Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2018/11257 E. 2018/13134 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/11257
KARAR NO : 2018/13134
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusunda; borçluya yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 30/10/2012 tarihi olarak düzeltilmesini talep ettiği; mahkemece, ödeme emri tebliğ tarihinde borçlu yurt dışında olduğundan tebligatın usulsüz olduğu ve buna göre itirazın süresinde yapıldığı kabul edilerek imzaya itirazın reddine ancak zamanaşımı sebebiyle takibin durdurulmasına karar verildiği, kararın temyizi üzerine Dairemizin 01/12/2015 tarih ve 2015/18818 E.-2015/30098 K. sayılı ilamı ile; alacaklı tarafından … 16. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1140 E.-2012/31 K. sayılı kararı ile borçluya mirasçılık belgesi verildiği, … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/640 Esas sayılı dosyasıyla da ortaklığın giderilmesi davası açıldığı ve bu davalarda borçluya tebligat yapılması sebebiyle borçlunun hakkındaki takipten daha evvel haberdar olduğu yolundaki iddiaların ilgili dosyalar celp edilerek, incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulduğu mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verildiği ve söz konusu dosyalardan ortaklığın giderilmesine ilişkin olan … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi dosyasında borçluya çıkan tebligatlarla takipten haberdar olunduğu ve buna göre de tebligat usulsüzlüğü şikayetinin süresinde olmadığından bahisle şikayetin reddedildiği anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.
Tebligat Kanunu’nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği’nin 30/1. maddeleri uyarınca; yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeninin, Yönetmelikte belirtilen kişilerden sorularak beyanlarının alınması, beyanda bulunan kişinin mutlaka adı ve soyadının ve sıfatının tebligat parçasına yazılması gerekir. Aksi halde yapılan tebliğ işlemi geçersiz olur.
Somut olayda, Dairemizin bozma ilamında bahsi geçen ve mahkemenin haberdar olma konusunda dayandığı … 1. Sulh hukuk Mahkemesinin 2012/640 E. 2014/465 Karar sayılı dosyasının inclenmesinde; bu dosyadan şikayet eden borçluya çıkartılan ve dava dilekçesi ile tensip zaptına ilişkin olan, mahkemece haberdar olmaya esas sayılan 11/07/2012 tarihli tebligatın Tebligat Kanunu’nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği’nin 30/1. maddeleri nazara alındığında usulsüz olduğu zira, tebliğ memuru tarafından borçlunun nerede olduğunun araştırılmadığı, sorulması gereken kişilerden sorulmadığı, muhatabın tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği hususunun tespit edilmediği anlaşılmaktadır.
O halde şikayet eden borçlunun, hakkındaki takipten daha evvel haberdar olmuş sayılamayacağı nazara alınarak şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.