YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/14949
KARAR NO : 2019/11896
KARAR TARİHİ : 03.07.2019
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değilse de;
Alacaklı tarafından Sayıştay kararına dayalı olarak borçlu aleyhine başlatılan ilamlı takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, sair şikayetlerinin yanında dayanak Sayıştay ilamının takip talebine eklenmediğini ve aynı ilama dayanılarak birden fazla takip yapıldığını ileri sürerek icra emrinin ve takibin iptalinin talep edildiği, mahkemece, dayanak ilamın takip talebine eklenmediği gerekçesiyle takibin iptaline karar verildiği, ilk derece mahkemesi kararına karşı alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesinin 20. Hukuk Dairesinin 03.05.2018 tarih ve 2017/2544 E. – 2018/1080 K. sayılı kararı ile alacaklının istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
Şikâyete konu icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı tarafından takip dayanağı Sayıştay kararının takip talebine eklenmediği, ancak bahsi geçen kararın temyizine ilişkin Sayıştay Temyiz Kurulunun 15.09.2015 tarihli ve 40757 sayılı kararının eklendiği anlaşılmaktadır. Aynı ilama dayalı olarak başlatılan icra takibi ile ilgili Dairemizin 2018/14194 E. sayılı dosyasında bulunan takip dayanağı 08.02.2011 tarihli ve 1466 sayılı Sayıştay ilamı incelendiğinde, her bir kamu zararı için belirlenen sorumluluk miktarının ve borçluların farklı olduğu, diğer bir deyişle ilamda borçlular arasında ihtiyari dava arkadaşlığının bulunduğu, borçlu hakkında hükmedilen farklı sorumluluk miktarları açısından ayrı ayrı takip yapılmasını engelleyen herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığı anlaşıldığından takibin bu gerekçe ile iptal edilmesi mümkün değildir.
Ancak, İİK’nın 32. maddesi aynen; “Para borcuna veya teminat verilmesine dair olan ilam icra dairesine verilince icra müdürü borçluya bir icra emri tebliğ eder. Bu emirde 24. maddede yazılanlardan başka hükmolunan şeyin cinsi ve miktarı gösterilir…” hükmünü içermektedir.
İcra dairesine ilam niteliğindeki belge verilmeden borçluya icra emri tebliğ edilmesi İİK’nın 32. maddesi hükmüne aykırı olduğundan mahkemece açıklanan nedenle icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile … Bölge Adliye Mahkemesinin 20. Hukuk Dairesinin 03.05.2018 tarih ve 2017/2544 E. – 2018/1080 K. sayılı kararının, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, … 24. İcra Hukuk Mahkemesinin 23.05.2017 tarih ve 2016/373 E. – 2017/431 K. sayılı kararının hüküm bölümünün “1” nolu bendinde yer alan “takibin iptaline” sözcüğünün karar metninden çıkartılmasına, yerine “icra emrinin iptaline” ibaresinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 370/2. maddesi uyarınca ONANMASINA, 03/07/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.