Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2018/8417 E. 2018/12886 K. 05.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/8417
KARAR NO : 2018/12886
KARAR TARİHİ : 05.12.2018

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından ilamlı icra takibine karşı borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; sair şikayetlerinin yanında borcu ödediğini iddia ederek takibin iptaline karar verilmesini talep ettiği, mahkemece; takip konusu alacağın ödendiği beyan edilmiş ise de, buna ilişkin herhangi bir ödeme makbuzunun sunulmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verildiği, anılan kararın borçlu tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 06.04.2017 tarih ve 2017/10198 E., 2017/5182 K. sayılı ilamı ile; duruşma açılarak taraf teşkili sağlandıktan ve borçlunun temyiz dilekçesine eklediği deliller de değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulduğu, mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, ancak verilen kesin süre içinde borçlu tarafından eksik avans yatırılmadığı, dolayısıyla dava şartının bulunmadığı gerekçesiyle istemin usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
6100 Sayılı HMK’nin 114. maddesinin “g” bendinde, davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış, aynı Kanun’un 115. maddesinin 1. fıkrasında, bu koşulun mevcut olup olmadığını, mahkemenin kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında ise, bu şartın noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür. Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Harç ve Avans Ödemesi” başlıklı 120. maddesinde; davacının, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verileceği hükümleri yer almaktadır.
“Delil ikamesi için avans” başlıklı HMK’nin 324. maddesinin birinci fıkrasında ise; “Taraflardan herbiri, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin sürede yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler” hükmü düzenlendikten sonra, ikinci fıkrasında, tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemeleri halinde, delil ikamesinden vazgeçmiş sayılacakları öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere, HMK’nin 324. maddesinde düzenlenen delil ikamesi avansı, HMK’nin 114. maddesinin “g” bendinde belirtilen gider avansından hüküm ve sonuçları itibariyle farklı olup, dava şartı niteliğinde değildir.
Somut olayda; mahkemece 19.10.2017 tarihli celse ara kararının 2 nolu bendinde; “1 nolu ara karar yerine getirildiğinde dosyanın hesap bilirkişisine tevdine , bilirkişi için 150 TL ücret takdirine, bilirkişi ücretinin davacı vekilince 2 haftalık kesin süre içerisinde mahkeme veznesine yatırılmasına, yatırılmadığı takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtarına” dair karar verildiği görülmektedir.
Bu durumda, mahkemece, ara kararında belirtildiği üzere, bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçilerek mevcut duruma göre karar verilmesi gerekirken, yapılan ihtarata da aykırı şekilde dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, anılan kararın belirtilen nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.