Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2018/981 E. 2018/13784 K. 19.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/981
KARAR NO : 2018/13784
KARAR TARİHİ : 19.12.2018

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
26.9.2004 tarih ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanuna paralel olarak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümlerinde değişiklik yaparak istinaf ve temyiz ile ilgili hükümleri yeniden düzenleyen 18.3.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanun ile İcra İflas Kanunu’na eklenen geçici 7. maddeye göre, 5311 sayılı Kanun hükümleri Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen kararlar hakkında uygulanır.
Şikayetçi borçlunun, taşınmazın satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmediğini, taşınmazın ihale alıcısı adına tescilinden sonra taşınmaza tahliye için gelindiğinde ihaleden haberdar olduğunu, bunun üzerine icra dosyasının incelenmesinde satış ilanı teblig mazbatasında beyanı alınan ve haber verilen… isimli bir komşunun olmadığını, 2 nolu haber kağıdının kapıya yapıştırılmadığını, dağıtım saatlerinden sonra eve dönülüp dönülmeyeceğinin tespit edilmediğini ileri sürerek satış ilanı tebliğinin usulsüz olması nedeniyle ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince şikayetin satış ilanı tebligatının muhatabın tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğinin, dönecekse ne zaman döneceğinin tevsik edilmediğinden usulsüz olduğu gerekçesiyle ihalenin feshine karar verildiği, alacaklı ve ihale alıcısının istinaf yoluna başvurusu üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince borçluya satış ilanının 13/10/2016 tarihinde “Adreste muhatap ya da yakınlarından kimse bulunamadı. Komşu … (zemin kat) muhatabın geçici olarak işe gittiğini sözlü beyanla belirtti, imzadan kaçındı Evrak mahalle muhtarlığına teslim edildi. Kapısına 2 nolu haber kağıdı yapıştırıldı. Komşu…kız’a haber verildi. Komşu imza vermekten kaçınmıştır.” şerhi ile yapıldığı, buna göre satış ilanının 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. ile Tebligat Yönetmeliği’nin 30. maddeleri uyarınca muhataba usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, satış ilanının davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi nedeniyle başvurunun İİK’nin 134/6. fıkrası kapsamında olmadığından şikayetin süresinde yapılmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesince şikayetin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girerek ihalenin feshine karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle … 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/99 Esas, 2017/189 Karar sayılı dosyasında verilen 14/03/2017 tarihli kararın kaldırılmasına, şikayetin süresinde olmadığından reddine, İKK’nin 134/2. maddesi uyarınca işin esasına girilmediğinden para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiği, hükmün şikayet eden borçlu tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse,

tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.
Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir…” hükmünün düzenlenmektedir.
Somut olayda, şikayetçi borçluya, satış ilanının, ”adreste muhatap ya da yakınlarından kimse bulunamadı. Komşu…kız (zemin kat) muhatabın geçici olarak işe gittiğini sözlü beyanla belirtti imzadan kaçındı. Evrak mahalle muhtarlığına teslim edildi. Kapısına 2 nolu haber kağıdı yapıştırıldı. Komşu…kız’a haber verildi. Komşu imza vermekten kaçınmıştır. “açıklaması ile TK’nin 21/1. maddesine göre yapıldığı anlaşılmaktadır. Şikayet eden borçlu şikayet dilekçesinde tebligat mazbatasında beyanı alınan ve ismi yazılan… isimli bir komşunun bulunmadığını ileri sürdüğünden ve yine aynı şikayet sebebini temyiz dilekçesinde de tekrar ettiğinden bu husus araştırmayı gerektirir.
Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurup iddia tahkik edilmelidir. HGK’nin 07.04.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabilir.
O halde Bölge Adliye Mahkemesince borçlunun satış ilanı tebliğ tarihi itibariyle tabligat mazbatasında beyanı alınan ve haber verildiği yazılan… isimli bir komşusunun bulunup bulunmadığının tarafların delilleri toplanarak ve gerektiğinde zabıta araştırması da yapılarak incelenmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekildekarar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 30.11.2017 tarih ve 2017/512 E. – 2017/1107 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 19/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.