Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2016/20093 E. 2017/11711 K. 02.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/20093
KARAR NO : 2017/11711
KARAR TARİHİ : 02.10.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine … haciz yolu ile icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu şirket yetkilisi İhsan Karasu icra mahkemesine yaptığı başvuruda, bonodaki imzanın tarafına ait olmadığını ileri sürerek imzaya itirazda bulunduğu, alacaklının cevap dilekçesinde borçlu şirket yetkilisinin kardeşi …’ya vekaletname verdiğini, bononun verilen vekaletnameye istinaden … tarafından imzalandığını beyan ettiği, karar duruşmasında borçlu şirketi temsilcisinin duruşmaya gelmediği, alacaklının yargılamaya devam etmek istemesi üzerine mahkemece; bilirkişi incelemesi yapılmaksızın borçlu şirket yetkilisinin verdiği vekaletnamede bono düzenlemeye yönelik açık bir yetki verildiği gerekçesi ile itirazın reddine, bilirkişi incelemesi yapılmadığı ve şartlar oluşmadığından borçlu aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Takip dayanağı bononun keşide tarihi itibariyle uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 504/3. maddesinde; “Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz” hükmüne yer verilmiştir. Ticari vekilin kambiyo taahhüdü altına girmesi de aynı Kanun’un 551. maddesinde özel yetkinin bulunması koşuluna bağlanmıştır. Buna göre vekilin vekaletnamesinde kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi varsa asil adına bono tanzim edebilir. Bononun”vekaleten” imzalandığı yazılmasa dahi, yukarıda açıklanan kurallara göre vekalet veren, vekil tarafından imzalanan bonodan dolayı sorumludur.
Somut olayda takibe konu bonodaki imzaların şirket yetkilisi İhsan Karasu tarafından atılmadığı tarafların kabulündedir. Borçlu şirket yetkilisi tarafından, … isimli kişiye verilen, … 2. Noterliği’nce düzenlenen 11/01/2013 tarih ve 491 yevmiye nolu vekaletnamede “…gerektiğinde dilediği özel ve tüzel kurum ve kuruluşlar namına dilediği bedel ve zamanlarda çek ve senet doldurmaya,kesmeye, senet ve çeklere imza
atma…” yetkisi verildiği, buna göre; adı geçen kişiye kambiyo senedi tanzimine (bu arada bono düzenlemeye) yetki verildiği görülmektedir. Bu nedenle anılan vekaletnameye dayalı olarak tayin edilen vekil tarafından düzenlenen bonodan dolayı borçlu şirket açısından sorumluluk doğar.
Borçlu şirket vekilinin itirazı, takibe konu bonoda şirkete atfen atılı bulunan imzalayan kişinin şirket yetkilisi olmadığı yönünde olup bu itiraz İİK’nun 169. maddesinde düzenlenen borca itiraz niteliğinde olup aynı Kanunun 169/a-6. maddesi uyarınca takip muvakkaten durdurulmuş ise borca itirazın reddi halinde, alacaklının talebi üzerine takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere borçlunun inkar tazminatı ile sorumlu tutulacağı hükmüne yer verilmiştir.
İcra mahkemesince itirazın incelenmesi sırasında takibin muvakkaten durdurulmasına karar verildiği ve alacaklının lehine inkar tazminatına hükmedilmesi talebinin bulunduğu görülmektedir.
O halde, mahkemece, borca itirazın reddine karar verildiği ve İİK.’nun 169/a-6.maddesinde belirtilen şartlar gerçekleştiğinden anılan madde kapsamında alacaklı lehine inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, olaya uygun düşmeyen İİK.nun 170/3.maddesine göre değerlendirme yapılarak yazılı şekilde tazminata hükmolunmaması isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.