Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2016/20595 E. 2017/12126 K. 09.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/20595
KARAR NO : 2017/12126
KARAR TARİHİ : 09.10.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takipte, borçluların (avalist) yasal süresi içinde icra mahkemesine başvurularında; sair itirazları yanında, ikametgahlarının … olduğunu, bu nedenle … İcra Müdürlüğü’nün yetkili olduğunu ileri sürerek, takibi yapan … İcra Müdürlüğü’nün yetkisine itiraz ettikleri, mahkemece, borçluların yetki itirazlarının kabulü ile … İcra Dairelerinin yetkili olduğuna karar verildiği görülmektedir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HMK’nun 6. maddesi, “Genel yetkili mahkeme, dava açıldığı tarihte davalı gerçek ve tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir” hükmünü, 7. maddesi ise; “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir” hükmünü içermektedir.
İİK’nun 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, HMK’nun 447/2. maddesi atfıyla aynı Kanun’un yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. Ayrıca, takibe esas olan akdin yapıldığı yer icra dairesi de takibe yetkilidir.
Buna göre, bonoya dayalı takip, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK. 6. md.), bonoda öngörülen ödeme yerinde (6102 Sayılı TTK’nun 777/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, ödeme yeri olarak düzenlenme yeri kabul edilir) (HMK. 10. md.) ve ayrıca İİK’nun 50/1. maddesi uyarınca bononun düzenlendiği yerdeki icra dairesinde yapılabilir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir.
Anılan hükümler çerçevesinde birden fazla borçlu varsa bunlardan birinin ikametgahında takip başlatılabilir ve bu durumda diğer borçlular yetki itirazında bulunamazlar. Ancak, anılan hüküm, borçlulardan birinin ikametgahındaki (onun için genel yetkili) icra dairesinde takip yapılması hali içindir.
Somut olayda; … İcra Daireleri’nin yetkili olduğuna dair yetki sözleşmesi yapılmış ise de, avalist borçlular … ve … gerçek kişi olup dosyada tacir olduklarına ilişkin belge bulunmadığına göre, HMK.’nun 17. maddesi uyarınca yapılan yetki sözleşmesi kendilerini bağlamaz.
Ancak itiraz eden borçlulara, ödeme emrinin 31.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, yetki itirazında bulunmayan diğer takip borçlusu …. Yalı’ya ise, ödeme emrinin ikametgahı olan Başakşehir/… adresinde 10.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, takibin, adı geçen borçlu yönünden, itiraz tarihi olan 07.09.2015 tarihinden önce kesinleştiği, dolayısıyla … İcra Dairesinin yetkisinin de kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda takibin yapıldığı … İcra Dairesi, borçlu …. Yalı’nın ikametgahındaki ve onun için genel yetkili icra dairesi olduğundan, borçlular … ve …’ın yetkiye yönelik itirazları, HMK’nun 7/1. maddesinin ilk cümlesi uyarınca yerinde değildir.
O halde; mahkemece yetki itirazının reddi ile borçluların diğer itirazları incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.