Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2018/8712 E. 2019/11125 K. 25.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/8712
KARAR NO : 2019/11125
KARAR TARİHİ : 25.06.2019

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun icra dairesine verdiği dilekçesinde, yetkiye, borca, zamanaşımına, faize ve tüm fer’ilerine itiraz ettiği, bunun üzerine, alacaklının, borçlunun itirazı ile duran takibin devamını sağlamak amacıyla itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesinin 31.01.2017 tarih ve 2015/461 E.-2017/95 K. sayılı kararı ile yetki itirazının kaldırılması isteminin kabulüne, zamanaşımı itirazının kaldırılması isteminin reddine karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 28.12.2017 tarihli 2017/2205-2301 sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
Takibin dayanağı kredi sözleşmesi olup, sözleşmenin imzalandığı tarihte zamanaşımı süresi 10 yıldır. Öte yandan, 12.12.2003 gün ve 5020 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle 4389 sayılı Bankalar Kanunu’na eklenen ve 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren ek 3. maddeyle, Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak öngörülmüştür. Aynı kural, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 141. maddesinde de benimsenmiş olup; anılan maddede; “Bu kanundan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıldır” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, takip dayanağı kredi sözleşmesine ilişkin hesabın 06.05.1999 tarihinde kat edildiği, alacaklı banka tarafından takip alacağının, önce, 28/12/2001 tarihinde TMSF’ye, daha sonra da TMSF tarafından 13/03/2006 tarihinde RCT Varlık Yönetim A.Ş.ye temlik edildiği, yani alacağın 10 yıllık zamanaşımına uğramadan TMSF’ye ve RCT Varlık Yönetim A.Ş.ye temlik edildiği, bu nedenle, alacağın, temlik tarihi itibariyle 20 yıllık zamanaşımı süresine tâbi hale geldiği ve 20 yıllık zamanaşımı henüz gerçekleşmeden takip başlatıldığı anlaşılmaktadır.
O halde, ilk derece mahkemesince, zamanaşımı itirazının kaldırılması isteminin de kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 28.12.2017 tarih ve 2017/2205 E. – 2017/2301 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesinin 31.01.2017 tarih ve 2015/461 E. – 2017/95 K. sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.