Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2017/6175 E. 2018/12017 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/6175
KARAR NO : 2018/12017
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu belediye vekilinin, 07.09.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6745 Sayılı yasanın 35. maddesi ile Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 12. madde uyarınca imar uygulamalarından doğan idarenin taraf olduğu, her türlü alacak ve bedel artırım davaları ile icra takipleri için 2942 sayılı yasanın geçici 6. maddesinin 3,7,8 ve 11. fıkraları hükümlerinin uygulanması ve devam eden takiplerin ise bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılması gerektiğini belirterek, icra dosyasındaki hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince; 2942 sayılı yasanın geçici 6. maddesine göre haciz yapılamayacağı gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verildiği, alacaklı vekili tarafından şikayetin kabulüne dair karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu, … Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nce; alacaklı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile 07.09.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6745 Sayılı yasa ile değişik 2942 sayılı yasanın Geçici 12. maddesinin uygulanması gerektiği ancak icra takip dosyasında haciz talep tarihinden sonraki bir tarihte 6745 sayılı yasa yürürlüğe girdiğinden, haczin uygulanabileceği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve şikayet reddine karar verildiği, kararın borçlu belediye vekili tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
Somut olayda; ilamlı takibine dayanak ilam kamulaştırmasız el koymadan kaynaklanan tazminata ilişkin olup, 07.09.2016 tarihinde yürürlüğe giren hukuki el atmalarla ilgili 6745 sayılı Kanun ile değişik 2942 sayılı Yasanın Geçici 12. maddesi kapsamında değildir.
30.06.2010 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen Geçici 6. maddesinin 1. fıkrasında; kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak elkonulması sebebiyle açtıkları davalar sonunda tazminat almaya hak kazanmış olanlar hakkında bu madde hükümlerinin uygulanacağı, son fıkrasında ise bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği düzenlenmiş olup, 6111 sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesi hükmünün 04.11.1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanacağı düzenlenmiştir.
Ancak; 6111 sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesi 01.11.2012 tarihinde Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı 22.02.2013 günlü 28567 numaralı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Son olarak; 11.06.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren bazı Kanunlar ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında ki 6487 sayılı Kanunu’nun 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmiştir. Anılan 6. maddenin yeni halinin 11 fıkrasında bu madde uyarınca ödenecek olan bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile değişik 2942 sayılı Yasa’nın Geçici 6. maddesinin 13. fıkrasında; ”4/11/1983 tarihinden bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazların idare tarafından kamulaştırılması hâlinde kamulaştırma bedeli ve mahkemelerce malikleri lehine hükmedilen tazminat ile bu davalara ilişkin mahkeme ve icra vekalet ücretleri de, idarelerce bu maddenin sekizinci fıkrasına göre bütçelerden ayrılacak paydan ve aynı fıkrada belirtilen usule göre ödenir ve işlem yapılır. Bu alacaklar için de bu maddenin on birinci fıkrası, bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan her türlü davalarda ise yedinci fıkra hükümleri uygulanır. Bu fıkra hükmü, bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır” düzenlemesi mevcuttur.
Ancak 6487 sayılı Yasa’yla değişen, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası, Anayasa Mahkemesi’nin 13.11.2014 tarihli ve Esas 2013/95, Karar 2014/176 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. İptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş ise de; Anayasa’nın 11. maddesinde, Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi düzenlenmiş, 138. maddesi ise hakimlere herşeyden önce Anayasa’ya uygun olarak hüküm verme yetkisi tanımıştır. Anayasa’nın 11. ve 138. maddeleri, hakime Anayasa’ya aykırılığı saptanmış, yasa hükmünü iptal kararı yürürlüğe girmemiş olsa bile uygulamama yetkisini hatta yükümlülüğünü vermektedir. Zira iptal edilen hükmün uygulanması, hak arama hürriyetinin içini boşaltma anlamına gelecek ve Hukuk Devleti ilkesi ihlal edilmiş olacaktır. Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay’ın iptal kararının yürürlüğe girmemiş olması halinde dahi Anayasa’ya aykırılığı saptanmış Yasa hükümlerinin uygulanamayacağına işaret eden kararları vardır. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararını duyurması, iptal edilen yasanın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğine bürünmektedir. Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre alması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulması, Anayasa’ya aykırı Yasa hükmünün uygulanmasını engelleyecektir. (Turan Yıldırım Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İd. Huk. Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi-Amme İdaresi Dergisi, cilt:26) İptal hükmünün Resmi Gazete’de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek olması Kanun Koyucuya Anayasa’ya uygun yeni Yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup, bu süre iptal hükmünün uygulanmasını engellemeyecektir.
O halde, takip dayanağı ilamda; İdarenin kamulaştırmasız el atma eyleminin 1983 yılından öncesine ait olduğuna ilişkin iddia ve bilgi bulunmadığından, kamulaştırmasız el atmaya ilişkin eylemin 1983 yılından sonra olduğunun kabulü gerekli olup, olayda uygulanması gerekli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun geçici 6. maddesinin 13. fıkrası Anayasa’ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığı kalmadığından, borçlunun gayrimenkul, menkul, hak ve alacaklarına haciz uygulanması hukuka uygundur.
Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince şikayetin açıklanan nedenlerle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle şikayetin reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 364. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken HMK’nun 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 35,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, 22.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.