Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2018/9175 E. 2018/12411 K. 28.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/9175
KARAR NO : 2018/12411
KARAR TARİHİ : 28.11.2018

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesinde; “…Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, süphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir…” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir; aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/6-18 Esas-2011/30 Karar sayılı, 19.6.1991 tarihli ve 323/391 sayılı; 10.9.1991 tarihli ve 281-415 sayılı; 25.9.1991 tarihli ve 355-440 sayılı; 05.12.2007 tarihli ve 2007/3-981/936 sayılı; 23.01.2008 tarihli ve 2008/14-29/4 sayılı kararları).
Somut olayda, borçlunun şikayetinin, takibin kesinleşmesinden sonra uygulanan faiz oranı ve hesabına ilişkin olduğu, mahkemece ”şikayetin kabulü ile, 18. İcra Müdürlüğünün 2005/1069 Esas sayılı dosyasında 07/11/2013 tarihinde hesaplanan dosya kapak hesabının iptaline, 18/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde dosya hesabının düzenlenmesine, bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına” şeklinde hüküm kurulduğu görülmüştür. Bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, açık ve net bir şekilde 07.11.2013 tarihli dosya hesabının ne miktar için iptal edildiği ve hangi miktar üzerinden düzeltildiği kararda belirtilmemiştir.
Mahkemece verilen hüküm bu haliyle açık olmadığı gibi, şüphe ve tereddüt uyandıracak, infazda zorluk çıkaracak şekildedir. Hukuk Genel Kurulunun 08.10.1997 tarihli ve 1997/12-517 Esas-1997/776 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ilamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Diğer bir anlatımla, hüküm içeriğinin aynen infazı zorunludur. İlamın infaz edilecek kısmı yorum yoluyla belirlenemez. Bu nedenle hüküm fıkrasının hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça yazılması zorunludur.
O halde, mahkemece, HMK’nun 297/2. maddesi gözeltilmek suretiyle, infazı mümkün ve anlaşılabilir nitelikte karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Borçluların temyiz istemlerinin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca re’sen (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçluların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.