Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2015/9468 E. 2015/16973 K. 18.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9468
KARAR NO : 2015/16973
KARAR TARİHİ : 18.06.2015

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı vekili tarafından borçlu …. hakkında 11.02.2013 tarihinde genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi yapıldığı görülmektedir. Adı geçen borçlu hakkında … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24.09.2010 tarih ve 2008/539 E., 2010/375 K. sayılı kararı ile İİK’nun 179. maddesi gereğince 24.09.2010 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile iflasın ertelenmesine ayrıca iflasın ertelenmesine karar verilen davacı şirketin tedbir talebinin kabulü ile şirketin mevcut halinin korunması için İİK’nun 179/a ve 179/b maddeleri gereğince borçlu şirket aleyhine yapılan icra takipleri ile şirketin menkul ve gayrimenkul malları, bankalardaki hesapları, 3. kişiler tarafından yapılacak icra takipleri, ihtiyati haciz ve tedbir kararları, takas mahsup hapis ve temlik uygulamalarından doğan işlemlerden satış ve muhafaza işlemlerinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Müdahil şirket vekillerinin temyiz talebi üzerine anılan mahkemece verilen iflasın ertelenmesine yönelik kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08.05.2012 tarih ve 2012/895-3388 sayılı kararı ile bozulduğu, incelenen bozma kararı içeriğine göre, bozmanın esasa ilişkin nedenlere dayandığı anlaşılmıştır. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce İİK’nun 179/b maddesi uyarınca verilen erteleme süresinin 1 yıl olduğu görülmektedir. Bu sürenin dolmasından sonra Asliye Hukuk Mahkemesi’nce ayrıca yeniden aynı Kanun’un 179/b-4 fıkrası gereğince tedbir içeren bir başka karar da bulunmamaktadır. Esasen iflasın ertelenmesi şirketler hukukuna özgü geçici bir koruma olduğuna göre bozmadan sonra bu yönde bir karar oluşturulmasına olanak da yoktur. Bundan başka Hukuk Genel Kurulunun 19.6.1991 gün 323, 391, Hukuk Genel Kurulunun 10.9.1991 281-415 ve yine Hukuk Genel Kurulunun 25.9.1991 gün ve 955 ve 440 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere bozulan karar geçerliliğini ve yerine getirilme niteliğini yitirdiğinden bozmadan sonra erteleme kararının yasada öngörülen sonuçlarını sürdürmesi olanağı ortadan kalkmış bulunduğundan alacaklının borçlu hakkında takip başlatmasına ve icra takip işlemleri yapmasına artık bir engel bulunmamaktadır. Kaldı ki, 23 HD ilamına karşı yapılan karar düzeltme istemi de 13.06.2013 tarihinde reddedilmiştir.
Mahkemece, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında 21.02. 2014 tarihinde “tedbirlerin mevcut hali ile devamına” karar verildiği anlaşılmış ise de; bu tedbir kararı şikayet ve takip tarihinden önce verilmediğinden borçlu şirket aleyhine takip başlatılmasına engel değildir. Zira her dava ve şikayetin dava tarihinde mevcut yasal durum ve maddi olgular göz önünde tutularak çözümlenmesi esastır. Hal böyle olunca, bozmadan sonra ve fakat takipten önce herhangi bir tedbir kararı verilmediğine, şikayet tarihi itibarı ile de bu yönde bir tedbir kararı bulunmadığna göre, iflas erteleme kararında ön görülen 1 yıllık sürenin geçmesinden ve iflas erteleme kararının bozulmasından sonra borçlu şirket hakkında takip başlatılmasında yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır.
O halde, mahkemece takibin iptaline yönelik şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken borçlu şirket hakkında verilen iflas erteleme kararı ile tedbir kararı gerekçe gösterilerek takip yasağı bulunduğundan bahisle takibin iptaline karar verilmesi doğru olmadığı gibi, İİK’nun 62. maddesi gereğince genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız takipte her türlü itirazın icra dairesine yapılması gerektiği mahkemece de yasaya uygun olarak belirlendiğine göre buna uygun olarak borçlunun yetki itirazının reddi yerine yetki itirazı ile ilgili bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi de isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.