YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7587
KARAR NO : 2019/8425
KARAR TARİHİ : 16.05.2019
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından başlatılan ilamın icrasına dayalı takipte, borçlu belediye vekilinin icra mahkemesine yaptığı başvuruda, Belediyenin kamu hizmetinde kullandığı vergi, resim ve harç niteliğinde olan bankadaki hesaplarına ve 3. kişilerdeki alacaklarına haciz konulduğunu, 5393 sayılı Kanun’un 15. maddesi uyarınca haciz işleminin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, haczin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece, verilen süreye rağmen bilirkişi ücreti yatırılmadığından bahisle istemin reddine karar verildiği, karara karşı borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin 28/12/2016 tarih ve 2016/223 E. – 261 K. sayılı kararı ile HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nun 114. maddesinin “g” bendinde, gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış, anılan Kanun’un 115. maddesinin 1. fıkrasında ise, bu koşulun mevcut olup olmadığını mahkemenin kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında bu şartın noksanlığı tespit edilirse, davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür. HMK’nun “Harç ve Avans Ödemesi” başlıklı 120. maddesinin birinci fıkrasında; harç ve avansların Bakanlıkça saptanacağı, dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacağı, avansın yeterli olmadığının anlaşılması durumunda davacıya iki haftalık kesin süre verileceği düzenlenmiştir.
Delil ikamesi için avans başlıklı HMK’nun 324. maddesinin birinci fıkrasında; “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin sürede yatırmak zorundadır. …” hükmüne yer verildiği, ikinci fıkrasında ise, tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemesinin hukuki sonucu olarak delil ikamesinden vazgeçmiş sayılacaklarının belirtildiği, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45/4. maddesinin de aynı doğrultuda hükümler içerdiği görülmüştür.
Görüldüğü üzere, HMK’nun 324. maddesinde düzenlenen delil ikamesi avansı, HMK’nun 114. maddesinin “g” bendinde belirtilen gider avansından hüküm ve sonuçları itibariyle farklı olup, dava şartı niteliğinde değildir.
Somut olayda, mahkemece 06/11/2015 tarihli tensip zaptının 12 nolu bendinde, “bilirkişi incelemesi için 300,00 TL bilirkişi ücretinin şikayetçi tarafça yatırılması için HMK’nın 94. maddesine göre 1 haftalık kesin süre verilmesine” şeklinde ara karar alındığı, söz konusu ara kararın yer aldığı tensip zaptının şikayetçi vekiline 08/01/2016 tebliğ edildiği görülmüştür. Mahkemece verilen kesin sürede keşif avansının yatırılmaması üzerine, 18/02/2016 tarihli duruşmada tekrar süre verildiği, ancak bu duruşma zaptının şikayetçi vekiline tebliğ edilemediği, 26.05.2016 tarihli duruşmada şikayetçi vekiline yeniden HMK’nun 94. maddesi gereğince 1 haftalık ek süre verilmesine, gereği yerine getirilmezse dosyanın mevcut haliyle karara bağlanacağının ihtarına şeklinde karar alındığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece tensip zaptında istenen bu miktar, HMK’nun 324. maddesi kapsamında delil ikamesi için avans niteliğinde olup, bu avansın süresinde yatırılmamasının hukuki sonucu, delile dayanan tarafın delilden vazgeçmiş sayılmasıdır.
Mahkemece delil avansının yatırılmadığı, bu nedenle davanın kanıtlanamadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiş ise de, süreye ilişkin ara kararda sürenin “kesin” olduğunun belirtilmediği ve verilen sürede ara karar gereğinin yerine getirilmemesinin sonuçlarının açıklanmadığı görülmektedir. Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekir (Hukuk Genel Kurulu’nun 12.12.2012 tarih ve 2012/9-1202-1218 E.- K. sayılı ilamı).
O halde, ilk derece mahkemesince, HMK’nun 324. maddesi kapsamında delil avansının yatırılması için (avansın hangi işlere ilişkin olduğunun, hangi iş için ne miktar avans yatırılacağı açıkça belirtilerek ve kesin sürenin sonuçları hatırlatılarak) borçluya usulüne uygun süre verilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi isabetsiz olup bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin 28/12/2016 tarih ve 2016/223 E. – 261 K. sayılı kararının, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca (KALDIRILMASINA), Ankara 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 29.09.2016 tarih ve 2015/1113 E – 2016/634 K sayılı kararının yukarıda belirtilen nedenlerle (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçlunun sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 16/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.