. Ayrıca, teminat alınmadan arttırmaya girilmiş olmasının, satışa olan aleyhe etkisinin kanıtlanamadığı, taşınmaza ilişkin kıymet takdiri raporunun, 24/02/2016 tarihinde birleşen dosyanın davacı vekiline tebliğ edilmesi ve süresinde kıymet takdirine itirazda bulunulmaması nedeniyle, kıymet takdiri, birleşen dosyanın davacısı yönünden kesinleşmiş olup, kıymet takdirine itiraz etmeyen ilgilinin daha sonra kıymet takdirine itiraz niteliğindeki iddialarla ihalenin feshini istemesi mümkün değildir. Buna göre, birleşen dosyanın davacısı-haciz alacaklısının ihalenin feshi isteminin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, somut olayda, ihale konusu taşınmazın 530.000,00 TL muhammen bedel ile satışa çıkarıldığı ve 810.000,00 TL üzerinden ihale edildiği görülmektedir.
İİK’nun 134/8. maddesinde; “İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur” hükmü yer almaktadır.
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, satış bedelinin muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Her ne kadar somut olayda, feshi istenilen ihaleye konu olan taşınmazın, muhammen bedelinin üzerinde satıldığı anlaşılmış olsa da, şikayetçi-borçluya satış ilanı ile kıymet takdiri raporunun usulsüz tebliğ edildiği ve şikayet dilekçesinde kıymet takdirine ilişkin itirazların ileri sürüldüğü görülmektedir.
O halde ilk derece mahkemesince, birleşen dava dosyası yönünden ihalenin feshi isteminin reddine, asıl dosya bakımından ise, ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülen kıymet takdirine ilişkin itirazların, konusunda uzman bilirkişi marifeti ile keşif yapılmak suretiyle incelenerek, taşınmazın tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin (530.000,00-TL’nin) üzerinde olması halinde ihalenin feshine, muhammen bedelin altında olması halinde ise, zarar unsuru oluşmayacağından ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek, hem asıl hem de birleşen dosya yönünden şikayetçi borçluya kıymet takdir raporunun usulsüz tebliğ edildiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

…………..

SONUÇ: İhale alıcısının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca…………Hukuk Dairesi’nin 13/02/2018 tarih ve 2017/1768 E. – 2018/250 K. sayılı istinaf talebinin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA,……….ve 2016/834 E.-2017/155 K. sayılı kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21/01/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

…………