Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2018/11322 E. 2019/1066 K. 24.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/11322
KARAR NO : 2019/1066
KARAR TARİHİ : 24.01.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 22/02/2018 tarihli ve 2016/28617 Esas – 2018/1846 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibinde, borçlunun; icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takip dayanağı senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı itirazı ile tazminata hükmolunmasını talep ettiği, mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda imzaya itirazın kabulüne ve takibin durdurulmasına, tazminat ve para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiği, alacaklının temyizi üzerine kararın Dairemizce bozulduğu anlaşılmaktadır.
İmza itirazında, imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, takibe başlayarak imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (HGK’nun 26.04.2006 tarih ve 2006/12-259 E., 2006/231 K. sayılı kararı).
Somut olayda; mahkemece hükme esas alınan 12.05.2016 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmının 1 nolu bendinde; raporda incelemeye konu belgelerde (1) numarayla tanımlanan itiraza konu senetteki imza ve yazıların (5) numara ile belirtilen mahkeme huzurunda alınan imza ve yazı örnekleri ile karşılaştırılmak suretiyle senetteki imza ve yazı örneklerinin borçlu eli ürünü olmadığı yönünde tespit yapılmış ise de; incelemenin itiraza konu senet fotokopisinden yapılmış olduğu görüldüğü gibi, senedin diğer mukayese belgelerin tamamı ile karşılaştırılıp incelenmeden sonuca gidildiği görülmektedir. Diğer yandan bilirkişi raporunun sonuç kısmının 2 nolu bendinde ise mukayese belgelerin kendi aralarında imza ve yazı örnekleri incelenerek bu belgelerdeki imzaların borçlu eli ürünü olduğu yönünde tespit yapılmasının da gereksiz olduğu görülmekte olup, mahkemece, bu rapor hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, mevcut rapora göre sonuca gidilemez.
O halde mahkemece, alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre, ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak yeniden ehil bilirkişilerden oluşacak bir heyetten kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan rapor hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi
isabetsiz olup kararın Dairemizce bu gerekçe ile bozulması gerekirken maddi hataya müsteniden borçlunun itirazının reddi gerektiği yönünde bozulduğu anlaşıldığından, önceki bozma ilamının kaldırılarak, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle değişik gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 22/02/2018 tarihli ve 2016/28617 Esas – 2018/1846 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca değişik gerekçeyle BOZULMASINA, bozma nedenine göre borçlunun sair karar düzeltme taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 24/01/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.