Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2018/3951 E. 2018/9170 K. 03.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3951
KARAR NO : 2018/9170
KARAR TARİHİ : 03.10.2018

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine işçilik alacağı ilamına dayanılarak başlatılan ilamlı takipte, borçlunun; takip dayanağı ilamdaki alacak kalemlerinin takibe koyulurken brütten nete çevrilmedikleri ve anılan alacak kalemlerine işleyecek faizin de haliyle brüt üzerinden fazla hesaplandığı şikayetiyle icra emrinin düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece; icra emrinde ilam konusu brüt alacaklardan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesi gereğince kesilmesi gereken vergiler ve sigorta primlerinin ilgili kamu idaresine ödenmesi zorunluluğu borçluya ait olup, bunların ödendiği belgelendiğinde dosya borcundan mahsup edileceği hususunun belirtildiği, takibe konu mahkeme ilamında yasal kesintilerin tahsilat aşamasında dikkate alınmasının da hüküm altına alındığı anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine hükmolunduğu görülmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94, 61, 103 ve 104. maddeleri gereğince; ücretten kesilmesi gereken vergiler ve sigorta primlerinin, ilgili kamu idaresine ödenmesi zorunluluğu, borçlu işverene aittir. Bir başka deyişle, alacaklı, ilam konusu bedelden kesintiler yapıldıktan sonra kalan net miktar için ilamlı takip yapabilir. Ancak, ilamda açıkça net olduğu belirtilmemiş ise, bunun brüt miktar olduğunun kabulü gerekmektedir.
Öte yandan; HGK’nun 20.09.2006 tarih ve 12-594/534 sayılı kararında da vurgulandığı üzere mahkemece yapılacak iş; tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olmalıdır.
Somut olayda; takip dayanağı ilamdaki işçilik alacaklarına açıkça brüt üzerinden hükmedilmediği, alacaklı tarafından takip başlatılırken de bu alacak kalemlerinin nete çevrilmediği görülmekle; mahkemece, taraflardan faiz oranlarının uygulanmasını istedikleri banka isimlerini bildirmelerinin istenmediği, dolayısıyla anılan takipteki icra emrinde yer alan alacak kalemlerinin ve bunlara uygulanacak faizin, yukarıda bahsedilen ilkeler doğrultusunda net olarak tespit olunması için bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle rapor alınmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece yapılacak olan; öncelikle işçi alacağı kalemlerinin net miktarı bulunması ile dayanak ilamda en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte tahsiline hükmedilen alacaklar için taraflarca bildirilen banka faizleri, diğer kalemler için ise yasal faizler uygulanmak suretiyle Yargıtay denetimine elverişli şekilde rapor alınıp, icra emrinin bu net miktarlar üzerinden ve net miktar için bulunan işlemiş faiz miktarı üzerinden düzeltileceği de düşünülerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.