Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2018/5313 E. 2019/287 K. 16.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5313
KARAR NO : 2019/287
KARAR TARİHİ : 16.01.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesinde; “…Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, süphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir…” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir; aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/6-18 Esas-2011/30 Karar sayılı, 19.6.1991 tarihli ve 323/391 sayılı; 10.9.1991 tarihli ve 281-415 sayılı; 25.9.1991 tarihli ve 355-440 sayılı; 05.12.2007 tarihli ve 2007/3-981/936 sayılı; 23.01.2008 tarihli ve 2008/14-29/4 sayılı kararları).
Somut olayda, borçlunun şikayetinin, takibin kesinleşmesinden sonra uygulanan faiz oranı ve hesabına ilişkin olduğu, mahkemece ”şikayetin kısmen kabulü ile, …’nün 2015/31 Esas sayılı dosyası üzerinden davacıya çıkarılan İcra ödeme emrinin ilama aykırılık nedeni ile hesap bilirkişisi tarafından düzenlenen 25/01/2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda İİK Madde 17. Uyarınca düzeltilerek bu rapor doğrultusunda yeniden icra ödeme emri düzenlenmesine” şeklinde hüküm kurulduğu görülmüştür. Bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, açık ve net bir şekilde icra emrinin ne miktar için iptal edildiği ve hangi miktar üzerinden düzeltildiği kararda belirtilmemiştir.
Mahkemece verilen hüküm bu haliyle açık olmadığı gibi, şüphe ve tereddüt uyandıracak, infazda zorluk çıkaracak şekildedir. Hukuk Genel Kurulunun 08.10.1997 tarihli ve 1997/12-517 Esas-1997/776 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ilamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Diğer bir anlatımla, hüküm içeriğinin aynen infazı zorunludur. İlamın infaz edilecek kısmı yorum yoluyla belirlenemez. Bu nedenle hüküm fıkrasının hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça yazılması zorunludur.
O halde, mahkemece, HMK’nun 297/2. maddesi gözetilmek suretiyle, infazı mümkün ve anlaşılabilir nitelikte karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Alacaklının temyiz istemlerinin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/01/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.