Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2018/5503 E. 2019/1242 K. 04.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5503
KARAR NO : 2019/1242
KARAR TARİHİ : 04.02.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlunun tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından nafakaya ilişkin ilama dayalı olarak başlatılan takipte, borçlu icra mahkemesine başvurusunda; müşterek çocukları için nafaka bedeli olarak, ev kirasını ödediğini, ayrıca değişik tarihlerde “nafaka bedelidir” açıklamasıyla ödemelerde bulunduğunu, haksız olarak gönderilen ödeme emrindeki borca, asıl alacak ve faiz yönünden kısmen itirazda bulunarak, takibin kısmen iptalini talep etmiş, mahkemece; alınan bilirkişi raporu sonucunda; “Şikayetin kısmen kabulü ile takip tarihi itibariyle borç miktarının 8.000,00 TL asıl alacak ve 929.69 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.929,69 TL olduğunun tespitine, icra emrinin buna göre düzeltilmesine,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
HMK’nun 297. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerektiği, aynı maddenin 2. fıkrasında ise; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.04.2010 gün ve 2010/11-195 E., 238 K. sayılı usulden bozmayı kapsayan ilamının gerekçesinde de vurgulandığı üzere; “Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.”
Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin, ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği, yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.

Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hakimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.
Somut olayda, bilirkişi raporunun sonuç bölümünün 6.3. bendinde, borçlu tarafından sunulan ödeme belgelerinde nafaka açıklamasıyla yapılan tüm ödemelerin 5.000 TL bakiye nafaka alacağı, 617,38TL faiz olmak üzere toplam 5.617,38 TL olarak tesbit edildiği görülmektedir. Bilirkişi raporunun sonuç bölümünün 6.3 bendinin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, bilirkişi raporunun sonuç bölümünün 6.3 bendi uyarınca icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Öte yandan, belirtilen anayasal ve yasal düzenlemeler doğrultusunda, şikayetçi tarafından ileri sürülen şikayet sebebinin gerekçesiyle birlikte tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, 6100 sayılı HMK’nun 27. ve 297. maddelerine aykırı olarak hüküm kurulması da yerinde görülmemiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.