Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2015/7729 E. 2015/10497 K. 20.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7729
KARAR NO : 2015/10497
KARAR TARİHİ : 20.04.2015

MAHKEMESİ:İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından, borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapıldığı, örnek 9 ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yasal sürede icra dairesine yaptığı başvuruda, borca itirazı ile birlikte yetkili icra dairesinin yerleşim yerinin bulunduğu … İcra Dairesi olduğunu ileri sürerek… İcra Dairelerinin yetkisine itirazı üzerine takip durdurulmuş, alacaklı tarafından itirazın kaldırılması istenmiştir. Mahkemenin yetkiye yapılan itirazın kaldırılmasına, borca itirazın ise kısmen kaldırılmasına ve takibin devamına karar verdiği görülmektedir.İİK’nun 50. ve HMK.’nun 447/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’ nun 6. maddesinin 1. cümlesine göre, “Genel yetkili mahkeme, dava açıldığı tarihte davalı gerçek ve tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir.”6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesine yer verilmiştir.Somut olayda, takip dayanağı ipotek akit tablosunda yetki sözleşmesi bulunmadığı görülmektedir. Yetki sözleşmesi bulunsa dahi, sözleşmenin bir tarafı gerçek kişi olduğundan anılan 17. madde çerçevesinde bir geçerliliği bulunmayacaktadır.Takipte bono da dayanak gösterilmiş ise de, ipteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığından bonodaki yetki şartının icra mahkemesinin yetkisini tayinde hukuki bir önemi bulunmamaktadır.
O halde mahkemece, yetkiye itirazın kaldırılması talebinin reddine karar vermekle yetinilmesi gerekirken istemin kabulüyle işin esasına girilerek hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.