Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2018/4870 E. 2018/14146 K. 25.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4870
KARAR NO : 2018/14146
KARAR TARİHİ : 25.12.2018

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlunun şikayet yoluyla icra mahkemesine yaptığı başvuruda, tapunun Konya İli, Ilgın ilçesi, Yukarıçil kasabasında bulunan 270 ada 1 parselde kayıtlı 8 nolu bağımsız bölüm üzerindeki haczin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece şikayetin kabulü ile taşınmazın 2/32 hissesine konulan haczin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir.
İİK’nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.
Somut olayda, meskeniyet iddiası nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunulan taşınmazın tapuda ana niteliğinin, altında bodrumu olan üç katlı kargir bina ve arsası olarak kaydedildiği, ikinci katta bulunan 8 nolu bağımsız bölümün tam hisse ile borçlu adına kayıtlı olduğu, şikayete konu takip dosyasından konulan haczin bu taşınmaza ilişkin olduğu anlaşılmakta olup, bu haliyle bilirkişi raporu hüküm kırmaya elverişli değildir. Zira; ancak bağımsız bir kat irtifakına geçilmemiş arsa vasfında olan taşınmazda bulunan borçlu hissesinin değeri tespit edilebilmesi için, arsa ile arsa üzerinde bulunan yapının toplam değerinin birlikte tespit edildikten sonra, bu değerden borçlu hissesine düşen miktar belirlenmek suretiyle hesap edilir.
Buna göre şikayete konu taşınmaz tapu kaydında bağımsız bölüm olarak kayıtlı olduğundan bilirkişi tarafından bağımsız bölüm değeri ve haline münasip alınacak ev değerinin hesaplanması gerekirken arsa payı bedeli tespiti ile düzenlenen bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi doğru değildir.
O halde, mahkemece, yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak 270 ada 1 parselde kayıtlı 8 nolu bağımsız bölüme ilişkin yapı değeri ile borçlunun edinebileceği haline münasip ev değeri tespit edilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Öte Yandan kabule göre de; hükme esas alınan bilirkişi raporunda meskeniyet şikayetine konu parsele arsa bedeli olarak 16.428,25 TL değer biçildiği, bu bedelin şikayete konu 8 nolu dairenin 2/32 lik hissesine düşen kısmının 1.026,77 TL olduğu, dairenin yapı bedelinin 40.000,00 TL olduğu, şikayete konu mesken için toplamda 41.026,77 TL değer tespit edildiği, benzer koşullara sahip edinilebilecek haline münasip ev değerinin ise 35.000,00 TL olarak belirlendiğine göre mahkemece, şikayete konu bağımsız bölümün satılarak borçlunun haline münasip ev alması için gerekli olan 35.000,00 TL’nin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde 270 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 2/32 hissesine konulan haczin kaldırılması yönünde hüküm tesisi de doğru değildir.
SONUÇ : Tarafların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.