Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2018/10515 E. 2019/11111 K. 25.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/10515
KARAR NO : 2019/11111
KARAR TARİHİ : 25.06.2019

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesi kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte borçlu İcra Mahkemesi’ne başvurusunda; alacaklı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, tüm dosya borcuna, asıl ve ferileri ile birlikte itiraz ettiklerini, ilgililer hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, takibe konu çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu nedenle imzaya vaki itirazın kabulü ile takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi; imzaya itirazın kabulüne, takibin davacı yönünden durdurulmasına, davalının tazminat ve para cezası ödemeye mahkum edilmesine karar vermiştir. … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 07/03/2018 tarih ve 2017/1932 E – 2018/469 K sayılı kararı ile istinaf talebinin esastan reddine karar vermiştir.
İİK. nun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında ; “İmza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447/2.maddesinde yer alan“Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” düzenlemesi nedeniyle uygulanması gereken aynı kanunun 211.maddesinde ise imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre hakim bilirkişi incelemesine karar verir ise önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzaları, ilgili yerlerden getirtir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.
Vurgulamakta yarar vardır ki, anılan belgelerin tamamlanması konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.04.2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 sayılı kararında da açıklandığı üzere, eldeki davanın niteliği itibariyle “imzanın borçluya ait olduğunu” kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu gözardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir ( Hukuk Genel Kurulu’nun 06.02.2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararı).
Özetlemek gerekir ise, imza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa, daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise de borçlunun duruşmada alınan medari tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır.
Somut olayda borçlu diğer itirazlarının yanında çekteki imzaya itiraz üzerine bilirkişi tarafından düzenlenen 07/4/2014 tarihli raporunda, toplam 22 adet mukayese belgenin incelendiği, ilk 5 sırada incelenen belgelerden yalnızca 1.sırada yer alan belgenin aslı üzerinde inceleme yapıldığı, diğer 4 belgenin fotokopi olduğu, 1. sırada yer alan noter belgenin sahteliği ile ilgili, … 4. Asliye Hukuk mahkemesinin 2017/196 esas numaralı dosyasında derdest davanın bulunduğu,bu emsal imzalardan 1-5 sıradakilere göre senetteki imzanın davacıya ait olduğu, diğer emsal belgelere göre de davacının eli mahsulü olmadığı sonucuna varıldığı, diğer 1-5 sıranın dışında kalan 17 belgeden 16 tanesinin belge aslı olduğu ve herhangi bir ihtilafa konu olmadıkları tespiti ile bu emsal imzalar dayanak alındığında da imzanın davacıya ait olmadığı noktasında rapor tesis etmiştir.
İmza incelemesine esas alınan raporda, 1-5 sıradaki grup içerisinde yer alan, … 5.Noterliğinin 39800 yevmiye nolu 20/5/2005 tarihli imza beyannamesi aslına göre yapılan değerlendirmede çekteki imzanın borçlunun eli ürünü olduğu noktasında kesin kanaat bildirmesine rağmen gerek ilk derece mahkemesi gerekse bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan incelemede; … 5.Noterliğinde düzenlenmiş bulunan bu belge ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinde sahtelik davası açıldığı, bu belgeye dayalı olarak bildirilen bilirkişi kanaatinin karar vermeye yeterli görülmediği değerlendirilerek, mukayese belgelerden 1-5 sıranın dışında kalan diğer ihtilafsız noter belgeleri, bankalardan gelen belgelere dayanılarak imzanın davacıya ait olmadığına imzaya itirazın kabulüne karar verilmiştir. Ancak imza incelemesine esas belge ile ilgili kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile belirlenmiş bir sahtecilik tespiti bulunmadığı anlaşılmakla, Asliye Hukuk Mahkemesindeki derdest davanın söz konusu belgenin geçerliliğine etkisi bulunamayacağından, bu belgenin esas alınması gerekmektedir. Esasında da bilirkişinin, imza örneklerini sınıflandırmasınında isabetli olmadığı anlaşılmakla, mevcut imza örneklerine göre, borçlunun eli ürünü olup olmadığı konusunda kanaatini bildirmesi yasal zorunluluktur.
O halde, borçlunun imzaya itirazının reddi ile diğer itirazlarının incelenmesine karar verilmesi gerekirken imza itirazının kabulü yönünde hüküm tesis edilmesi ve istinaf başvurusunun da, Bölge Adliye Mahkemesi’nce reddi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 07/03/2018 tarih ve 2017/1932 E. – 2018/469 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve … 10. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 02.05.2017 tarih ve 2013/579 E. – 2017/406 K. sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.