Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2016/21027 E. 2017/12714 K. 18.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/21027
KARAR NO : 2017/12714
KARAR TARİHİ : 18.10.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda; sair itirazları ile birlikte aleyhine yapılmış haciz işleminin kaldırılmasını istediği, mahkemece; usulüne uygun tebligatla takip kesinleşmiş olup, maaşa konulan haczin yerinde olduğu ve sair gerekçelerle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Bilinen Adreste Tebligat” başlıklı 10/1. maddesinde; ”Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir” hükmü yer almaktadır.
11.01.2011 tarihinde 6099 sayılı Kanunun 3.maddesiyle eklenen 10/2. maddesine göre ise; ” Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” Aynı Yasa’nın “Tebliğ İmkansızlığı Ve Tebellüğden İmtina” başlıklı 21. maddesine 6099 sayılı Kanunun 5. maddesiyle eklenen 21/2. maddesinde de; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmüne yer verilmiştir.
Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesinde de; ”Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79’uncu maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir” düzenlemesi öngörülmüştür.
Somut olayda, borçluya yapılan örnek 10 ödeme emrinin tebliğine ilişkin belgenin incelenmesinde; ödeme emrinin, borçlunun “… Mah. ….” şeklindeki adresine tebliğe çıkartıldığı, tebliğ memurunca; “ Muhatabın belirtilen adresten taşındığı, aynı adreste bulunan …beyanından anlaşıldığından, tebliğ evrakı … Muhtarı tasdiki ile 23.10.2015 tarihinde İade edilmiştir. ” şerhi ile iade edildiği; 02.03.2015 tarihinde ise aynı adresin başına ‘ Mernis Adresi ’ şerhi düşülerek T.K’nun. 21/2. maddesine göre tebliğ yapıldığı tespit olunmuş, takip talebinde ve dolayısıyla ödeme emrinde borçlunun bilinen en son adresi olarak ‘ … – … ‘ adresi gösterildiği halde, anılan adrese hiç tebligat çıkarılmadığı anlaşılmıştır. Adı geçen borçluya takip dosyasındaki bilinen adresine 7201 sayılı TK.’nun 10/1. maddesi uyarınca normal tebligat çıkarılması, bildirilen bu adrese çıkarılacak tebligatın bila tebliğ dönmesi halinde ise, aynı Kanun’un 10/2. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken TK’nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılması gerekirken, ödeme emrinin, bilinen adres yerine doğrudan mernis adresine tebliğe çıkartılması, tebliğ evrakının bila tebliğ iade edilmesi üzerine de TK’nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılması Tebligat Kanunu’na aykırı olup, yapılan tebligat usulsüzdür.
O halde, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin kabul edilerek Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca, borçlunun tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak tespitine karar verilmesi ve borçlunun sair şikayetlerinin incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçlunun sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/10/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.