Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2018/11041 E. 2018/13392 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/11041
KARAR NO : 2018/13392
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ:İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklının, borçlular hakkında kredi kartı kullanımından kaynaklanan alacağın tahsili için başlatttığı genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, alacaklı vekili, asıl alacağa takip tarihinden sonraki dönem için itiraz edilmeksizin kesinleşen %43,20 faiz oranının uygulanması gerektiğini, dosya borcunun eksik tahsil ediildiği halde icra müdürlüğünce kademeli faiz hesabı yapılarak borcun tamamen ödendiği nedeni ile dosyanın infazen işlemden kaldırılmasına ve hacizlerin kaldırılmasına ilişkin 10.04.2013 tarihli kararın iptali ile %43,20 orandan hesap yapılmasına karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurmuştur.Mahkemece şikayetin reddine karar verilmiş, karar; Dairemizin 27.06.2014 tarih ve 2014/16476 E. ve 2014/ 18905 K. sayılı ilamı ile “… Diğer taraftan, takip talebinde ve ödeme emrinde asıl alacağa takip tarihinden itibaren %43 oranında faiz yürütülmesi talep edilmiştir. Dairemizin yerleşik içtihatlarında, ödeme emrinde talep edilen işleyecek faize itiraz edilmesi durumunda faiz oranının kesinleştiğinden sözedilemez. Böyle bir durumda talep edilen faizin talep tarihi itibariyle hangi tür faiz oranına denk geldiği belirlenerek, bu faiz türünden değişen oranlarda işleyecek faizin hesaplanması gerekir. Ancak talep edilen faiz oranının yasal ya da ticari faiz oranlarının üzerinde bir oran olması ve sözkonusu faiz oranlarına itiraz edilmemesi halinde bu oranın kesinleşeceği tabiidir…. mahkemece, yukarıda belirtilen kurallar göz önünde bulundurularak ve HMK.nun 266/1. maddesi koşullarında, konusunda uzman ehil bir bilirkişiye dosya tevdii olunarak, Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle, icra müdürlüğünce yaptırılan hesaplamanın doğruluğu da denetlenerek, yanlış olduğunun belirlenmesi halinde İİK’nun 17. maddesi gereğince hesap tablosunun düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığa çözüm getirmeyecek şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesi ile araştırma ve incelemeye yönelik bozulmuştur.Mahkemece 1. bozma ilamına uyulmuş ve bozma uyarınca bilirkişi … tarafından düzenlenen 23.02.2015 tarihli raporda; %43,20 orandan yapılan hesaplama sonucunda şikayete konu işlem tarihi olan 10.04.2013 tarihi itibarı ile bakiye dosya borcunun 7.413,46 TL olduğu bildirilmesine karşın, mahkemece; borçulardan …’un açtığı istirdat davası sırasında … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/55 Esas sayılı dava dosyasında bilirkişi …’un düzenlediği 20.01.2015 havale tarihli raporunun içerik ve sonuçları itibarı ile oluşa uygun, gerekçeli ve denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu dikkate alınarak, adı geçen borçlunun kefil sıfatı ile kredi kartı sözleşmesinde yazılı 1.500 TL limit üzerinden sorumlu olduğu ve bu miktar üzerinde ödeme yaptığından istirdat davasının kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir.Mahkemece verilen bu karar, Dairemizin 12/03/2015 tarih ve 2015/14930 esas ve 2015/27720 karar sayılı ilamı ile “…. uyuşmazlık, hesap işlemine ve dolayısı ile takip konusu borcun tamamen infaz edilip edilmediğine ilişkin olup, mahkemece yapılması gereken, icra müdürlüğünce yapılan hesap işleminin, takip hukuku kurallarına göre doğru olup olmadığını denetlemekten ibarettir. Bu hususta borçlulardan sadece biri tarafından açılan ve takibin diğer borçlusu …’ın dahi tarafı olmadığı maddi hukuk kurallarına göre inceleme yapan Genel Mahkemece istirdat davasının yargılaması sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun esas alınması mümkün bulunmamaktadır. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek bozma uyarınca inceleme yapmak ve hüküm tesis etmek konusunda alacaklı taraf yararına usuli hak doğmuştur. Bu durumda, bozma ilamına uyan yerel mahkeme, bozma uyarınca işlem yapmak ve karar vermek zorundadır.” gerekçesi ile verilen karar bozulmuştur.Mahkemece, bu bozma ilamına uyularak borçlulardan …’un açtığı istirdat davasının … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/55 Esas 2015/57 karar sayılı karar ile sonuçlandırıldığı ve onanarak kesinleştiği, bu karar ile borçlulardan …’ un sorumluluğunun 1.500 TL limitle sınırlı olduğundan alacaklı Ziraat Bankası’ ndan fazladan ödediği bedelin borçluya ödenmesine karar verildiği, bu nedenle bu ilam dolayısıyla konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmiş ve şikayetçi vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olsa da, yeniden borçlulardan sadece biri tarafından açılan ve takibin diğer borçlusu …’ın dahi tarafı olmadığı maddi hukuk kurallarına göre inceleme yapan Genel Mahkemece istirdat davasının sonucuna göre hüküm kurulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek bozma uyarınca inceleme yapmak ve hüküm tesis etmek konusunda alacaklı taraf yararına usuli hak doğmuştur. Bu durumda, bozma ilamına uyan yerel mahkeme, bozma uyarınca işlem yapmak ve karar vermek zorundadır.O halde, mahkemece, bozma doğrultusunda düzenlenen 23.02.2015 tarihli bilirkişi raporunun bozma ilamı içeriğine uygun olup olmadığı denetlenerek bozma kararı uyarınca bir karar vermek gerekirken, sadece borçlulardan birinin taraf olduğu istirdat davası esas alınarak sonuca gidilmesi isabetsizdir.SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.