Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2018/1536 E. 2018/12807 K. 04.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1536
KARAR NO : 2018/12807
KARAR TARİHİ : 04.12.2018

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibinde; borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; sair şikayetleri ile birlikte 09.04.2012 tarihinde haczedilen mahcuzların İİK’nun 83/c maddesi kapsamında teferruat niteliğinde olduğu ve haczedilemeyeceğini ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece, tarafları ve konusu aynı şikayet hakkında daha önce … İcra Hukuk Mahkemesinin 07/03/2014 tarih ve 2013/41 E. 2014/21 K. sayılı kararı ile şikayetin reddine hükmedildiğinden bahisle, kesin hüküm nedeniyle şikayetin reddine karar verildiği,anılan kararın borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 12.05.2015 tarih ve 2015/2877 E. – 13307 K. sayılı ilamı ile onandığı, borçlu vekilinin karar düzeltme talebi üzerine ise Dairemizin 12.11.2015 tarih ve 2015/21060 E. – 27820 K. sayılı ilamı ile … İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/41 E., 2014/21 K. sayılı kararının bu şikayet yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceğinden bahisle İİK’nun 83/c maddesi kapsamında, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulduğu, mahkemece, 15.11.2016 tarihli celsede bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda haczedilen mahcuzların İİK’nun 83/c maddesi kapsamında teferruat niteliğinde olduğundan haczedilemeyeceği gerekçesi ile şikayetinin kabulüne karar verildiği görülmektedir.
TMK’nun 684. maddesi hükmüne göre; mütemmim cüz (bütünleyici parça) niteliğindeki şeyler, bütünden ayrı haczedilemez. Eklentinin ise, kural olarak taşınmazdan ayrı haczi mümkündür. Başka bir anlatımla, eklentinin taşınmaz yok edilmeden, zarara uğratılmadan veya yapısı değiştirilmeden ondan ayrılması olanaklıdır.
TMK’nun 862. maddesi uyarınca da ipotek, taşınmazı, bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü kılar ve taşınmazın haczi, onun bütünleyici parçalarını (TMK m. 684) ve eklentilerini de (TMK m. 686) kapsar. İİK’nun 83/c maddesinin uygulanabilmesi için ise, haczedilen menkullerin eklenti niteliğini taşıması gereklidir.
İİK’nun 83/c maddesi uyarınca, taşınmaz rehninin mevcudiyeti halinde eklenti niteliğindeki menkuller taşınmazdan ayrı olarak haczedilemezler.
Sonuç olarak, makinelerin, ipotek kapsamında olup olmadığının tespiti için ipotek akit tablosunda yazılı olup olmamaları sonuca etkili olmayıp, niteliği itibariyle de makinelerin eklenti vasfında olmaları gerekir.
Somut olayda, alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğünce 09.04.2012 tarihinde borçluya ait fabrikada bulunan mahcuz makinelerin fiilen haczedildiği,fabrika üzerinde dava dışı Vakıflar Bankası A.Ş. ve Asya Katılım Bankası lehine tesis edilmiş ipotekler bulunduğu, mahkemece, yargılama sırasında aldırılan ve hükme esas alınan 17.02.2017 havale tarihli bilirkişi raporunda; fabrika binasının yapı tekniği yönünden kısmen veya tamamen söktürülerek başka bir yere taşınmasının mümkün olduğunun, 09.04.2012 tarihli haciz tutanağında haczedilen mahcuzların ise fabrika binasının asli unsurlarından olduğu, bu nedenle taşınmaz yok edilmeden, zarara uğratılmadan veya yapısı değiştirilmeden taşınmazdan ayrılmasının mümkün olmadığının tespit edildiği görülmekle birlikte hükme esas alınan bilirkişi raporunda; haczedilen menkullerin neler olduğunun, niteliklerinin, özelliklerinin, ana taşınmazın nerelerine bağlı olduklarının, ana taşınmaz zarara uğratılmadan, yapısı değiştirilmeden ve yok edilmeden ana taşınmazdan ayrılmasının ve taşınmasının neden mümkün olmadığının hiçbir tereddüte mahal bırakmayacak şekilde açıklanmadığı gibi ana taşınmaz fabrika binasının yapı tekniği yönünden kısmen veya tamamen söktürülerek başka bir yere taşınmasının mümkün olduğunun tespiti ile şikayete konu mahcuzların ise fabrika binasının asli unsurlarından olduğu, bu nedenle taşınmazdan ayrılmasının mümkün olmadığının tespiti birbiriyle çelişkili değerlendirmeler olup, 17.02.2017 havale tarihli bilirkişi raporunun bu haliyle hüküm kurmaya elverişli olmadığı görülmektedir.
O halde mahkemece, yukarıda ayrıntılı olarak izah edilen hususlar nazara alınarak TMK’nun 686/2. fıkrasında tanımlandığı üzere mahcuz makinelerin eklenti olup olmadığı konusunda yeniden denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, mahcuzların mütemmim cüz veya teferruat kapsamında olup olmadığının tespit edilmediği, gerekçesi belirtilmeden ana taşınmazdan ayrılmasının mümkün olmadığı yönündeki denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.