Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2018/183 E. 2018/11985 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/183
KARAR NO : 2018/11985
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
26.9.2004 tarih ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanuna paralel olarak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümlerinde değişiklik yaparak istinaf ve temyiz ile ilgili hükümleri yeniden düzenleyen 18.3.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanun ile İcra İflas Kanunu’na eklenen geçici 7. maddeye göre, 5311 sayılı Kanun hükümleri Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen kararlar hakkında uygulanır.
Şikayet eden borçlu şirketin icra mahkemesine başvurusunda; tapunun 4 parsel A Blok 7 numaralı bağımsız bölümünde kayıtlı taşınmaza ilişkin 26.5.2016 tarihli ihalenin feshini talep ettiği, mahkemece şikayetin reddi ile şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedildiği, kararın şikayetçi tarafından istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 16.10.2017 tarih ve 2017/1613 E. – 2017/2076 K. sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın şikayetçi tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
İİK’nun 179/b maddesi hükmü gereğince, iflasın ertelenmesi kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere, hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre de, erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak, bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.
Somut olayda, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/760 E. sayılı dosyası ile borçlu şirket tarafından açılan iflasın ertelenmesi davası kapsamında, anılan mahkemece, 15.02.2012 tarihinde; “ … taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehni ile temin edilen alacaklar nedeni ile rehnin paraya çevrilmesi yolu ile başlamış ve başlayacak takiplerde işleyecek olan ve mevcut rehin ile karşılanmayacak faizler teminatlandırılmak kaydıyla muhafaza tedbirleri alınmaması ve rehinli malın satılmaması yönünde ihtiyati tedbir konulmasına” şeklinde tedbir kararı verildiği, daha sonra aynı dosyada 23.02.2015 tarihinde borçlu şirketin iflasının 1 yıl süreyle ertelenmesine ve verilen tedbir kararlarının devamına hükmedildiği görülmektedir.
İİK’nun 179/b-2. maddesi gereğince borçlu şirket hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başlanmasında yasaya uymayan bir yön yoktur. Ancak, aynı madde hükmüne göre, ipotekli taşınmazın satışı gerçekleştirilemez ve bu husus kamu düzeninden olup, mahkemece taraflarca ileri sürülmemiş olsa dahi re’sen nazara alınması gereklidir. Ne var ki, burada çözümlenmesi gereken sorun, hakkında tedbir kararı verilen borçlu şirketin değil, hakkında tedbir kararı bulunmayan diğer borçluların ihale konusu taşınmazın maliki olması halinde, İİK.nun 179/b-2 maddesi uyarınca satışın yapılıp yapılamayacağına ilişkindir.
İİK’nun 149. maddesinde; “İcra müdürü, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmiş ise ayrıca bunlara birer icra emri gönderir” hükmüne yer verilmiştir. Yine İİK.nun 150/ı maddesinde; “Borçlu cari hesap veya kısa orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu, kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf …” başvurusu üzerine ve anılan maddede yazılı koşulların oluşması halinde, icra müdürünün aynı Kanun’un 149. maddesi uyarınca işlem yapacağı belirtilmiştir.
İİK’nun 149. maddesi içeriğinden, asıl borçlu ile ipotek veren arasında zorunlu takip arkadaşlığının bulunması nedeniyle haklarında birlikte takip yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Şu halde, asıl borçlu hakkında iflasın ertelenmesi davası kapsamında verilen tedbir kararının, hem söz konusu kararın niteliği gereği, hem de zorunlu takip arkadaşlığı nedeniyle ipotekli taşınmaz maliki yönünden sonuç doğurmayacağının kabulü mümkün değildir.
Temyize konu dosyada, asıl borçlunun … Ltd. Şti. olduğu, dava konusu ipotekli taşınmazın malikinin ise … olduğu anlaşılmaktadır. İpotekli taşınmazın maliki … hakkında verilmiş iflas erteleme veya ihtiyati tedbir kararı bulunmasa da, takip, asıl borçlu şirketin borçlarından dolayı ve söz konusu şirket lehine verilen ipoteğe dayalı olarak başlatılmıştır.
Bu durumda, iflasın ertelenmesi davasında verilen ihtiyati tedbir ve daha sonra verilen iflasın ertelenmesi kararları kapsamında İİK’nun 179/b maddesi gereğince, ipotek konusu taşınmazın satışı gerçekleştirilemeyeceğinden, mahkemece, dosyada mübrez iflasın ertelenmesi ve ihtiyati tedbir kararları incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge adliye Mahkemesi kararının kaldırılması, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Şikayetçinin temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 16.10.2017 tarih ve 2017/1613 E. – 2017/2076 K. sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve … 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 13.3.2017 tarih ve 2016/566 E.- 2017/263 K. sayılı kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre şikayetçinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 22/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.